15. Bölüm:Dün'e Yakın Yarın'a Uzak

16 2 1
                                    


İzmir'e ayak basalı dakikar olmuştu. Evimi, arkadaşlarımı en çok da annem ve babamın soğuk mezar taşını özlemiştim. Karan'ın arabasın da İzmir gün batımını izleyerek evime gidiyordum. Radyo da Sezen Aksu / Tutuklu çalıyordu.

Karan bakışlarını camdan dışarı bakan bana çevirdi ve uzun uzun baktı.

Ben sende tutuklu kaldım
Kendi hayatımdan çaldım
Yedi cihan dolandım
Bana mısın demiyorum...

Bu şarkının ne zaman kalbimde bu kadar büyük bir yer kapladığını bilmiyordum.

Araba evimin önünde durduğunda kapıyı açmak için yeltendim.
Karan "Almila." diyerek beni durdu.
"Efendim Karan." diyerek bakışlarımı ona çevirdim. "Özür dilerim Almila. Ben seni gerçekten çok sevdim. Seni bırakmak nasıl hissettiriyor sen biliyor musun? Bilemezsin sen hiç sensiz kalmamışsın ki."

Bu sefer bakışlarını gözümden kaçırmayan kişi oydu. "Özür dileme Karan. Pişman olucaktın, neden yaptın. Ben senin beni sevmediğine inandırdım kendimi. Şimdi tekrar karşıma gelip seni seviyorum deme. Ben o dala bir kere tutundum ve yere çakıldım. Öyle yada böyle kalktım ayağa, bir daha düşersem kalkamam. Yapma o yüzden olur mu? " Dolan gözlerimi gizleme gereği duymamıştım.

" Almila benim bu hayattaki en büyük gerçeğim sendin. Hala sensin. Hayat seni karşıma çıkarmasaydı ben bugün ki Karan olamazdım. Sen kendimi sevmeyi öğrettin bana, benim de bir kalbim olduğunu gösterdin. Birini sevebilmeyi herkesin aynı olmadığını öğrettin. Çok özür dilerim evet aptallık yaptım seni bırakmak en büyük hatamdı ama orasının sana iyi geleceğine inandırdı o kadın beni. Seni geç buldum, hemen öyle vazgeçmem senden. "
Onun da gözleri dolmuştu, dokunsan ağlayacak gibiydi. Ama ne benim dokunmaya mecalim vardı, ne de onun gözyaşlarını silmeye mecali vardı.

Bir kaç dakika ikimizde sadece sustuk. Sessizliği bölen ise Kayra'nın heyecanla arabanın kapısını açması oldu.
" Sonunda be sonunda iyi ki geldin ya. Çok özledik seni" diyerek sıkıca sarıldı. Onun bu enerjisi istemeden beni de güldürmüştü. Onun sarılışına karşılık verdim. "Ben de sizi çok özledim"

Kayra her zaman ki o sıcak gülümsemesi ile aradaki soğuk rüzgarı durdurdu. "Hadiii yukarı çık Karaca seni bekliyor." kafa sallayarak koşarak yukarı çıkmaya başladım. Karan ve Kayra'da arkamdan geliyorlardı.

Dairenin önüne geldiğimde beni karşılayan kalabalık, dolu gözlerimin damlalarını akıtmasına neden olmuştu. Ailem dediğim herkes şuan tam karşımdaydı. Karaca, Yaren, Aslı, Barış, Bora hepsi heyecan ile bana bakıyordu.
Karaca daha fazla duramayarak boynuma atladı ve kolları ile beni sıkıca sardı. Dolu gözler ile bize bakan grupta bize sarıldı ve kocaman bir sevgi çemberi oluştu. Bizi uzaktan izlemekle yetinen Karan'a değdi bakışlarım. Büyük bir mutluluk ile bize bakıyordu. Ona her baktığımda kalbimin içindeki sinir azalıyordu. Onu karşımda gördüğüm ilk an anlamıştım aslında onu ne kadar özlediğimi. Ne yaşanmışsa yaşanmış olsun ben hala o adama aşıktım. Ama dilim bunu ona söylememe izin vermiyordu.

Herkes yemek masasına oturmuştu. "Almiiik bugün yemekleri ben yaptım. Sırf senin için girdim mutfağa." dedi Karaca büyük bir mutlulukla. Bora onu sinir etmek için lafa atıldı "Ve inanıyor musunuz mutfak hala sağlam." dedi kahkaha atarak. "Bundan sonra size bir damla su yok be. Almiik dışında."

Yaren elindeki bardağı havaya kaldırır. "Yeni gelen ama aslında kalbi hep burada olanlar için bu kadeh."

Bora elindeki bardağı havaya kaldırır.
"Tüm iyikiler için bu kadeh."

Aslı elindeki bardağı havaya kaldırır.
"Çocuklukta yaşanılan her şey için bu kadeh."

Kayra elindeki bardağı havaya kaldırır.
"Kendini büyüten her çocuk için bu kadeh."

Barış elindeki bardağı havaya kaldırır ve Yaren'e bakar.
"Yarım kalan herkes için bu kadeh."

Karaca elindeki bardağı havaya kaldırır.
"Tüm olanlara inat gülümseyen herkes için bu kadeh."

Karan elindeki bardağı havaya kaldırır.
"Tüm pişmanlık ve keşkeler için bu kadeh."

Ben de elimdeki bardağı havaya kaldırdım.
"En beklemediği anda güveni kırılan herkes için bu kadeh."

Bora'nın görüşmediğimiz süre boyunca biriktirdiği komik anıları gülerek dinlerken gözlerim, gözlerini ayırmadan bana bakan Karan'a değdi. Gülüşüm yüzümden silinirken Bora baktığım yöne baktı "Gençler saat de epey geç olmuş hadi artık toplayalım masayı."
Karaca, Aslı ve Yaren çakır keyif olduklarını belli eden bir kahkaha bahşettiler.

Barış onlara bakarak "Niye kimse bu hanımefendileri içmemesi için durdurmayı denemedi." dedi gülerek.
"Kafama 70 lik şişeyi yemek istemiyorum Barış abi o yüzden."
Gülerek masadaki tabakları alıp mutfağa yöneldim. Karan da arkamdan bardakları alıp geldi.

Ümitsiz bir sesle "Almila." dedi.
O ses tonu içimi ürpertti. Cevap alamayan Karan bir daha seslendi. "Ne kadar kaçacaksın Almila." derin bir nefes alıp Karan'a döndüm.
"Kaçmıyorum." dedikten sonra salona yöneldim.
Dudaklarından bir gülümseme çıktı.
"Kaçmadığın halin bu mu? Gözlerini kaçırıyorsun, bana bakmaya bile tahammül edemiyor gibisin."

"Tahammül edememek değil Karan. Ben o gözlere çok baktım. Her baktığım da daha fazla aşık oldum. Aşık oldum, sevdim, sevildiğimi hissettim o gözlerde, sonra ne oldu. Koca şehirde bir gece de karanlığa mahkum bıraktı beni o gözler. Şimdi o gözlere tekrar bakarsam o aşkı görememekten korkuyorum. Ben yine o karanlığa mahkum olmak istemiyorum Karan. " gözlerimin dolduğunu Karan'ın yüzüme uzanan eli ile fark ettim.

Karan'ın yüzüme uzanan elleri gözyaşlarıma dokundu.
"Yapma, akıtma o gözyaşlarını. O gözyaşlarının her bir tanesi bir elmas tanesinden daha değerli. Hayatımın sonuna kadar özür dileyebilirim Almila. Söz bir daha karanlığa mahkum olmak yok. Sen olmadığın da benim hayatım karanlık. Biz olarak güzel günleri tekrar bulabiliriz. Biz olmayı lütfen kabul et.

Güzel gözlerini gözlerime kenetledi.
"Bir daha karanlık yok."
"Yok, güzelim söz." dedi naif sesiyle.
Dudaklarımı dudaklarına sakince kapatıp sorusunun cevabını böyle vermeyi tercih ettim.

Barış'ın arkadan gelen öksürme sesi ile kendimi geri çektim. "Ama gençler burada çocuk var olmaz böyle." diyerek Kayra' yı gösterdi.
Kayra ve Bora gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı.
"Yuh küçülsün de cebime girsin ne çocuğu."

Karan parlayan gözleri ile etrafa bakar.
"Durun durun, gördünüz kabul etti. Almila benim sevgilim. Kabul etti." güzel bakışlarını bana çevirdi. "Kabul ettin, ettin dimi?"

Bora "Yemin ederim salak bu çocuk. Ne yapsın kız. Yemin mi etsin. " der.

Barış Uçar Anlatımıyla

Arabanın kapısını açıp Yaren'i arabadan indirdim. "Yaren düşme sakın."

Yaren kahkaha atmaya başlar. "Sana düşmeye başladığım zamanlar da söyleseydin ya bunu." Alkolün etkisiyle dili dolandığı için bazı kelimeri tam telafuz edemiyordu.
"Başım dönüyor sanırım yürüyemiycem ben."

Yaren'in koluna girerek yürümesine yardımcı oldum. Evinin önüne geldiğimizde cebimden evin bende ki yedek anahtarını çıkartıp kapıyı açtım.
"Dur gel otur koltuğa yavaş yavaş." Yaren koltuğa kendini atar.
"Kızım iyi ki yavaş dedik ya."

Yaren gelen ağlama hissine engel olamaz. "Ben salağım ya."

Barış Yaren'in ne dediğini anlamaya çalışır. "Efendim."

"Sen beni çok güzel seviyordun. Ama ben o sevgiyi kendi sözlerim ile yok ettim. Mutlu olabilirdik biz. Ben izin vermedim mutlu olmamıza. Seni severken sadece sevgimi gösterememekten korktuğum için bizi yok ettim. Salağım ya ben. Ben seni hala seviyorum Barış. Özür dilerim her şey için. "

Yaren kollarını Barış'a sıkıca sarar.

Gülümsedim" Sabah söylediğin hiç bir şeyi hatırlamayacaksın. O dik başlı kız olmaya devam edeceksin. Beni seviyor musun bilmiyorum ama tek bildiğim şey bizden hiç bir zaman olmayacağı Yaren Aydın. Sen senin gibi birini hakediyorsun. Ben herzaman ki gibi yalnızlığı. İyi geceler... "

Yalnızlığı Beklerken Veda Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