10.Bölüm: Adil Yargılanma Hakkı

17 1 0
                                    

Adil Yargılanma Hakkı: Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.

Ben büyük bir suç işlemiştim. Devrimi sevdiğim kadına tercih etmiştim, gururunu kırmıştım. Yapmak zorundaydım, onların bu kadar erken gelmesinin tek sebebi işlerin yolunda gitmemiş olması olabilirdi.

Tüm güzelliğiyle yatağımın içinde bana bakan kadına bomboş baktım. Diyecek hiçbir şeyim yoktu, ruhum bedenimden çekilmişti. Bana dünyayı kurtar demişti. Onun olmadığı bir dünyayı istediğimden emin değildim.

Odadan çıktım ve kendimi düzelttiğimden emin olduktan sonra derin bir nefes aldım. Daha sonra bizimkilerin yanına gittim. Gamze bir köşede hıçkırarak ağlıyor, Deniz sigara içerken onun saçlarını okşuyordu. Ben daha ağzımı açamamışken Çağrı her şeyi bir çırpıda anlatmıştı.

"Matbaayı basmışlar, yoldaşlarımız saldırıya uğradı. Basılan tüm gazeteleri de yakmışlar, tüm her şey kullanılamayacak halde." O sırada duyduğum kapı sesiyle geriye doğru baktım. Kamer çıkmış olmalıydı.

"Kamer burada mıydı? Bilseydim bizimkileri buraya getirmek yerine yerimize giderdik." Umut'un bu gerginliğini yumuşatabilmek için kısa süreliğine gülümseyip önemli olmadığını söyledim. Daha sonra hemen Gamze'ye doğru yürüyüp elimi omzuna koydum.

"Kimse zarar gördü mü?" diye sordum Deniz'e kısık sesimle. Hayır anlamında başını sallayınca oturup ben de bir sigara yaktım.

"Partiyle konuştunuz mu?" Bu sorumu Çağrı nefessiz biçimde cevaplamıştı.

"Konuştuk, konuyu yargıya taşıyacaklarını söylediler. Ama güvenlik kameralarını da kırmışlar, etraftaki dükkanlardan görüntülerini almak için mahkemeye gidecekler. Yargının da kolluk kuvvetlerinin de yolumuza taş koyduğunu biliyorsun, hiçbir sonuç çıkmayacaktır. Yalnız muhalefetin kanalları haber yapmaya geldi, havuz medyası bizi yine göstermedi. Yarın partiyle konuşacağız, gazeteleri başka bir matbaada bastırmalarını isteyeceğiz." Sigaramdan derin bir nefes çektiğimde Deniz gözü dönmüş biçimde bağırdı ve duvar kenarındaki sehpaya tekme attı. Ters dönen sehpaya korkuyla baktığımda Deniz daha çok çıldırmış, benim üzerime yürümeye başlamıştı.

"O matbaanın yerini yalnız biz biliyorduk, nasıl öğrendiler? Adresi nasıl buldular Uraz?" Şaşkınlıkla ayağa kalktığımda Umut önüme geçmiş, onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Ne bileyim lan ben, sen neyi ima ettiğinin farkında mısın?" Beni suçladığını sanmıştım ama yanılmıştım. Keşke beni suçlasaydı.

"Bize düşman fikirler besleyen ama dibimizden ayrılmayan sevgilin hepimize ihanet etmiş olmasın?" Bu duyduğumla gözüm dönmüş ve Kamer'i koruma içgüdüsüyle bir kez daha tanışmıştım. Umut'u önümden çekip Deniz'in yüzüne hiç düşünmeden yumruk atmıştım. Bu sefer Umut beni, Çağrı Deniz'i tutuyordu. Biz ise birbirimizi dövmek adına öne doğru atılıyorduk.

"Ne hakla onu bu işe karıştırırsın? O böyle bir şeyi aklına bile getirmez!" Derin derin nefes alarak kanayan burnunu tuttuğunda ne kadar pişman olduğumu anlamıştı. Üzerime yürümekten vazgeçtiğinde yerime oturdum. Deniz de yerine geçtiği sırada Gamze endişeyle masadan birkaç tane peçete alıp ona yardım etmeye başladı. Başıma saplanan ağrıyla iki elimle başımı tutup sıkmaya başladım.

"Aşkından gözün kör olmuş senin." diye söylenip durmaya başladı Deniz. Kalbimde duyduğum sızlama yüzünden daha fazla nefes alamadım ve arkadaşımdan özür diledim. Ona vurduğum içindi tabii, bu iftiralarını sineye çekecek değildim.

İdeallerin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin