8

22.2K 1.3K 388
                                    

Şu an Kaan'ın arabasında oturmama inanamıyordum! Çocuğa o kadar laf ettim ve şu an berbat bir halde yanında oturuyordum. Utançtan yok olacaktım.

"Saat kaç?" diye sordum sesimin en tatlı çıkabilecek haliyle. Gözünü yoldan ayırmadan konuştu. "12'ye geliyor."

Araba koltuğundan yavaşça kaydım, ağlamaklı bir şekilde oflarken ellerimi yüzüme götürdüm. "Beni bu saatte bırak yurt odasına almayı, bahçesine bile sokmazlar!"

"Bende kalabilirsin." dedi kırmızı ışıkta dururken. Bana doğru gülümsüyordu. Elimle yavaşça omzuna vurdum. "Otelin varlığından bir haber olan sevgili eski numaramın sahibi. Çok sağ ol."

O ise küçük bir kahkaha atmıştı. "Hani şu mükemmel olan, ismiyle marka yaratan."

"Ben öyle bir şey demedim!" dedim hızlıca. Allah'ım bir de çocuğa kendini övmüştüm! "Dedin! Ekran görüntüleri elimde." O konuşurken ben yerin dibine daha da giriyordum. Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Biliyor musun, senle, daha doğrusu ASTROCK'la hep tanışmak istemiştim. Ama bu şekil değil."

"Ne varmış bizim tanışma şeklimizde?" dedikleriyle tek kaşım havalandı, ciddi misin dermiş gibi baktım. Yani, öyle umuyorum. Umarım dışarıdan mala benzemiyorumdur. Amin.

"Ben, sana yanlışlıkla fotoğraflarımı gönderdim. Ki yazmasan daha farklı fotoğraflar da atacaktım!" dediklerimle araba birden fren yaptı.

"Oha ama! Hiç tanımadığın birine, güvencesi olmayan bir numaraya nud-" Hızlıca sözünü kestim.

"Hayır tabii ki, aptal. Sadece biraz daha özel fotoğraflar."

"Ee, seni nereye bırakayım?" dedi bana bakarak. Gözlerimi kıstım, başka seçeneğim olmadığını biliyordu pislik. Başımdan geçenleri anlatmıştım. Küçük bir detayı atlayarak tabii, Emre ve sevgilisi.

Pes edermiş gibi ona baktım, "Evinde kaç yatak var?" Gıcıkça sırıttı. "Kanepem de var."

Gözlerimi devirdim. "İyi bari." Sonra, gecenin bir yarısı beni evine alan birine karşı biraz fazla kaba davrandığımı fark ettim. "Uzay, teşekkür ederim."

Yapmacık bir şekilde bir eli direksiyondayken diğer elini kulağına götürdü. "Ne dedin, ne edersin?" Dişlerimi sıktım, "Duydun işte!"

"Yoo, duymadım. Araba sürerken sadece yola odaklanırım ben." Elim, arabanın kapısına doğru gitti. "Durdur arabayı, ineceğim."  Göz devirip bana baktı. "Sakin ol, şampiyon. Şakaydı, rica ederim."

Ters bir bakış atıp kafamı benim taraftaki pencereye çevirdim. Beni arabadan indirseydi, sabaha kadar sokak köpekleriyle birlikte uyuyacaktık muhtemelen. O yüzden bu ihtimalin gerçekleşmediğine memnundum.

Araba bir apartmanın girişinde durduğunda kapıyı açarak arabadan indim. Böyle birisine göre bu ev...oldukça gariban duruyordu. Normal bir apartmandı, site bile değil. Arabayı kilitledikten sonra, cebinden anahtarlarını çıkardı. İçeriye girer girmez zemin kattaki ilk kapıyı açtı. 

Konuşmasam ağrıyan dilim, bir gün başıma iş açacaktı. Ama kendimi durduramadım. "Cidden mi? O kadar şöhret ve paranın içinde burada mı yaşıyorsun?" Eve girerken sorduğum soru üzerine kaşlarını havaya kaldırıp indirdi. "Paparaziler sağ olsun." Ayakkabımı çıkartırken kafamı kaldırdım. 

"Bana nasıl güvenebildin, belki fotoğraflarını çekip paylaşacağım, evinin konumunu yayacağım?" Bir magazinci edasıyla gözlerimi açtım. Omuzlarını silkerken içeriye doğru yürüyordu. Tabii, ben de arkasından. "Sen yüzünün gözükmediği fotoğraflar için bile stres yapan birisin, o yüzden dediklerini yapman neredeyse imkansız." O konuşurken salon olduğunu düşündüğüm odaya girmiştik. Gri tonlarında duvara bitişik bir L koltuk, ona çapraz bir şekilde diğer duvar kısmında ise yine aynı tonda düz bir koltuk vardı. Koltukların karşısında televizyon ve televizyon ünitesinin üstünde adını bile bilmediğim onlarca oyun kaseti.

"Ayrıca, sen arkadaşımsın. Unuttun mu? Arkadaşlar birbirini tamamlar." Ona bir bakış atıp koltukların birinin ucuna oturdum. "Sen her tanıştığın kişiyle arkadaş mısın?" O da yanıma oturmuştu. "Kısmen, beni sadece arkadaşlarım rezil edebilir. Çünkü sadece onlara izin veririm. Ve sen beni fena rezil ettin." 

Aklıma gelenlerle kendimi tutamayıp kahkaha attım. "Ah, evet. Gerçekten konuştuğum kişinin sen olduğunu düşünmemiştim. Sanırım şu anda herkes seni gey sanıyor."

Omuzlarını indirip kaldırdı. "Arkadaşım için değer." Sözünü bitirdikten sonra bana göz kırptı. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum fakat ikimizin gözlerinden de uyku akıyordu. O da fark etmiş olacak ki, "Odam, bu odadan çıkınca hemen diğer oda. Zaten ev 2+1." dedi. "Gel, hem yastık ve yatağın örtüsünü çıkarayım, yenilerini koyayım."

O ayağa kalktığında hızlıca kafamı salladım. "Saçmalama, hem evini işgal ediyorum, bir de odanı alamam senden. Sadece bir yastık versen yeterli, koltukların birinde yatarım."

"Hayatta olmaz, sen misafirimsin. Ayrıca arkadaşımsın. Yatakta biri yatacaksa, o sensin. Yürü, yatağın çarşafını, yastıkların kılıfını değiştirelim." Dedikleriyle ikinci kez kafamı salladım. Bu sefer ben de ayaktaydım. "Uzay, gerçekten teşekkür ederim. Ama olmaz, lütfen."

Dediklerime anlayış gösterdi. "Hadi gel, yastığını örtünü vereyim." O yürürken ben de arkasından yürüyordum. Evin her tarafı ASTROCK üyelerinin fotoğraflarıyla doluydu. Seslice güldüm. "Ne garip, duvarındaki herkesi tanıyorum." O da benimle birlikte güldü. "Ve seninle neredeyse iki haftadır konuşuyorum ama sen olduğundan bir haberim tabii."

Odanın kapısını açtığında bu sefer o konuşuyordu. "Yoo, ben sana kendimi tanıttım. Sen inanmadın." Bana dolabından yeni yastık ve örtü verirken ben konuşuyordum. "Sana birisi ben Dua Lipa'yım yazsa, inanır mısın?"

"O kim?" dediğiyle gözlerim açıldı. "Sakin ol şampiyon, şakaydı." Sanırım dejavu yaşıyordum. Odasından çıkıp salona girdim, yastığı ve örtüyü koltuğun üzerine koyduktan sonra arkama döndüm. "Uzay?"

"Nota?"

"Ne yapıyorsun burada?"

"Yatağımı hazırlıyorum?"

"Koltukta mı yatacaksın?"

"Sorun olur mu?"

Gözlerimi devirdim, "Gidip yatağında yatsana, hem sen sığmazsın oraya."

Ellerini iki yana açtı. "Misafir arkadaşımı tek bırakmak istemedim." Üstünde kareli pijamaları vardı. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Seni böyle göreceğim aklımın ucundan bile geçmezdi."

O ise çoktan koltuğa uzanmış örtüsünü üstüne çekmişti. "Niye, ben pijama giyemez miyim? Bu arada rahat değilsen, hiç kullanılmamış kıyafetlerim var."

Ben de yavaşça koltuğa uzanırken gülümsedim. "Teşekkür ederim, Uzay. Gerçekten. Biraz garip bir tanışma olsa da."

Ben yanımdaki düğmeden ışığı kapatırken o konuştu. "Rica ederim, arkadaşım. Bu arada fotoğrafların hâlâ galerimde."

Kahkaha attım. "İyi geceler, Uzay."

"Yedi cüceler, Nota."

...

Diğer bölümlere göre gaayet uzun bir bölümdü, itiraf edin! VEEE, BENCE COK HOS BİR BOLUMDU 🤭

Bu arada, Melodinin wattpad hesabı  Melodiyakar453 , takip etmek isteyenler edebilir🤍

İnsta ve tiktok gizlibirinek, instada Melodi ve Uzay Kaan'ı takip etmek isteyenler de takip ettiklerime bakabilirler ✨

Gitarcı Galerim| YARI TEXTİNGDove le storie prendono vita. Scoprilo ora