ep. 16

113 12 6
                                    

Jeonghan hâlâ olayın şokunu yaşıyordu. Böyle bir şeyi beklemiyordu.

"Neden yaptın bunu?"

"Jeonghan ben-"

"Hyung Jeonghan'ın şikayet dosyası hazır. Polise verebiliriz..."

Vernon cümlesinin sonlarına doğru sesini alçatmıştı. Ne kadar yanlış bir anda geldiğini anladığında her şey için geç kalmıştı. Jeonghan duyduğu şeyler üzerine Vernon'a döndü.

"Ne polisi? Neyden bahsediyorsunuz? Bu ne demek oluyor?"

Aniden ayağa kalktı. Gözleri dolmuştu. Güvendiği insanlar tek tek onu arkasından vuruyordu. Kime güveneceğini şaşırmıştı.

"Jeonghan dur yanlış anladın. Öyle bir şey yok."

"Ne demek yok Seungcheol? Her şey ortada işte. Vernon'ın sesi oldukça ciddiydi. Baya baya beni yakalatmak için tutmuşsunuz yanınızda."

"Jeonghan ben üzgünüm. Isimleri karıştırdım."

"Dosyanın üzerinde benim ismim yazarken mi Vernon?"

Vernon elindeki dosyayı saklamak istese bile Jeonghan çoktan her şeyi görmüştü. Dolan gözleri bu sefer sinirli ve kırgın bir sekilde Cheol'a bakıyordu.

"Bir daha sakın bana yaklaşma. Buradan da gideceğim. Umarım elinizde güzel kanıtlar vardır da çabucak yakalanırım. Ama unutma ben yakalanırsam sen de yanarsın."

Cheol ağrısını umursamadan hareket etmeye çalıştı. Fakat ise yaramamıştı. Ayağa bile kalkamıyordu. Jeonghan ardından öylece bakakalmıştı.

"Vernon ne duruyorsun? Durdursana Jeonghan'ı. Ya dışarıda başına bir şey gelirse?"

Vernon Cheol'un elini tutarak onu durdurmaya çalıştı. Hareket edip duruyordu.

"Gelmez hyung. Sen sadece sakin ol."

Cheol sinirli bir şekilde Vernon'ın elini çekmiş ve ona bağırmaya başladı.

"Neden böyle bir şey yaptın Vernon? Burada olduğumuzdan haberin vardı!"

"Hyung beni dinle sadece."

...

Jeonghan odasına girdi. Sadece özel eşyalarını toplayıp gitmek için hazırlandı. Gözlerinden akan yaşları durduramıyordu. Uzun süre sonra birisine güvenmiş ve duygularını açmıştı.

Sırt çantasını koluna takıp aşağıya indi. Aşağıda eve yeni giren Wonwoo'yu gördü. O da ne olduğunu anlamamıştı.

"Bir şey mi oldu Jeonghan?"

"Git o yukarıdaki arkadaşlarına sor, anlatsınlar sana."

Jeonghan ne yapacağını bilemez şekilde kendini sokağa atmıştı. Tek başına dışarıya çıkması her ne kadar tehlikeli olsa bile şu an bunu düşünemeyecek bir konumdaydı. Aklı ve kalbi aynı anda konuşuyordu. O ise hangisini dinleyeceğini bilmiyordu.

Şu an bile nereye gittiğini de bilmiyordu. Ayaklarının onu götürdüğü yere gidiyordu. Aklını toplayıp etrafına baktı. Küçük bir parka rastladı. Daha fazla dayanamayıp bir banka oturdu. Cılız bir sokak lambası aydınlatıyordu etrafı. Ayaklarını yerden Başını dizine gömdü ve bir süredir tuttuğu göz yaşlarını bıraktı.

Kendini şu an kötü hissediyordu. Hayatı boyunca hiçbir konuda cesur davranmamıştı. Ona ne söyleniyorsa onu yapmaya alışmıştı. Son zamanlarda ise bu durumun tam tersine hareket ediyordu. Resmen ailesine başkaldırmıştı. Cheol için.

"Cheol için."

"Aman aman kimler varmış burada? Naber Jeonghan görüşmeyeli?"

Jeonghan gelen tanıdık sesle başını kaldırdı. Karşısında ona tepeden bakan takım elbiseli biri duruyordu.

"Joshua."

"Evet benim Jeonghan."

Jeonghan gözyaşlarını silerek ayaklarını yere indirdi. Cılız ışığa teşekkür etti içinden. En azından şişmiş gözünü görmez diye.

"Ne işin var burada?"

"Senin için geldim."

"Git buradan Joshua. Sana ihtiyacım yok."

"Şu haline bir bak. O adam yüzünden ne hâle geldin?"

"Nereden buldun beni? Baban yetmedi birde sen mi öldürmeye çalışacaksın beni?"

"Babam seni öldürmeye mi çalıştı?"

"Haberin yokmuş gibi davranma.."

"Jeonghan cidden özür dilerim haberim yoktu. Ben sadece Cheol'a sinirlenmiştim. Tek istediğim ondan intikam almaktı."

Joshua banka oturup bir elini Jeonghan'ın dizine koydu.

"Su an bunları konuşmak istemiyorum. Tek istediğim barışmak. Olan her şeyden haberim var. Senin geçmişin, şu yeni patlak veren polis olayı. Gel bir anlaşma yapalım. Bundan böyle tek olmayacaksın. Ben olacağım yanında."

Jeonghan kime güveneceğini şaşırmıştı. Ama daha yeni tanıştığı adam için tüm hayatını geride bırakmıştı. Şimdi ise en iyi dostu onun yanındaydı. Her ne kadar bir psikopat olduğunu düşünse bile.

"Sana söz veriyorum. Gücünü herkese göstermen lazım Jeonghan."

Joshua ayağa kalkmış ve Jeonghan'a elini uzatmıştı. Red etmeyeceğini biliyordu. İkna cümleleri yüzünden değil şu an yalnız olduğu için kabul edecekti. Ve tam düşündüğü gibi olmuştu. Jeonghan gözyaşlarını silerek uzanan eli tuttu. Bu sefer dostuna güvenmeyi seçmişti. Dostuna.

...



CANLARİM. bu bölüm kısa çünkü çerez gibi bir şey. spoiler gibi olmasın ama araya zaman girecek. bakalım bizimkiler kavuşacak mı? 😔
çok beklettim sizi. diğer bölümü bu hafta içinde yazmaya çalışacağım opuldunuzz 😽😽

stalker / jeongcheolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin