5

239 27 47
                                    

Tuvalete gelmiştim, kapı kapandığında arkamı dönerek baktım, yoongi gülerek geliyordu, yutkunarak kafamı eğdim, elini saçlarıma koydu

"Naber, bu gün neredeyse seni hiç görmedim hoba, neredeydin miniğim?"

"Sınıfta"

"Beni özledin mi"

Kafamı eğdim, saçlarımdaki elini enseme indirdi, formamın ensesini tutarak beni kaldırdığında göz yaşlarım düştü, ellerimi koluna koyarak

"Lütfen bırak"

"Hoba cidden miniciksin, zayıf, çelimsiz ve güçsüz"

Beni duvara iterek bıraktığında düştüm, derin nefesler alırken ağlamam arttı, boynum acıyordu.

Karşıma gelerek eğildi, elini çene me koyarak kafamı kaldırdı, çenem deki  elini yanağıma getirip göz yaşlarımı sildi

"İğrenç bir ibnesin"

Hıçkırarak gözlerimi sıkıca kapattım, ellerini yüzüme sardı, göz yaşlarımı silerek saçlarımı geri attı

"Ağlama artık, kafanı klozete sokarım"

Yutkunarak ağlamamı durdurmaya çalıştım, yine klozete sokulmak istemiyordum, burnumu çektiğimde ellerini belime koyarak kaldırdı yerden beni, çeşmeyi açarak karşısına getirdi.

Elini ıslatarak yüzümü sildi, çeşmeyi kaparak saçlarımı geri attı, burnunu yanağıma bastırdı

"Beni sinirlen diriyorsun"

"Özür dilerim"

Elimi tutarak yanağına koydu, yanağını tuttuğumda elini çekti, yanağını okşadığım da biraz durdu, geri çekildiğinde elimi çektim, gözlerime baktı ve daha sonra lavabodan çıktığında elime baktım, gülerek yanağımı da tuttum, kalbim hızından dolayı acıyordu.

////

Uyanarak tavana baktım, derin bir nefes alarak kalktım, saat 06.56 ya geliyordu, kalkarak kıyafetlerimi alıp banyoya gittim, duş alarak kendime gelmeye çalıştım.

Kıyafetlerimi giyinip çıktığımda yoongi uyanmıştı, sırtını çerveye yaslamış ellerine bakıyordu, yanına oturdum, gerizekalı nın ateşi çıkmıştı.

Elimi anlına koyduğumda hala kafasını kaldırmamıştı, saçlarını geriye attım, kalkarak

"Git hazırlan, çay getiricem"

"Teşekkür ederim, zorunda değilsin"

"Sana acıdığım için yapıyorum"

Odadan çıktığımda kalbimi tuttum, acıyordu, hala salak gibi ona aşık olduğum için kendimi öldüresim geliyordu, aşşağı indim ve kantine gittim.

Teyzeden bitki çayi istediğimde getireceğini söyledi, beş dakika sonra geldiğinde

"Ateş düşürücünüz var mı?"

"Şurup var, çocuğum için almıştım sabah, dur getireyim"

"Teşekkür ederim"

Gülümseyerek gittiğinde beklemeye başladım, geri geldiğinde uzattı, alarak yeniden teşekkür ettim ve çayı da alarak yukarı çıktım.

Kapıyı açarak içeri girdiğimde yatakta oturuyordu, yanına giderek çayı masaya bıraktım

"İç bunu"

Şuruba bakarak yüzünü buruşturdu

"İçemem ben onu"

"Beyfendiye bak, sanki seçim şansı varmış gibi 'içmem onu' içiceksin"

"Yah hoba hayır"

Şurubu kaşığa koyarak burnunu tuttum

"Aç ağızını"

Açtığında içirdim, yutkunduğunda geri çekildim

"Aferin"

Yüzünü ekşittiğimda güldüm, minik bir bebeğe benziyordu, yutkundu

"İğrenç"

"Kaç yaşında adamsın amk"

Göz devirdiğinde çayı uzattım, alarak içtiğinde yine yüzünü ekşitti

"Şekeri yok ki bunun"

"Söylenmeyi kes artık"

"Özür dilerim"

"Bugün burada kal"

"Tamam"

Çantamı alarak son kez ateşini kontrol ettim,

"3 saat sonra yine iç"

Odadan çıktım, aklım şimdi o salakta kalıcaktı, aman kendine bakar o, saçmalama hoseok.

Okula geldim, sırama oturduğumda namjoon ve jungkook her zaman ki yerinde değil benim ön sıramda oturuyordu, omuz silkip bilgisayarımı çıkartarak flaşı taktım, konu başlıklarını ontrol ettim, yoongi yapmış olmalıydı.

Omuz silkerek flaşı aldım, üstüne ismimi yazdım ve kalkarak koridorda gördüğüm hocaya verdim, aldığında geri sınıfa gittim.

Bizimkiler geldiğinde yerlerine geçtiler, jungkook bize döndü

"Yoongi nasıl?"

"Ateşi vardı biraz"

"Nasıl eteşi var, neredeydi ki?"

"Dışarıda, rüzgarda oturmuş gerizekâlı"

Namjoon göz devirdi

" kendine bakamaz o"

"Biliyorum"

"Sen mi bakıyorsun?"

"Hayır, gebersin şerefsiz"

"Hala neden düşmansınız anlamadım"

"Boşver"

Kafa salladıklarında taehyung

"Amaan büyük aşklar kavga ile başlar"

"O aşkı öldürürüm"

"T-tamam"

Jin omuzuma dokundu

"Oo gerginiz"

"Sadece biraz.. proje gerdi"

"İyi olduğuna eminim"

Kafamı salladığımda jimin güldü

"Hoşik bizi öldürme lüften"

Güldüğümüzde namjoon jin'e baktı

"Jin"

"Efendim"

Jin hala namjoon'a karşı biraz korkarak bakıyordu

"Yemek yiyelim mi, okul çıkışı, müsaitsen"

"O-olur"

İkili kızardığında güldük, jimin kıskanarak bakıyordu ama jungkook şuan oyun oynadığı için görmüyordu, bende çabuk yurda dönme  düşüncesindeyken taehyung sırıtarak jin'in koluna vuyordu.

/

sope : mikaWhere stories live. Discover now