1.5

361 54 43
                                    

Kan ter içinde kalkmıştı. Kafasını toparlamaya çalıştığında odasında olduğunu fark etti. Komodinin üzerinde ki telefonunu eline almış saate baktığında saati 03.42'yi gösteriyordu.

Dün akşam aklına geldiğinde Chan'la sahilde buluştukları zaman aklına geldi. Şuan yanında kendisine sarılarak uyuyordu Chan.

Her şey bir kabustu. Açıkçası çok rahatlamıştı. Çok kötüydü, baştan aşağı gördükleri çok kötüydü. Tuvalete girmiş elini yüzünü yıkamıştı. Sonra ise sevgilisine sarılarak uyumaya devam etmişti.

Sabah yüzünde hissettiği hareketlerle yerinden sıçramıştı siyah saçlı. Chan anlık olarak şaşırmıştı.

Derin bir nefes çekmişti. "Ah Chan sen miydin? Çok korktum." tekrardan sevgilisine sarılmıştı.

"Aniden yattığın yerden kalkınca korktum. Ben de seni öperek uyandırmayı falan düşünüyordum." dudaklarını büzmüştü.

"Gece çok kötü bir kabus gördüm de."

"Anlatmak ister misin?"

Derin bir nefes almıştı. "Nasıl anlatacağımı bilmiyorum ki. Boş vermek en iyisi."

Sevgilisinin saçlarını okşamıştı sarı saçlı. "Hani yurt dışına çıkmak istiyordun ya. Vietnam çok güzel bir ülke. Seni bilmem, bana çok güzel hissettiriyor. En yakın zamanda gidebiliriz."

"Olabilir, fakat sen önce babanın baskılarına göre hayatını şekillendirmeyi bırakmalısın."

Sıkıntılı bir nefes almıştı. "Haklısın fakat babam olunca hiçbir şeyden emin olamıyorum."

Gülerek konuşmuştu. "O zaman yurt dışına kaçalım, böyle kayıplara falan karışalım. Zaten sen mesleğini sevmiyorsun. Sevmediğin bir mesleği yapmamış olursun böylece."

"Hyunjin, Changbin, Jeongin ve Felix ne olacak peki şebek?"

"Onlarda kendi hallerinde takılsınlar. Arada bir gelirler yanımıza. Bak çok ciddiyim. Ya babana karşı çıkacaksın ya da bu ülkeyi terk edeceğiz."

Omzunu silkmişti. "Bilmiyorum, bunu sonra tartışabiliriz."

Ardından Seungmin yataktan kalkmıştı. Chan'da yataktan kalkmış sevgilisinin beline dolamıştı kollarını. "Sabah öpücüğü?"

Seungmin gülümsemiş ve ellerini sevgilisinin kulağı ile yanağı arasında kalan kısıma koymuştu. Yavaş yavaş dudaklarını öpmüştü. Ayrıldıklarında Seungmin kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçmişti. Chan ise ihtiyaçlarını gidermek için tuvalete gitmişti.

Seungmin kahvaltı hazırlıyor bir yandan da kendi kendine şarkı mırıldanıyordu. Chan bistro sandalyelerden birisine oturmuş ve ellerini yanaklarına koyarak sevgilisini izlemeye başlamıştı, hayranlık dolu bakışlarla.

"Öyle bakmasana, utanıyorum."

"Sana bakmayayımda kime bakayım?"

Seungmin yüzünü buruşturmuştu. "Kimseye bakma!"

Chan sevgilisine gülümsemişti.
Kahvaltılarını yaptıktan sonra Chan şirkete geçmiş Seungmin ise evine geçmişti.

Yaşadıkları sanki gerçek gibiydi. Bu eve geldikten sonra balkonda sosyal medyada geziyordu ve bir anlığına boşluğa düşmüştü. Kulaklarında saçma sapan sesler yankılanmış çok korkmuştu. Neyse ki şuan her şey dün akşam bıraktığı gibi yerinde duruyordu.

Rahatlamıştı. "Neyse ki her şey bir kabustan ibaret."

Telefonunu eline almış ve Felix'i aramıştı. "Felix, bugün sinemaya falan gidelim ya. Çok sıkılıyorum ben. Hayatım o kadar sıkıcı geçiyor kiii."

Just one Concert, ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin