1. Bölüm ~ YOL AYRIMI

1.9K 81 23
                                    

Kısa bir giriş aslında ilk bölüm. Sadi ve Songül'ün kesişen yollarının başlama hikâyesi, bazı bitişlerin bazı güzel başlangıçlara gebe oluşu...

***

Sıcak bir temmuz sabahı, Songül emniyetin önüne parkettiği arabasının açık camından savrulan saçları ile sessizliğe gömülmüştü. Son zamanlarda fazla düşünceli ve dalgındı. Kaç dakikadır arabadaydı, emniyetin tabelasına kaç dakikadır öylece bakıyordu farkında değildi. Yan koltukta dağınık halde duran dosyaları toparlayıp arabadan indi. Her zamankinden daha erken gelmişti o gün emniyete. Uzun zamandır süregelen bu düşünceli hâlinin sebebiyle aynıydı onu erken saatte emniyete getiren şey. İstanbul'a gitmek...

...

Derin bir nefes alıp tıklattı Mazlum müdürün odasının kapısını.

-Gel..

-Müdürüm, müsaitseniz..

-Gel Songül

Songül'ün hâlinden belliydi bir derdinin olduğu. Mazlum müdür de anlamıştı bir şeyler olduğunu

-Erkencisin bugün Songül

-Bir şey konuşmak istiyordum müdürüm, bekleyemedim.

-Yine aynı konu mu

-Müdürüm her seferinde erteliyorsunuz, geçiştiriyorsunuz. Ben kararlıyım. İstanbul'a tayinimi istiyorum.

-Songül ne bu İstanbul ısrarı. Söyledim sana daha önce de. Tayin işleri o kadar kolay değil hele ki İstanbul'a gitmek hiç kolay değil.

Songül'ün bu konuşmayı ilk yapışı değildi Mazlum müdürle ama ilk defa bu kadar kararlıydı. Ne kadar kararlı olduğu tavırlarından da belliydi zaten. Odadaki giderek artan tansiyon Mazlum müdürün odasındaki ekrana yansıyan görüntü ile dağıldı. İkisi de aynı anda ekrana doğru yöneldiler. Songül hayatını değiştirecek olan adamın gözlerine baktığında bihaberdi. ''Kim bu manyak..'' dedi bir çift okyanus göze bakarak.

...

Bir Hafta Önce

Sertçe kapattı Emin kahvehanenin kapısını. 7Emin olmayı dışarıda bırakıp normal birisiymiş gibi davrandığı tek yerdi burası. Şehrin epey dışında tek katlı yarı ahşap bu dükkan belki de gözünde değeri olan tek varlığıydı. İçinde sadece kendisi ve sağ kolu olan Yaver'i için menengiç kokuları yükselirdi. Evi gibi gördüğü bu kahveye iş getirmezdi.

Kapının çarpma sesiyle irkilen Yaver hemen Sadi'nin yanına geldi.

-Noldu ağam, bu ne hâl

-Osman babanın kalemi kırıldı Yaver

-O ne demek ağam, bir sıkıntı mı çıktı. Hem Osman baba gelmeyecekti hani.

Sadi çok sinirliydi, kahvenin içinde bir o tarafa bir bu tarafa dolanıyordu. Bu sefer eve iş getirmişti 7Emin. Onu yeni hayatına sokacak olan işi...

Arabulucuydu 7Emin. Bizzat kendi eliyle girmezdi pis işlere ama o pis işleri yapanların kıymetlisiydi. Namı çoktu ama yüzünü herkes bilmezdi. Özellikle son birkaç yıldır hep uzaktan hallederdi işlerini. İçine doğduğu bu dünyadan tamamen çıkamasada kendince biraz uzaklaşıp iç sesini rahatlatıyordu böyle yaparak.

Sandalyelerden birini kendine doğru çekti.

-Osman Baba raconu bozdu. Tam görüşmeye başlayacaktık polisler geldi.

-Ne demek polisler geldi ağam, çatışma çıktı mı?

-Benim polise kurşun sıkmayacağımı biliyor, güç bela çıktım içerden. Bunun bedelini ödeyecek. 7Eminim ben, işimi bozanın işini bitiririm.

Osman Babanın hasımları ile bir görüşmeye gitmişti, bu camiada adam kayırmaz, kendi doğrusundan asla şaşmazdı 7Emin. Bu görüşme Osman Babanın gerçekleşmesini istemediği bir görüşmeydi. Emin'i ikna edemeyince görüşmenin olacağı mekanı polise ihbar etmiş, raconu bozmuştu.

