Bölüm 61: Yalan

125 31 23
                                    

Birçok söylentiye göre Tianxiu Ölümsüz Xiao Fuxuan'ın geçmişi tam bir gizemdi. Annesiz, babasız, mezhepsiz, hizipsiz, duygusuz ve arzusuz bir şekilde hiç yoktan bu dünyada var olmuş gibiydi.

Aslında söylentiler yanlış sayılmazdı.

Ruhu çok fazla bedene bağlıydı.

Hepsi oydu ama aynı zamanda hiçbiri o değildi.

Hayatın iniş çıkışlarını ve çeşitli duygularını farklı bakış açılarından, hem içeriden hem de dışarıdan izlemişti. Normal insanların en yoğun duygularına karşı bile kayıtsızdı. Tıpkı uçsuz bucaksız Ebedi Deniz gibiydi; bir yerde ani bir fırtına çıksa bile tüm denizin üzerine dalgalar yükselmezdi.

Gerçekten hiçbir duygusu ya da arzusu yoktu.

Ta ki bir gün bütün ruhlar bir araya gelene ve bölünmüş duyguları bir bütün olana kadar.

Uyuyan ölü ruhlar aniden gözlerini açmış gibiydi.

Jing'guan'ın karmaşık dallarından biri her kesildiğinde, kabuklardan* biri yok edilir ve bir ruh parçası kaçardı.

Ç/N: Kabuktan kastedilen şey "beden"

Tüm dallar kesildikten sonra, dünyada artık Xiao Fuxuan adında biri vardı.

Son küçük parça da kabuğundan kurtulup sayısız ölü ruhla bütünleştiğinde, o kişiye bakmak için döndü ve "Sen kimsin?" diye sordu. Ama sesi on binlerce ölünün çığlığı tarafından bastırıldı ve karşı taraf onu duyamadı.

Ölümsüz olarak atandıktan ve Xiandu'da üç yıl geçirdikten sonra, Xiandu'da ne zaman göksel bir ferman alsa gümüş süslemeli maskesini takarak ölümlü aleme inen bir tanrı olduğunu duydu.

Başta amacı kılıcıyla yanlarından geçip gitmekti ama bunu duyunca adımlarını durdurdu ve bir avuç ölümsüz yetkiliye yanlış bir şey söylediklerini düşündürttü.

Karşı tarafın unvanı Lingwang'dı ve gökler tarafından "Zhao" sembolü verilmişti.

Xiandu'daki herkes, Lingwang'ın göksel bir ferman aldığı ve ölümlüler alemine indiği her seferde ne yaptığını merak ederdi. Kendisi de henüz Lingwang ile tanışmamıştı ancak ne yaptığını bilen tek kişi oydu; çünkü onu çoktan görmüştü...

Göksel fermanları aldıktan sonra Lingwang, karmaşıklığı halletmek için geçmişe dönerdi. Xiao Fuxuan'da bu nedenle oldukça dikkat çekici bir şekilde Wu Xingxue'yi görme şansına erişmişti.

Daha sonra, her yerde Lingwang'ın adını duymaya başladı. Lingtai ondan bahsederdi, yetkililer ondan bahsederdi, Tören Köşkü ondan bahsederdi ve ara sıra karşılaştığı ölümsüzler bile ondan bahsederdi.

Kılıcını tutarak ifadesiz bir şekilde yanlarından geçse de, bu sözler her zaman kulaklarına ulaşırdı.

Lingwang'ın her zaman Xiandu'da olmadığını, genellikle ölümlü aleme indiğini söylerlerdi.

Jing'guan'a maske takarak gelen kişinin o olduğunu da böyle fark etmişti. Ama karşı taraf için, kestiği sayısız dalın sadece bir parçasıydı ve diğer insanlardan hiçbir farkı yoktu, onun hakkında hiçbir izlenime bile sahip değildi.

Bunu fark ettiği anda, kalbinde çok ince bir karamsarlık belirdi.

Bu ince karamsarlığı, daha sonra hep aynı kişi yüzünden sık sık hissetmişti. Çoğu zaman belli etmez, çok iyi gizlerdi. Yine de bazen o kişi tarafından görülüyordu ve sonra diğer taraf kurnazca gülümsüyor, sanki her şeyi anlıyormuş gibi, "Lord Tianxiu mutsuz mu?" diye soruyordu.

Unseen Immortal Of Three Hundred Years [BL]Where stories live. Discover now