018

5K 423 76
                                    

Jongin merakla yemekhanede henüz çok yeni olan erkek arkadaşına bakınıyordu. Kyungsoo önceki günde okula gelmemişti ve kahve dükkanındaki günden beri büyük olan çocuğun yüzünü görmüyordu.

Babasının Kyungsoo'yu okullarından transfer etmemesi için dua ediyordu. Adamın biraz abartacağını biliyordu, ama bu kadar acımasız olamazdı, değil mi?

"Chanyeol," Jongin uzun adamın dikkatini çekerek seslendi.

Chanyeol, Baekhyun'la kendi yerlerine yürüdü ve sonra birkaç metre uzaklıkta olan Jongin'in durduğu yere ilerledi. Chanyeol, Jongin'e ne olduğunu sormadan önce boğazını beceriksizce temizledi.

"Kyungsoo nerede?" Jongin sordu.

"Annesi dün beni aradı ve hasta olduğu için okula gelemeyeceğini söyledi. Bugünde annesi onu kendisi bıraktı," Chanyeol omuzlarını silkerek söyledi.

"O nerede?" Jongin sordu.

"Um..." Chanyeol yemekhanede etrafa bakınarak küçük, hamile erkeği ayırt etmeye çalışıyordu. "Şurada."

Jongin, Chanyeol'un başı aşağıda yemekhaneye giren Kyungsoo'yu gösteren parmağını takip etti. Jongin Kyungsoo için atağa geçene kadar tek kelime söylemedi, erkek arkadaşını aramak için öğrencilerin arasından sıvıştı (daha çok onları aşağıya devirmiş gibiydi).

"Soo," Jongin yaklaşırken seslendi.

Kyungsoo genç olana baktığında gözleri genişledi. Jongin diğerinin yuvarlak gözlerinin içine baktığında aniden dondu. Kyungsoo şaşkın görünmüyordu ama korkmuştu.

"J-Jongin," Kyungsoo cevap verdi.

"Konuşmamız gerek," Kyungsoo'nun bileğini üzerinden kavrayarak söyledi Jongin.

Kyungsoo diğer çocuğun kavramasından irkilmiş ve geri çekilmişti. Ama Jongin Kyungsoo'nun her zamankinden daha sıkı tutmadığını fark etmişti. Jongin daha yükseğe ulaşıp Kyungsoo'nun kolunu kavradı.

Kyungsoo acıyla ciyaklamıştı. Jongin Kyungsoo'yu yakaladı ve yemekhaneden dışarıya doğru onu çekiştirdi. Kyungsoo direnmeye çalıştı ama Jongin daha güçlüydü ve Kyungsoo acı içindeydi.

Tuvalete girdiklerinde Jongin, Kyungsoo'yu kendisiyle yüzleşmesi için zorlamıştı. Jongin onun gömleğinin kollarını kavradı ve yukarı çekiştirdi. Küçük adamın cildinin üzerinde rastgele yerleştirilmiş çeşitli boyutlarda morluklar vardı.

"K-Kyungsoo, b-bunlar ne?" Jongin erkek arkadaşının cildinin üzerine saçılmış olan mor izlere bakarak sordu.

"Bebeği ko-korumaya ç-çalıştım," söyledi Kyungsoo, gözyaşları gözlerine dolmuştu.

Jongin ne düşüneceğini bilmiyordu. Kyungsoo'yu kucağına çektiğinde çocuğun ezilmeyeceğine ya da daha fazla acı çekmeyeceğine emin olmasını sağlamıştı. Kyungsoo, Jongin'in gömleğinin içine doğru hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, can havliyle kumaş gömleği sıkıca kavramıştı.

Jongin, Kyungsoo'nun kulağına mırıldanarak küçük olanın sırtını okşadı. Kyungsoo geri çekilip, gözyaşlarını ve yüzündeki sümüğü silerek kendisini toparlamaya çalıştı.

"O-Onu hiç bu kadar sinirli görmemiştim. O... O genelde sert değildir, ama ben onu sinirlendirdim-Böyle bir tepki vereceğini bilmiyordum. Ben-" Kyungsoo tekrardan gözyaşlarına daldı.

Jongin Kyungsoo'nun babasını öldürmekten başka hiçbir şey istemiyordu, fakat buna rağmen diğerinin yasanın uygulamasında olduğu gibi bunu hoş görmeyeceğini biliyordu.

pregnancy pact / kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin