-1-

469 49 67
                                    

Neredeyse akşam saatlerine girmişken Taehyung işten dönmüş ve serin bir duşa girmişti.

Yoğun geçen gün sonrası girdiği bu serin duşlar kendine gelmesini sağlıyordu. Üstüne temiz bir takım giydi.

Gitmesi gereken son bir yer kalmıştı.
Jeon ailesinin evine gidecek ve yeni hastası ile tanışacaktı.

Onlara hasta demeyi de istemiyordu Taehyung,her birini arkadaşı olarak görüyordu. Zorlu süreçlerinde yanlarında oluyor ve günlerini onlarla geçiriyordu.

Çoğu kişiden daha saf kalpli ve düşüncelilerdi. Art niyetli davranışları hiç olmazdı. İlk zamanlarda biraz huysuz davrananlar da olsa zamanla bu duruma alışıyor ve adapte oluyorlar sorun çıkarmadan tedavilerini tamamlıyorlardı.

Taehyung'un iyileştikten sonra görüşmeyi bırakmadığı birçok kişi olmuştu. Hepsine çok değer veriyor elinden gelenin en iyisini yaparak onlara hayata başka bir pencereden bakmaları gerektiğini öğretiyordu. Tıpkı onların Taehyung'a öğrettiği gibi kendisine öğretilen bakış açılarını onlara öğretiyordu.

Evden çıkıp kapısını kilitledi ve anahtarını çantasının küçük gözüne koyup fermuarını kapattı.

Evin bahçesinden çıktığında Bay Han'ı gördü bahçesinde. Özenle yetiştirdiği çiçekleri suluyor toprak bakımını yapıyordu.

Taehyung gülümseyerek saygı ile eğildi.

"Nasılsınız Bay Han?"

"Gördüğün gibi oğlum,çiçeklere bakıyorum. İş güç işte." Bay Han,Taehyung'u kendi oğlu gibi severdi. Oğlunu askerde kaybetmişti. Sürekli Taehyung'a çok benzediklerini söyler arada ona yemek ve yetiştirdiği çiçekleri verirdi. "Sen nereye böyle,bu aralar pek koşturuyorsun?"

"Bir hastamın evine gidiyorum."

"Dur bakalım."
Yetmişe merdiven dayamış olan adam elinin altındaki minik saksıdaki leylak çiçeğini çıkarttı ve Taehyung'u yanına çağırdı.

Eline tutuşturdu saksıyı ve ekledi.
"Düzenli sulasınlar. Kokusu da pek güzeldir."

"Haklısınız,gerçekten çok güzel kokuyor."

"Hediye ediver sen. Benden olsun."

"Çok teşekkür ederim Bay Han."

Yaşı ilerlese bile enerjisi bitmezdi,yaşam doluydu Bay Han.

Taehyung elindeki saksıyla birlikte veda ettiği Bay Han'ın bahçesinden çıktı ve bir taksi çağırarak Jeonların evinin yolunu tuttu.

Dakikalar ardından taksi durduğunda ücretini ödeyip evin önünde indi Taehyung.

Genç yaşlarında olduğu belli olan bir sima camın hemen ardından bakıyordu dışarı. Taehyung elini salladığında içeri kaçtı hemen.

Taehyung kapıya gelir gelmez kapı açılmıştı zile basmasına gerek kalmadan. Bay ve Bayan Jeon onu yüzlerinde kocaman bir tebessüm ile karşılamıştı.

"Hoş geldiniz Bay Kim."

Bay ve Bayan Jeon'un yüzlerindeki sıcak gülümseme ile sevinen Taehyung karşılık olarak içten bir gülümseme sunmuştu onlara.

"Hoş buldum Bay ve Bayan Jeon."

"İçeri gelin,lütfen."

"Teşekkür ederim." Saygıyla eğildi Taehyung. Ayakkabılarını çıkarttı ve içeri bir adım attı. Aile bireyleri onu salona davet ettiğinde fazla büyük olmayan ama bir o kadar da iç açıcı renklerle dekore edilmiş ferah salona girdi Taehyung. Karşılıklı oturdular.

"Gerçekten ne yapacağımızı bilemedik. Adınızı duyduk,tek çaremizsiniz."

"Elimden geleni yapacağım Bayan Jeon. Şüpheniz olmasın. En büyük desteği siz ona verebilirsiniz ki görüyorum da elinizden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyorsunuz."

Odanın ferah renklerinde gözleri gezindi genç adamın. Gerçekten pozitif enerji veriyordu salon. Taehyung renklerin gücüne inanırdı.

"Jungkook'u görebilir miyim? Onunla özel olarak görüşüp tanışmak istiyorum."

"Tabi,buyurun Bay Kim."

Bayan Jeon genç adam ile ayaklandı ve onu oğlunun odasına yolcu etti. Taehyung saksıyı tek eli ile tutup kapıyı çaldı. Birkaç saniye sonra gelen komut ile kapıyı açtı ve odaya giriş yaptı.

Jungkook yatağında dikleşmiş bir şekilde oturuyordu. Üzerinde ona bol gelen bir tişört ve altında da diz üstü bir eşofman vardı.

Taehyung gülümseyerek Jungkook'a baktı. Jungkook'un annesi ikisini yalnız bırakmıştı tıpkı Taehyung'un istediği gibi.

"Merhaba ben Taehyung. Senin adın ne?"

"Adımı zaten biliyorsun Taehyung."

Taehyung yüzündeki gülümsemesini bozmadan Jungkook'a yaklaştı.

"Senden duymak istedim."

"Jungkook."

"Memnun oldum Jungkook."

Taehyung eliyle yatağı gösterdi. "Oturabilir miyim?" Jungkook'un başını sallayarak verdiği onay ile yavaşça yatağa oturdu.

"Demek bizi dinledin?"

"Öyle yapmış olabilirim."

"Yanımıza gelsen beraber konuşabilirdik. Sadece dinlemen üzdü."

"Ama geldin."

"Evet geldim."

Jungkook esmer adamın elinde olan saksının içindeki mavi leylaklara baktı.

"Leylakları sever misin?"

"Çok severim,seninde seveceğini düşündüğüm için getirdim."

Bay Han'a içinden tekrardan teşekkürlerini sunmuştu esmer adam. Jungkook merakla ona yaklaştı ve şaşkın bakışlarla ona baktı.

"Benim olabilir mi yani?"

"Evet,artık senin."

Jungkook'un yüzünde beliren kocaman gülümseme ile Taehyung da gülümsemişti. Jungkook saksıyı aldı ve yatağının hemen başındaki camın mermerine saksıyı yerleştirdi.

"Onlara çok iyi bakacağım."

"Buna eminim Jungkook."

Jungkook lösemiydi ve yakında bir ameliyata girecekti fakat şimdiye kadar yapılan testler ve gördüğü kemoterapiler ile fazlasıyla yıpranmıştı.
Taehyung bunun için buradaydı.

Jungkook'un umudu olacaktı.

_________________________________________

Merhaba canlarımm nasılsınız?

Umarım iyisinizdir

Bu fic kısa olacak fazla uzun tutmayı düşünmüyorum tpib gibi

Sevimli ve kısa olduğunu düşündüğüm bir fic bu umarım siz de beğenir ve zevkle okursunuz.

Sonraki bölümde görüşmek üzere hepiniz kendinize çok çok iyi bakın ve votelemeyi unutmayın

Hepiniz öpüldünüz😚

Hepiniz öpüldünüz😚

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Fleur De Lilas •Taekook• ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin