20

998 78 21
                                    

Taehyung'dan

Şirkete geldiğimizde bebeğim arabadan inmek için beni beklemiş ve ona kapısını açtığımda, bana tutunarak inmişti.

"Bebeğ-"

"Sus lütfen Teyung. Minik popom acıyor."

"Bebeğim po-"

"Sus. Aish! Yürüyemiyorum! Teyung yürüyemeyeceğim ben."

Bana dolu gözlerle baktığında, deliğindeki acısına dikkat ederek kucağıma almıştım.

Kollarını boynuma, bacaklarını ise belime sardığında yüzünü boynuma gömmüştü. Ben ise şirekte girmek üzere kapıya yürümüştüm.

"Teyung."

"Söyle güzelim."

"Böyle ayıp olmaz mı?"

"Niye olsun güzelim? Kucağımda minik bir bebek taşıdığım için mi? Ah hiç olmaz boş ver ve sıkıca sarıl bana şimdi."

Boynumdaki kollarını sıkılaştırdığında çoktan şirketin kapısına gelmiştik bile.

Beni gören herkes ilk kucağımdaki bebeğime, daha sonra bana bakarak önümde eğiliyordu.

"Sunghae dosyaları odama getir."

"Efendim ikide toplantınız var."

"Katılım sağlayacağım. Bire çekemiyor muyuz?"

"Maalesef efendim. Welaxier şirketinin bizden sonra bir görüşmesi daha olduğundan bu dediğinizi reddetmek zorundayım."

"Peki Sunghae gidebilirsin."

Bebeğim, asansöre bindiğimizde ellerim altında resmen titriyordu.

"Güzelim? Neden titriyorsun?"

"Ş-şey T-teyung. A-ayıp oldu."

"Saçmalama bebeğim. Şimdi odamıza gidince rahatlarsın hm?"

"Ş-şey t-teyung. Canım şeker istedi."

"Güzelim sabah çıkmadan sana yeterince şeker yedirdiğimi sanıyordum?"

"O şekerden değil Teyung!"

Kıkırdamış ve süt gibi kokan boynuna öpücük kondurmuştum.

"Dalga geçiyorum güzelim."

Masamın arkasına geçip koltuğuma oturduğumda bebeğim de kucağımda kalmıştı.

Bir elim belindeyken, diğeri telefona uzanmış ve kırmızı tuşa basmıştım.

"Sunghae bir filtre kahve getir odama. Bir de muzlu süt."

"Muzlu süt mü?"

"Sorguluyor musun Sunghae?"

"H-hemen getiriyorum efendim."

Telefonu kapattığımda bebeğim ellerini yanaklarıma koyarak yüz yüze gelmemizi sağlamıştı.

"T-teyung. Çok s-sinirlisin. Ve bu b-beni k-korkutuyor.."

Yanağımda duran ellerini tutmuş ve yüzüne yaklaşarak burnunun ucunu öpmüştüm.

"Güzelim ben sana hiç sinirli olur muyum? Disiplin için sert olmam gerek. Ama sana asla olmam."

Jungkook'dan

Hâlâ yanaklarında duran ellerimi dudaklarına çekip avcumun içlerini  sırayla öpmüştü. Daha sonra kıkırdamış ve tekrar öpmüştü.

"Hatırlıyor musun güzelim? Her eve geldiğimde bebekken, avuçlarının içlerini öptürürdün sırayla."

"Tabii ki hatırlamıyorum Teyung! Bebektim!"

Tekrar gülmüş ve beni ensemden kendisine çekerek beni kendisine yaslamış, boynuma bir sürü öpücüklar kondurmaya başlamıştı.

Derken kapının açılması ile Teyung son kez boynuma öpücük kondurduğunda Teyung'un asistanı olan kız, masaya Teyung'un kahvesini koyuyordu.

Ben ise utandığım için, deliğim acısa da kucağından inmeye çalışıyordum..

Fakat Teyung'un beni belimden tutup hızla kucağına çekmesi ile deliğim sızlamış ve acı dolu haykırışımı içime gömmüştüm.

"Kalkmaya çalışıp durma. Daha deliğinin acısı geçmedi."

Utancımdan yerin dibine girmek istediğim dakikalardan tekrar kalkmaya çalışmış ama bu sefer diğerinden farklı olarak Teyung'un asistanına bunu yalanlamaya başlamıştım.

Galiba komik görünüyordum.

"Hayır hayır. Öyle bir şey yok cidden aish kusura bakmayın! Unutabilir miyiz?! Ah bırak beni Teyung bırak!"

"Sunghae çıkabilirsin."

"T-tabii efendim."

Sunghae denilen kız sanki gülmemek için zor duruyordu.

Tek bacağım üzerinde, diğeri ise Teyung'un diğer yanında asılı kaldığında ellerim omuzlarındaydı.

Ve Teyung gür bir kahkaha patlatarak sesinin tüm odada yankılanmasını sağlamıştı.

Hızla beni kucağına çektiğinde gülen yüzü saniyede ciddileşmiş ve ben daha ne olduğunu anlayamadan dudaklarıma nefesini vererek konuşmuştu.

"Şimdi, bu tatlı hallerin için seni ödüllendirmeli miyim yoksa az önce sözümü dinlemediğin için cezalandırmalı mıyım? Hm?"

MY BABY |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin