13. Kule

201 62 19
                                    

⋅ ⋅ ⋅ ⋅ ☆─── ∘☽ ☼ ☾ ∘ ─── ☆ ⋅ ⋅ ⋅ ⋅

Vücudumda hissedebildiğim her yer ağrıyordu.

Her gün mağarada çalışmak vücudumu isyanın eşiğine getirmişti. Bu hafta bir antrenman daha yaparsam bir yerlerde yığılıp kalacak gibi hissediyordum.

İsyancıların bana ders vermekten yana şikayeti yoktu, Ryan bile bana hakaret etmeyi bırakmıştı. Antrenmanlarda canımı okumaya devam ediyordu ama işkenceleri en azından fiziksel sınırlar içine çekilmişti.

Mağaradan okula doğru yürürken birinin beni takip etmesini engellemek için yaptığım büyüye kampüse adım attığımda son verdim. Ağaçların arasından çıkıp içinde çalışma sahalarının olduğu binanın köşesini döndüm ve yatakhanelere giden patikaya çıktım.

Durmak bilmeden antrenman yapmak kafamı dağıtmama da yardımcı oluyordu. Kavgamızın üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti ve Ann ile hiç konuşmamıştık.

Mia aramızda ne olduğunu sorup duruyordu ama aramızda geçenleri, dolayısıyla yeteneklerimi de ondan saklamaya devam ediyordum. Ann'i kaybetmek bana gereken dersi vermiş olmalıydı, ne var ki kardeşime dürüst davranmak yerine onu her an patlayacak bir bomba gibi kontrol etmeyi tercih ediyordum. Onun da bir melez olması kuvvetle muhtemeldi ancak kardeşim hala en ufak bir belirti göstermiyordu.

Ana binayla yatakhanelerin bir süs havuzuyla ayrıldığı yolda ilerlerken yanından geçtiğim bir grup ucubenin bakışlarını omzuma yerleşmiş sinsi bir el gibi hissettim. Bakışlarından rahatsız olup adımlarımı hızlandırdım. Ama yanından geçtiğim ucubelerin gözlerindeki nefret attığım her adımda beni takip etti.

Binanın merdivenlerini çıkarken üzerimdeki bakışlara anlam veremiyordum. Son basamakta içeriden gelen bağırışları duydum. Kapıdan geçtiğimde nefret bu kez gözlerden taşıp ucubelerin dillerine taşınmıştı.

"Vatrix'in bir işe yaradığı yok!"

Ortak salondaki kanepelerin önünde toplanmış kalabalığın ortasında, göremediğim bir kız avazı çıktığı kadar bağırırken sesi çatlıyordu.

"Önce Josie, sonra Brad! Şimdi de Cole'u lanetlediler! Yaptıklarının bir bedeli olacak!"

Duyduklarım kanımı dondurdu. Kalabalığın hiddetli bağırışları buradan sıvışmam gerektiğini açıkça belli ediyordu ama merdivenlerin başında öylece kalakalmıştım.

Josie Kreisler'ın kanla yıkanmış odası hala gözlerimin önündeydi. Zavallı kızın boğazındaki derin kesik ve arkadaşının çığlıkları kolay unutulacak bir şey değildi. O korkunç gecenin hatıraları hala tazeyken bir cinayet daha mı işlenmişti?

Sonunda bir hayalet kadar sessizce merdivenlerden çıkmaya başladım. Basamakların yarısına geldiğimde kalabalığın ortasındaki kızı görebildim.

Boğazını parçalayarak bağıran Kylee'ydi. Gray ikizlerinin yanından ayrılmadığı için onunla da çocukluğumuzdan beri geçinemezdik ama şimdi ona bakıp kızarmış gözlerini ve yanaklarını ıslatan gözyaşlarını görünce hissettiğim nefret bocalamıştı.

Ne var ki empatinin sırası değildi. Cole'a her ne olduysa Kylee'nin gözü dönmüştü. Etrafındaki ucubeleri doldurmakla meşguldü ve bunun sonu hiç iyi olmayacaktı.

Kylee resmen gürledi.

"Bu okulda onlara yer yok!"

Kalabalığın bağırışlarından sonra bahsettiği okul ayakta zor durmuştu. Yerimden fırladım ve panikle koridorda koşmaya başladım.

I • Ak Leydi'nin Karanlığı (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now