13.Bölüm

316 23 0
                                    

Karmen Su Hilal'in ağzından

4 günlük iznim bitmişti ve askeriyeye dönüyordum. 4 gün bile zulüm gibiydi. Bu sürede de boş durmadım tabi. Araştırma yaptım, ikizimle alakalı. Pek birşey bulamadım. Bulduğum bilgiler eskiydi. Son 10 yılı nerdeyse yoktu. Albayla konuşurdum bunu.

Askeriyeye geldiğimde herkes çok farklı davranıyordu. Birşey olmuştu ve bana söylememişlerdi. Hızla albayın odasına gittim, kapıyı çalıp gel emirini bekledim ve içeri girdim. Selam verip bekledim.

"Hoşgeldin Üsteğmenim. Bir sorun mu var?" bende değil de burda bir sorun olduğu belliydi.

"Hayır albayım bir sorun yok. Ama birşey soracaktım niye herkes tedirgin veya farklı davranıyor?"

"Fark edeceğini biliyordum zaten de erken oldu. Gel otur anlatayım." ne olmuştu acaba. Oturup Albayın konuşmasını bekledim.

"Kızım yakalağımız Harun, aslında Harun değilmiş." Harundan birşey çıkacaktı ama bunu beklemiyordum.

"Onda birşey olduğunu biliyordum. Normalde daha yaşlı olması lazımdı ama beklediğimden daha genç çıktı."

"Doğru kızım, doğru. En iyisi en başından anlatayım sana."

Toprak Çelik'in ağzından

Babam saydığım adamı, askerler gözümün önünde götürüyordu ve ben hiç birşey yapamıyordum. Şimdi diyorsunuz o ne demek. Herşeyi baştan anlatacağım.

Benim ailem ölmüş, beni de yetimhaneye vermişler. 13 yaşıma kadar sıkıntı yoktu oda arkadaşım Ali ile iyi anlaşıyorduk. Bir gün müdürün odasına Ali'yi çağırmışlar şaka yapacaklarmış. Ali de durumu öğrenince kavga çıkmış. İtiş kakış sırasında eski belgelerin olduğu dolap devrilmiş. İçinden de bir zarf düşmüş. Ne şans ama. Ali bakmış üstünde benim adım yazıyor bana getirdi. Bende merak edip açtım. Benim ailem ölmüştü, bunu kim bırakmış olabilirdi ki?

Mektubu okuduktan sonra içimde anlamlandıramadığım duygular oluşmuştu. Ailem gerçekten ölmüştü ama bana en değerli şeyi bırakmışlardı. İkizimi. Ama o şimdi neredeydi, ne haldeydi bilmiyorum. O zamanki aklımla kaçtım yetimhaneden. Bir süre sokakta kaldım. Sonra bir gün bir kavgaya karıştım. Beni kurtaran kişi eski askerdi. Bir nedenden dolayı görevden alınmış.

Ona güvenmiştim. O da güvenimi boşa çıkarmadı. Başıma gelenleri anlattım. Yardım edeceğini söyledi. Beni nüfusuna almadan okuttu. Nasıl yaptı bilmiyorum. 18 yaşına girince soyadımı değiştirdim. Artık Toprak Çeliktim.

Şuanki mesleğim polisti. Aslında Mitte çalışan bir polistim. Ama bu görevden sonra büyük ihtimalle ceza alırdım. Çünkü babam saydığım adam Eyüp Çelik benim için Harun denen bir teröristin yerine geçmişti. Benden de olaydan uzakta durmam emredilmişti. Ama ben babamı bu itlerle aynı yere yollayamazdım. Ve evet Harun denen şerefsiz öldü. Ben öldürdüm. Onun öldüğünü babam, ben, birde üstler biliyordu.

O gün esir alınan askerleri kurtardılar. Esir askerler içinde kadın olanı dikkatimi çekti. Kızıl saçları dağılmış yanındaki diğer esir askere bakıyordu, ama ne bakmak. Neden bilmiyorum ama galiba kıskanmıştım kadını. Kendimi toplayıp onlara bakmayı bıraktım ve babama baktım. Aslında onların Harun sandığı ama aslında başka biri olan babama. Onlar gidince bir boşluk oldu içimde. Babam kurtulurdu ordan ama ben onlardan kurtulur muydum bilemem.

Karmen'in ağzından

"Aslında Harun ölmüş mü yani?"

"Evet kızım Harun'un ölümü saklanmış. Ben bile bilmiyordum. Harun'un yerine geçen kişi de eski bir asker, görevden alınmış psikolojisinin yerinde olmadığını düşündükleri için."

GELECEĞİNİ YAZMAKTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang