💕💕Final💕💕

361 35 13
                                    

"Oh Elif hanım, verdiğiniz sözleri çabuk unuttunuz. Hani bana her sabah pirinçli börek yapacaktın?"

Elif gözlerini açmadan "Her sabah değil! Her gün. " diye mırıldandı ve örtüyü iyice üzerine çekti.

Yağız örtüyü çekiştirdi.
"Her sabah dedin!"

Elif arkasını döndü.
"Haaayıırr! Her gün dedim. Ve gün daha başlamadı bile!"

"Saat 10 oldu. Uykucu! Sen eskiden bu kadar uyumazdın. Ne oldu sana?"

"Iıııhhhh!" diye mızmızlandı Elif.

Yağız "Hadi kalk, daha çok işimiz var "
dedi ve örtüyü çekip aldı.

Elif geri döndü. Uykulu gözlerini hafiften araladı. "Ne işmiz var ki?" diye sordu.

Yağız tebessüm ederek " Seninle yarım kalan bir yarışımız vardı hatırlarsan. "

Elif kaşlarını çattı ve bir müddet düşündü. " Yarış mı? Ne yarışı?"

"Olimpiyat yarışı. Koşma, yüzme, tırmanma... İstersek başka kulvarlar da ekleyecektik. "

Sapanca' daki muhabbeti hatırladı Elif ve yatakta doğruldu.
"Tamamen iyileşmeden olmaz. "

"İyileştim ya yavrum. Baksana lepiska gibi saçlarım, ok gibi kirpiklerim, yay  gibi kaşlarım var. Hepsi geri geldi . " derken kaşını kirpiğini düzeltti.

"Yakışıklı atalarına benzedin yani?" dedi ve gülmeye başladı Elif.

Yağız gözlerini kıstı.
"Yakışıklı atalar ha! Şimdi gösteririm ben sana yakışıklı atalarımı!" dedi ve Elif'in yanına uzanıp belinden sarıldı. Elini yavaşça sırtına doğru uzattı ve kürek kemiklerinin ortasını gıdıkladı. Elif tuhaf bir şekilde belinden değil kürek kemiklerinin ortasından gıdıklanıyordu. Elif kahkahalar atarak debelenirken Yağız daha sıkı sarıldı sevdiğine. Sonunda gıdıklamayı bırakınca göz göze geldiler.

Elif gülümseyerek baktı sevdiği adamın uzun kirpiklerinin arasında parlayan okyanus mavisi gözlerine.  Sevgisi, saygısı, insanlığı ve merhameti ile bundan sonra hayatını dolduracak nadide bir varlıktı bu adam. Bir kez daha aşık oldu sanki. Bir kadın aynı adama kaç kere aşık olabilir diye düşündü. Bunun net bir cevabı yoktu. Karşısında Yağız gibi bir adam varsa cevabı sonsuz kez olabilirdi.

                 
***

Elif o gece çığlık çığlığa hastaneyi inlettiğinde doktorlar Yağız'ın duran  kalbini çalıştırmayı başarmışlar ve apar topar yoğun bakıma almışlardı. Bir hafta yoğun bakımda kaldıktan sonra tekrar servise çıkmıştı ama durumu hiç iç açıcı değildi.

Bu süreçte Elif, Yavuz Bey ve Yağız'ın annesi Semra hanım, bir kaç akraba ,tanıdık, hepsi perişan oldular. Hatta Yavuz Bey'e ara ara serum takmak ve sakinleştirici yapmak zorunda kaldılar. 

Semra hanım acısını içinde yaşarken Elif'in hâli içler acısıydı. Öldüğünü sandığında yaşadığı acı bütün sinir sistemini altüst etmişti. İlk bir kaç gün sakinleştirici iğnelerle ayakta durabildi. Uykusuzlukları geri gelirken , göz yaşlarını da beraberinde getirmişti. Asla isyan etmiyordu. Sürekli dualarla Rabbinden yardım istiyordu ama yüreğindeki acı da bir türlü dinmiyordu.

Doktorlar 5. doz kemoterapi ilacını verip vermemekte kararsız kalmışlardı. Çünkü ilaçlar kalbine zarar veriyordu. İlacı vermeseler kansere , verirseler kalbine yenik düşecekti.

Çaresizlik içinde kıvranırken birgün Abdullah, Leyla ve Aryan çıkageldi.  Leyla daha önce defalarca gelmişti ama Abdullah ve Aryan hastaneye ilk defa geliyordu. Yavuz Bey Abdullah'ı büyük bir heyecanla karşıladı. Elif başta anlamamıştı ama daha sonra durum netleşmişti.

ERKEK GÜZELİ Where stories live. Discover now