17.Bölüm:Ziyaret.

10 2 2
                                    

1 Ay Sonra

Aslı Duran'ın Anlatımıyla

Dakikalar önce Bora ile beraber üç gün sonraya nikah tarihi aldık. Evleniyoruz. İkimizde sadece nikah'ın yeterli olacağını düşündük. Bora Karaca'ya, Yaren'e ve Barış'a haber veriyordu ben de Almila' yı arayıp ona haber verecektim.

Telefon ikinci çalışın da açıldı.
"Efendim Aslı kuşum." sesini özlemişim be kızım nerdesin.
"Almiiik, telefonu hoparlöre alır mısın söyleyeceğim şeyi Karan da duysun istiyorum." saniyeler sonra Karan'ın enerjik sesini duymak da iyi hissettirmişti.

"Dinliyoruz seni Aslı" dedi Karan.
"Sizin buraya dönmeniz gerekiyor."
Az önce enerji dolu sesi ile konuşan Karan şimdi merak ile konuşuyordu
"Neden bir şey mi oldu? İyi dimi herkes."
"Korkmayın herkes iyi felaket tellalları. Güzel bir şey için."

"Aslı kuş söyleyecek misin meraktan çatlayalım mı?" Almila'nın söylediği ile üçümüzde gülmüştük.

"Biz Bora ile üç gün sonra evleniyoruz. Nikah tarihi aldık. Sizin de o yüzden gelmeniz gerekiyor."

Bir kaç saniye ikisi de sessiz kaldı sessizliği Almila'nın çığlığı böldü "Şaka yapıyorsunuz. Yaaa çok mutlu oldum."

"Aslı o kadar çok mutlu oldu ki sevgilim, duygusallaştı ağlıyor. Ben de çok mutlu oldum. Bir kaç saate oradayız o zaman."

"Teşekkürler darısı başınızaaa." kahkaha atarak telefonu kapattım.

Almila Özerk’in Anlatımıyla

Mutluluktan gözlerim dolmuştu. İki yakın arkadaşım, iki çocukluk arkadaşım evleniyordu.

Karan gülümseyerek bana baktı "Amin"
"Efendim?" dolu gözlerim ile Karan'a baktım.
"Aslı darısı başınıza dedi ya, amin diyorum."
Karan'ın cümlesi ile gülümsedim.
Çok güzel gülümsüyor. Bu kadar güzel gülümsemek yasaklanmalı.

"O zaman eşyalarımızı toplayalım. Bir saate çıkarız yola." odama gitmek için ayaklandığım da Karan kolumdan tutup beni kendine doğru çekti ve sarıldı. "Çok seviyorum seni be. Hem eşyalarımız burada kalsın nikahtan kısa bir süre sonra geri dönücez evimize."

Doğru söylüyordu, burası artık bizim evimizdi ve her gidip geldiğimizde eşyalarımızı almamıza gerek yoktu. Evde bir saat kadar daha oyalandıktan sonra yola çıktık.

Hava yavaş yavaş kararıyordu. İzmir de gün batımı ayrı güzeldi. Ben camdan dışarı bakarken, kısa bakışlarla Karan'ın da bana baktığını hissediyordum...

Üç gün çok hızlı geçmişti, elbise ayakkabı, kuaför derken nikah günü gelmişti. Sabah hep beraber güzel bir kahvaltı ettik. Ardından Kayra araba ile bizi kuaföre bıraktı. Aslı saçını şık bir topuz yaptırırken, Karaca ve Yaren hafif dalgalı bir saç tercih etmişlerdi. Bense saçıma sadece düz fön çektirdim. Aslı saçı ve makyajı ve sade beyaz elbisesi ile çok güzel gözüküyordu.

Yaren kahverengi bir elbise giymişti. Karaca petrol mavisi bir elbise tercih etmişti. Bense kırmızı elbisemi giymiştim.

Karaca ayakkabısının fermuarını çekip koşarak yanımıza geldi "Beyler gelmeden bir selfie o zamaan." telefonu ile bir kaç poz çekti.  Aslı sandalyeye oturup ayakkabısının tekini ve bir kalem aldı eline "Ay kimse gelmeden ayakkabının altına isimlerinizi yazayım. Almila seni başa yazıyorum, en çabuk silinecek yere yazdım. Sonra Yaren seni yazdım kuşum. Karaca en küçük olduğun için sona kaldın yapacak bir şey yok." hepimiz gülümsedik. Kapıdan içeri girenler ile dikkatimiz onlara yöneldi. Başta Bora arkasından Karan, Kayra ve Barış takım elbise içinde bize yaklaşıyorlardı. Bize yaklaştıklarını gören Karaca kendini Aslı'nın önüne attı. Aslı dahil herkes ne olduğunu anlamadan Karaca'ya bakıyordu. "Ay Bora sende çok yakınımsın ama ben şuan kız tarafıyım. Ee kız evi naz evi. Pamuk eller cebe canım." Bora gülümseyerek Karan' a döndü "Pamuk eller cebe kardeşim. Ben bütün parayı sana emanet ettim o işler sende sadıç Karan."
Karan yavaş bir kaç adım da Karacaya yaklaştı ve cebinden çıkardığı bir desteyi Karaca'ya uzattı.  "Yeter mi bu kadar kız evi sözcüsü. Biraz insaflı mı davransan biz erkek evi olarak daha oradan iki kız daha alıcaz." hepimiz gülümsedik.

Yalnızlığı Beklerken Veda Where stories live. Discover now