sarıl bana

1.6K 222 840
                                    

E.M❤️‍🩹

her satırda yorumlarınızı görmek istiyorum, bu yazılar ve yapılacak her yorum çok kıymetli ✨

iyi okumalar ballarım 💞









"Etek giydireyim sahneye kendi çıkıp kıvırtsın götünü siktiğim."

Jungkook, Jaehyun ve Roseanne'in de bizimle birlikte olduğu buluşmamızda bu cümleyi kurarken Jaehyun'a fısıldadığını falan mı düşünüyordu?

"Jungkook?" Ona kendini bir nebze frenlemesini kaş göz hareketleriyle saçma mimikler içerisine girerek anlatmaya çalıştığımda "Ne? Duydun mu?" diye şapşal bir soru yönelttiği zaman geriye yaslandı.

Roseanne benim alıştığım kadar onlara alışkın değil, ilk defa girdiği bir ortamda sudan yeni çıkmış balık gibi hissediyor olma ihtimali yüksekken stabil bir ortam yaratmaya çalışıyordum. Gerçi, alışması beş dakikasını almayacak arkadaşımdan bahsediyorum.

"Kime etek giydiriyorsunuz bakalım?" Roseanne, stabilliği bozacak bir kalp kriziydi.

"Hiç." diye omzunu silktiğinde Dohwan'dan bahsettiğini ikimiz de bile bile gözlerimizi birbirimizden ayırmadık. Beni kıskanıyor oluşu hoşuma gidiyor, inkâr edemem.

"Festival mi ne varmış... Değil mi Lalisa? Siz de gelsenize." Roseanne benden çok daha yumuşak daha doğrusu arkadaş canlısı diyebilirim. Tanımadıklarına karşı bile.

"Festival mi?" Jaehyun'a festival içeriğini anlatıp ikna etmeye koyulduğu vakit Jungkook bana baktığında belki de vereceği cevap için benden herhangi bir yeşil ışık arıyordu ama ben sarıydım.

Bu konuda kararsızım.

"Roseanne... Biraz yavaş." Hızlı bir şekilde ortama girişi endişe duymama neden olup sık boğaz ettiğimizi hissettirse de düşüncelerimin seyrini değiştiren şey, elime uzanan mürekkepli parmakları oldu.

Buz elime ateş gibi düştü, ilk defa sıcak titretti beni.

Sarı ışığımı yeşile döndürüyor oluşu adaletsiz; parmakları elimle oynayıp dururken mantıklı kararlar alıp veremem. "Jungkook..." İşaret parmağı ile avuç içimi ısıttığında "Hm?" diye olaydan habersizmiş gibi seslenişi tüm ipleri bana bıraktığının göstergesi.

Roseanne'in birkaç saniye öncesinde bana verdiği cevap "Ne var? Ne kadar kalabalık olursak o kadar eğleniriz." olduğunda bu fikrin kötüden çok iyi, hayır, mükemmel olabileceği kafama dank etti.

"Gidebiliriz birlikte."

Bunu söylerken bakışlarım sağa sola kaymadan direkt karşımdaki serseride gezinirken belli belirsiz gülümseyişi, aklımda kendimce kurduğum senaryoyu karalayıp çöpe attı. Öyle ortamlara girmek istemez diye düşünmüştüm oysa.

Tüy gibi tenimi okşayan hafif dokunuşlarını benden çekeceğini anladığımda küçük bir çocuk gibi işaret parmağını yakalayıp bırakmadım. Sürekli benimle etkileşim içinde oluşu hoşuma öyle gidiyor ki, küçük temaslar büyüklerinden daha yakıcı; uzun bakışlar kaçamak göz değdirişlerden daha keyifli.

Roseanne omzumdan dürttüğünde bakışlarımı çeksem bile dokunuşlarım onunla kaldı; aklım ve kalbim gibi.

"Dohwan da birkaç kişi getirsin. Tek olunca sıkıcı oluyor o çocuk." Roseanne söylemek istediği hiçbir şeyden çekinmediği için cümlelerini yüzünü buruştura buruştura masaya döktüğü zaman Jungkook, "Dördümüz olsak sadece?" diyerek bir teklif sunduğunda benim haricimde herkes bu fikre sıcak baktı.

espoirs morts, liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin