ep. 7

258 23 6
                                    

"Merak etme oğlum. Senin intikamını alacağım ondan."

"Sen değil ben alacağım. Bu benim meselem."

"Seni tehlikeye sokamam. Onun nasıl bir adam olduğunu bilmiyorsun."

"Asıl o benim nasıl bir adam olduğumu bilmiyor."

...

Birbiri ardına dizilmiş küçük tepelerden geçerken Jeonghan'ın gözü Cheol'a takıldı.  Gideceği yer hakkında hiçbir fikri yoktu. Gerçi bilse bile itiraz hakkı da yoktu. Bir yandan başına bir şey geleceği için korkuyordu bir yandan ise Cheol'un buna izin vermeyeceğini düşündüğü için içi bir nebze olsa rahatlamasına yetiyordu. Ama yine de korkuyordu. Sonuçta yanında bir katille yolculuk ediyordu. Onu ne zaman salacağını düşünüyordu. Bir an önce düzenli ve mutlu hayatına dönmek istiyordu. Her şeyin eskisi gibi olacağını hayal ediyordu. Bu sadece hayal etmekle kalıyordu tabii. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ne hayatı ne kendisi ne de çevresi...

İçinden bir his ona Cheol'un boşu boşuna onun karşısına çıkmadığını söylüyordu. Sanki o kaçmak istedikçe hayat onları zorla bir araya getiriyordu.

"Benden yahni mi yapacaksın?"

Aniden gelen garip soruyla Cheol biraz yavaşlamıştı. Yolculuğun başından beri ikisinden de bir ses çıkmamıştı. Kısaca Jeonghan'a bakıp tekrar yola döndü.

"Bunu nereden çıkardın? Yamyam değilim."

"Nereden bilebilirim ki? Sonuçta her gün bir seri katille karşılaşıp, onunla evden eve gezmiyorum."

"Bana güvenmediğini ve şu an ölümüne nefret ettiğini biliyorum. Ama az daha sabret. Bir şeyleri anlamanda yardımcı olacağım."

"Benim hakkımda ne biliyorsun ki bana bir şeyleri anlamamda yardımcı olacaksın. Bana bunları sadece meraklanıp bir şey yapmamam için söylüyorsun."

"Çok yanlış düşünüyorsun Jeonghan. Ne de olsa bir paparazziyim. Birini tanımadan o işe başlamam."

Jeonghan dediklerini pek takmış görünmüyordu. Seungcheol her ne kadar ona bir şey yapmak istemese bile onu ciddiye almaması kızmasına sebep olmuştu. Yan tarafa doğru ilerleyip aniden arabayı durdurdu. Jeonghan dehşete düşmüş bir şekilde Cheol'a döndü. Yüreği ağzına gelmişti adete.

"Manyak mısın sen? Ne diye aniden durduruyorsun arabayı?"

"Beni ne zaman ciddiye alacaksın? Söylediğim her şey bir kulağından girip diğerinden çıkıyor. Bundan sonra dediklerimi iyi algılasan iyi olur Yoon Jeonghan."

"Emredersiniz Bay Seungcheol."

Jeonghan yine bunu dalgaya alarak söylemişti ironik bir şekilde. Cheol daha fazla sinirlenmemek için yoluna son hızda devam etti. Bir an önce eve ulaşıp bir şeyleri açığa kavuşturmak istiyordu. Bu Jeonghan'ın ona biraz daha güvenmesini sağlayacaktı. Yani ya Jeonghan onun yanında kalıp yoluna devam edecekti ya da... ya da'sı yok onunla devam etmek zorundaydı.

Geçen süre boyunca Jeonghan sadece dışarıyı izlemekle kalmıştı. Seungcheol'un yine delice bir şey yapmasından korkuyordu çünkü. Kalbi hala hızlı hızlı atıyordu. Her ne kadar onun önünde korkak gözükmemeye çabalasa bile içten içe korkuyordu. Tek isteği ailesinin onu bir an önce bu adamdan kurtarmasıydı. Çoktan harekete geçmişlerdir diye düşünüyordu. Birden aklına aile yemeği günü olduğunu hatırladı. Hangi günde olduklarını bilmediği için gözünü Seungcheol'a çevirdi. Sorup sormamak arasında gidip geliyordu. Son ümidi bu olmuştu. Eğer yemeğe katılmazsa ailesi bir şey olduğunu anlar ve bu sefer harekete geçmemişlerse bu geçmelerini sağlar diye düşünüyordu.

stalker / jeongcheolOnde histórias criam vida. Descubra agora