7Emin işini yaparken kendi kurallarını asla çiğnemezdi. Polis ile asla çatışmaz, mecbur kalmadıkça yüzünü kimseye göstermez, bazı pis işlerle uğraşanlar için asla 7Emin olarak masaya oturmazdı. Kendince dış dünya ve içinde bulunduğu karanlığın dengesini bulurdu.

...

Dün geceki siniri yatışmıştı 7Emin'in ama sorulması gereken hesaplar vardı. Günün ilk ışıklarıyla uyanmış, menengicini kavurmuştu. Erken kalkardı zaten hep. Bugün başına geleceklerden habersiz yudumladı kahvesini. Yaver de uyanmış mutfağa doğru geliyordu.

-Günaydın ağam

-Günaydın Yaverim. Gel menengicini iç çıkalım sonra.

-Nereye ağam

-Osman Babayı ziyaret etmek gerek Yaverim. 

-Haklısın ağam, zaten o dün geceden beri bekliyordur senin gelmeni. Kaçacak delik arıyordur kendine şimdi de.

-Başına gelecekleri düşünüp hareket etmiştir elbet. Biz de daha fazla bekletmeyelim kendisini, vakitlice gidelim sonuçta hesabı kabarık.

Yaver'e kahvesini uzattı 7Emin. Farkında değillerdi ama ikisine yuva olan bu ahşap yığınında son menengiç içişleriydi.

...

Kahveden çıkmış arabaya binmişlerdi. Oldukça lüks bir arabaydı bindikleri. Değişik biriydi 7Emin. O ahşap kahvede yaşayacak kadar kendi halinde ama her görüşmeye başka bir lüks arabayla gidecek kadar da gösterişli ve dikkat çekici...

Yaklaşık on beş dakikalık patika bir yolda ilerledikten sonra anayola çıkan bir yol ayrımına geldiler. Yaver her zaman kullandıkları tarafa (sağa)doğru kırdı direksiyoru. Emin birden Yaver'i dürttü.

-Diğer taraftan gidelim

-Niye noldu ağam

-Ordan gitmek istedi canım hem manzarası daha güzel

Bu dediği güldürmüştü Yaver'i. Bir bildiği vardır elbet diye düşündü ama öylesine demişti Emin, manzarası güzel diye. Hissikablelvuku belkide...

-Peki ağam.

Yaver direksiyonu sola doğru kırdığı sırada yolun karşı tarafından gelen, Emin'in arabasıyla aynı model olan bir arabanın arka camında beliren kırmızı balona takıldı Eminin gözü. İki araba yan yana geldiğinde kafasını çevirip baktı balonları tutan o miniğe. Beş yaşlarında çok tatlı bir kız çocuğunun elindeydi balonun ipinin ucu. Çocuğun gözleri de Emin'e kaydı. Kısa bir an için göz göze geldiler. Yaver sol taraftaki yola girdi. Çocuğun olduğu araba ise sağ tarafa. Emin'in girmek istemediği yola...

Yirmi saniye geçmemişti bile. Gelen silah sesleri ile aniden durdurdu Yaver arabayı. Birkaç saniye bakındılar etrafa. Emin birden arkaca cama yöneldi.

-Dön Yaver, dön!

Silah sesleri kesilmişti. Hemen yol ayrımına geri dönüp diğer arabanın girdiği sağ taraftaki yola girdiler. Önce gökyüzüne doğru savrulan kırmızı balonları sonra da yolun ortasında kurşunlanmış bir hâlde duran arabayı gördü Emin. Hemen arabadan indi. Koşarak arka kapısını  açtı tuzla buz olmuş arabanın. Her tarafı kan olmuş bir oyuncak bebek düştü ayağının ucuna. Kalakaldı gördüğü manzara karşısında. Sendeledi, yere yığılmamak için kapıdan destek aldı.

Zaman durmuş, sesler kesilmişti Emin için. Kan kırmızısında kaybolmuştu mavi gözleri. Eğilip aldı ayağının ucundaki oyuncak bebeği. İşte şimdi gerçek bir yol ayrımındaydı. 

Bazı başlangıçlar için bazı bitişler gerekliydi bazı güzel şeyler için de bazı felaketler...

MeftunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin