33.Bölüm "Hangi Kenan abi?"

1.2K 113 18
                                    

GÖRSEL POLEN

Bölüm uzunluğuna 1000 kelime daha ekledim🥳 İYİ OKUMALAR 🤍

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm uzunluğuna 1000 kelime daha ekledim🥳 İYİ OKUMALAR 🤍

ORADAN BİR KİLO YÜREK ALABİLİR MİYİM? 😭

        Ertesi haftaya oldukça gergin bir başlangıç yaptığımda günler o kadar hızlı geçiyordu ki ilk defa yorulduğumu bile hissetmiyordum.

            "Nerede benim şu kask takan balinalı tişörtüm ya" mırıldanarak dolabımın derinlerine indiğimde bir türlü bulamıyorum.

            "Babaanne!" Bağırarak salona geçtiğimde örgü örüyordu. Beni görünce ince tel gözlüklerinin üzerinden baktı.

            "Ne var?"

            "Şey ya! Balinalı tişörtüm nerede?"

            "Ne bileyim denize bak. Belki oradadır."

            Gözlerimi devirdim. "Ha ve ha babaanne çok komiksin."

            Halime bakarak kıkırdadı ve bakışlarını kısarak hararetle sordu. "Kız sormayayım, kendimi umutlandırmayayım diyorum ama..." deyip esrarengiz sesiyle devam etti. "Acayip merak ediyorum..."

            "Ne oldu ki?" İfadesi sevinmek ve sevinmemek arasında kaldığında etrafa bakındı ve umutla sordum.

            "Senin şu ite ne oldu? Epeydir sesi çıkmıyor?"

            "Hangi it? Aynur ablaların köpeğini mi diyorsun?" Onu daha önce birkaç kez gizli gizli eve almıştım ve babaannem de çıldırmıştı. Kadıncağızın köpek fobisi vardı.

            Gözlerini devirdi "hayır be. Timuçin" dedi ve tükürür gibi yapıp ağzını temizledi "o mendeburdan bahsediyorum."

            İşte şimdi anlaşıldı onun derdi... Rahat bir soluk bıraktığımda bakışlarım boşluğu buldu. Artık tam anlamıyla ondan ayrıldığım için gerçeği saklamama gerek yoktu.

            "Ben ondan ayrıldım babaanne."

            Kadıncağıza birden inime inecekti sanki. Elindeki şişleri kucağına bıraktığında dolu dolu olan gözleri irice açılmıştı. Yüreğini tuttu. "Yalan deme bana. Sen o salağı bırakmazsın."

            Ah benim tatlı babaannem. Seni zamanında o pislik için kim bilir ne kadar çok üzmüştüm. Halbuki tek isteğin iyiliğimi düşünmekti. Çakır gibi kalan ifademden de ve gerçekten de uzun süre adının anılmamasından ciddi olduğumu anladığında suratı hayranlıkla parlamıştı.

            "Çok şükür Allah'ım çok şükür! O ne olduğu belirsizden karakollara bile düşmeden kurtulduk."

            Son duyduklarımla beraber sırtım ürperdi, titredim. Ah babaanne sen ne diyorsun ya... O düşmediğimizi sandığın yerde ben aylarca yattım. Sevimli kekim. Hiçbir şeyden haberi yoktu ve olmayacaktı da. Yoksa kadıncağızın inine inerdi vallahi. En azından mahkeme işlerini Allah'ın izniyle bitirdiğimde ona yavaş yavaş anlatabilirdim, ömrümün sonuna kadar yalan söyleyecek halim yoktu.

Vitrin SüsüWhere stories live. Discover now