♣ 2. BÖLÜM

87 22 28
                                    

Asım'la sınırların belli olduğu gecenin sabahında yatağımızda yalnızdım. Saat 08.17'ydi ve onun çoktan çıktığını biliyordum. Gözlerim tavana dikili uzanmaya devam ediyordum.

Dün gece bir karar almıştım ancak şimdi o kararı uygulamak için hiç enerjim yoktu. Motivasyonumu korumam gerekiyor muydu sahiden? İçinde bulunduğumuz durumu atlatabilir miydik ya da bunun için yeterince süre geçmiş miydi?

Derin bir nefes alıp yatakta oturur pozisyona geçtim, sırtımı yatak başlığına yasladım. Düşüncelerim oradan oraya savrulurken belki de Asım'ın yarım bir kadını artık hayatında istemediği fikri kafamı kurcalıyordu. Bunu şimdiye kadar akıl edememiştim ama ben artık kadın mıydım da Asım'ın sevgisine taliptim? İyi günde kötü günde diye çıktığımız bu yolda ben artık bir pürüzdüm belki de onun için.

Fakat sevdiğim adamın bu kadar merhametsiz olabileceğini düşünmek de kendimi suçlu hissettiriyordu. Sanki ikimizin arasında bir skor defteri vardı ve ben her yanlış düşüncemle kocamın hanesine olmayacak eksiler düşüyordum. Onu hiç tanımamış mıydım ki bu haksızlığı ona reva görüyordum?

Tüm bu saçmalık derecesindeki düşüncelerimin temelinde içinde bulunduğum dengesiz ruh halinin parmağı vardı muhtemelen. Kocam yanlış hiçbir şey yapmamıştı. Hayat akıp giderken yoluna devam etmek doğru olandı. İşine sarılmak belki de onun yaralarını sarıyordu. O günde, o malum günde yaşamaya devam ederek asıl hatalı olan bendim. Evet, biz bir kayıp yaşamıştık ama birbirimizi de kaybetmenin gereği var mıydı?

Tazelenen kararlılığımla yataktan kalktım. Boy aynasının önüne geçip kendimi tekrar tepeden tırnağa inceledim.

Üzerimde kaç gündür var olduğunu bilmediğim, doğrusu düşünmekten de kaçındığım, kirlenmiş, beyaz bir tişört ve pembe bir pijama altı vardı. Tırnaklarıma kayan gözlerim uzun süredir bakım yüzü görmemiş bir enkazla karşılaştı. Bakışlarım yeniden ayna ile buluştuğunda saçlarımın kirli, kırıklarla dolu ve karmakarışık olduğunu gördüm. Halimden utana sıkıla eğilip kendimi kokladığımdaysa neyse ki o kadar da kötü kokmuyordum.

İşe kişisel temizliğimle başlamalıydım. Bu kaosun içinde sadece nefes alıyordum, ama artık yaşamam gerektiğinin farkına varmıştım.

Bir gecede beni intiharın eşiğinden azimle ayağa kalkmaya götüren neydi? Asım'ın sert sözleri beni bu kadar mı silkelemişti? İçimdeki ses 'Kocana şükret!' diyordu. Yanında olamasa da seni yine de toparlanmaya teşvik eden O!

Gülümsedim ve tekrar yatağımıza döndüm. Amacım uzanmak ve yeniden yastıklara gömülmek değildi. Doğru bir başlangıç için temiz çamaşırlara ihtiyacımız vardı. Nevresim takımını söküp, yerine yenilerini sermeliydim.

Önce örtüden ve çarşaftan kurtuldum. Üşenmedim; onları birlikte götürmek yerine ayrı ayrı çamaşır odasına taşıdım ve makineye tıkıştırdım. Yastık kılıflarına geldiğimde yüzümdeki ufacık tebessüm büyüdü. Kendiminkini hızla çıkarıp Asım'ınkine uzandım. Çıkarmadan önce kokusunu içime çekmek için yastığını burnuma götürdüm. Alışık olduğum o ferah bergamotu kokusunu duyumsayamadığımda kaşlarım çatıldı.

Yastığı birkaç saniyeliğine kendimden uzaklaştırıp bekledim. Koku duyumda mı bir sorun vardı acaba? Ancak yastığı tekrar kokladığımda sevdiğim o kokunun yerini daha baharatlı ve odunsu bir karışıma bıraktığını fark ettim.

Evlenmeden önce sırf kendi hoşuma gittiği için alıp, Asım'a hediye ettiğim ve onun da o zamandan bu yana kullandığı imza parfümü değişmişti. Bunun idrakine varmak içimde ufak bir paniğe yol açsa da o paniğin bana söylemeye çalıştıklarına kulak tıkadım.

Zamanın KıyısındaWhere stories live. Discover now