1.3

369 55 40
                                    

Bölümü sonuna kadar okuyun lütfen. Kaos katacağım azıcık 🤏🏻

_

Ertesi gün beline sarılan kolların kıpırtısı ile uyanmıştı siyah saçlı. Gözlerini aralamış ve ilk birkaç saniye nerede olduğunu sorgulamıştı. Ardından gece Chan'da kaldığı aklına gelmiş ve düz ifadesinin yerini şirin bir gülümseme almıştı.

Arkasını döndüğünde Chan'ın çoktan uyanmış olduğunu ve hayranlık dolu bakışlarıyla kendisini izlediğini görmüştü siyah saçlı.

Seungmin hemen sevgilisine sırnaşmış başını göğsüne koymuştu. Büyüğünün kalp atışları gülümsemesini büyütürken konuşmuştu. "Günaydın sevgilim."

"Keşke hep böyle sabahlara uyansam. Günaydın küçüğüm."

"Olur, her gün seninle uyanmak hiç fena fikir değil." Seungmin büyüğüne daha fazla sokulmuştu.

"Ya biz hani yurt dışına çıkacaktık. N'oldu o iş?"

"Burda ki işlerimizi yoluna koyalım. Sonra bakarız."

Chan'ın aklına dün akşam gelmiş dudakları ahlaksızca kıvrılmıştı. Ardından küçüğünü altına almış ve nefeslerinin esiri olmayı tercih etmişti.

"Dün akşam beni ciddiye almadınız. Önce onu halledelim. Sonra ilerisini düşünürüz. Ne dersin?" Seungmin ilk baş irkilmiş fakat sonra bu hoşuna gitmeye başlamıştı.

Cevap vereceği sırada dudaklarından yumuşak bir baskı hissetmişti. Kolları büyüğünün boynuna çıkmış ardından karşılık vermeye başlamıştı.

Bir süre sonra Chan'ın alt dudağına yaptığı eziyet hoşuna gitmeye başlamıştı. Seungmin'de aynılarını büyüğünün üst dudağına uygulamaya başlamıştı.

Sabah yaşadıkları uzun soluklu bir öpüşmenin ardından birbirlerinden ayrılmışlar ve kahvaltı hazırlamaya başlamışlardı.

Kahvaltı faslından sonra Chan Seungmin'i evine bırakmış ve şirkete geçmişti.

Seungmin ise evde bilgisayarından sosyal medyada gezindiği sırada bir an boşluğa düşmüş ve etraf kararmıştı.

Konuşmaya çalışıyor fakat ağzını açıp tek bir kelime edemiyordu. Az önce balkonunda otururken kendisini bir an karanlık bomboş bir boşluk benzeri bir yerde bulmuştu.

Ardından kulaklarında daha önce hiç duymadığı bir ses yankılandı. "Buraya ait değilsin."

Gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı. Korkuyordu, kalbi yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı. Birkaç saniye içerisinde telefonunun sesini duydu ve tekrardan gözlerini balkonunda açmıştı. Rüya veya kabus benzeri bir şey görmemişti, korkmaya başlamıştı. Ekranda gördüğü isimle telefonu anında açmıştı.

"F..felix, ben.. ben bir şey gördüm. Bilgisayarımda sosyal m..medyada geziyorum ve birden etraf karardı. Boşluğa düşmüş gibiydim." Kısa bir süreliğine delirdiğini düşünmüştü. Hatta Felix'in kendisine inanmayacağını bile düşünmüştü.

Gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamış telefonun diğer ucunda ki Felix ise bir şey anlamamıştı.
"Seungmin, tamam sakin ol. Neredesin şuan?" Seungmin'in ağlama sesleri durumun ciddi olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Konuşamıyordu, bütün bedeni titriyordu.

"Sikeyim, niye ağlıyorsun? Seungmin kapat telefonu geliyorum."

"Hayır! Hayır! K..kapatma sakin. Felix boşluğa d..düşmüş gibi hissettim. Tek bir ışık bile yoktu. Sonra ise b..birisi bana Buraya ait değilsin, dedi. Felix çok korkuyorum." Felix Jeongin'e çok acil bir işi olduğunu ve bugün işe gelmeyeceğini ifade eden bir mesaj yazdı. Az önce girdiği şirketten koşar adımlarla çıktığı gibi arabasına bindi. Telefonu kapatmamıştı. Arabasına biner binmez Chan'a Seungmin'in durumunu özetleyen ve Seungmin'in ona ihtiyacı olduğuyla alakalı bir mesaj yazdı.

Just one Concert, ChanminWhere stories live. Discover now