13

15.6K 1.3K 2.1K
                                    

ARKADAŞLAR, KARAKTERLERİN TAM ADINI YAZIYORUM, BÖLÜMDE AKLINIZ KARIŞMASIN.

Melodi Yakar

Uzay Kaan Demirel

...

Gereksiz: Melodi,

Gereksiz: Konuşmamız lazım.

Gereksiz: Eğer sen bana görüldü atıyorsan, bende görüldü atamayacağın bir platformda konuşurum seninle.

Gereksiz: On dakikaya yurdunun bahçe kapısının önünde ol.

Siz: saçmalama

Siz: yürü git, uyuyorum ben

Gereksiz: iyi, odana çıkarım o zaman.

Gereksiz: Benim için daha makul bir seçenek :)

Attığı son mesajla gözlerimi devirerek kafamı tekrar yastığıma gömdüm. En son konuşmamızın üstünden bir hafta geçmişti. Ve evet, bir haftadır o yazıyor, ben de görüldü atıyordum. Bu esnada hakkımda daha neler neler konuşulmuştu. Babamla önce aramı bozmuş sonra annem sayesinde geri barışmıştık. Onlara yine tam olarak dürüst olmasam da olayları üstü kapalı bir şekilde anlatmıştım. 

Yani, Kerem'i ve sevgilisini, konser günü başıma gelen olayları anlatmadan açıklamıştım onlara. Uzay, Nil'in bir arkadaşı ve biz akşam Betül'ün evinde kızlar gecesi yaptıktan sonra sabah grup Nil'i kahvaltıya davet ediyor.

Bizim de çok sevdiğimiz bir grup olduğu için biz de Nil'in peşine takılıyoruz. Ondan sonra da olaylar oluyor.  Aynen böyle anlatmıştım ve kısacası annem sayesinde inanmışlardı bana. Yani, üvey annem. Ama bu küçük bir detay. Çünkü babamla beş yıldır evliler ve ergenliğimin tam ortasında evlendiler. Başlarda biraz karşı çıksam da yıllardır bekar olan babamın da sevmeye ve sevilmeye ihtiyacı vardı.

Ve, kısa bir süre sonra annem olmuştu, biyolojik annemi hiç görmediğim için bağlanmak çok kolay olmuştu, ve babam duymasın tam bir sırdaştı. Uzun lafın kısası yediğim tüm bokları babamdan saklıyordu.

Rüyalarımdan daha alakasız düşüncelerimi yarına saklayarak yorganı kafama kadar çektim. Yarın Antalya gezisine gidiyorduk ve sabah altıda uyanmam lazımdı. Benim kadar uyku düşkünü bir insanın sabah altıda uyanması için akşam yedide uyumaya başlaması gerekiyor. Ve şu an saat 11'di fakat uyuz Uzay içime bir şüphe düşürmüştü.

Tamam, yurdumu biliyor olabilirdi. Çünkü arabasındayken sinirlenip boş boş konuşmaya başlamıştım. O sırada kesinlikle yurdumun adını söylemiş olmalıydım. Yurdun önüne gelse bile aşağıya inmediğim sürece bir sorun teşkil etmezdi. Fakat gizlice binaya girerse! 

Düşüncelerimi başımdan savıp yorganı iyice kafama çekerek, günün verdiği yorgunlukla hemen uykuya dalmak için sabırsızlanıyordum. Zihnim tam boşalmışken kapı bir anda yavaşça açıldı. Umarım düşündüğüm şey değildir. Yataktan hızlıca kalkarken yanımdaki ışığı açtım.

Karşımdaki kişiyi görmemle refleks olarak çığlık atacaktım ki ağzım bir anda kapandı. "Sessiz olsana kızım, buraya girebilmek için ne kadar uğraştım haberin var mı?" Ağzımdaki elin açılmasıyla hırsla arkamdaki  Uzay'a döndüm. Kısık bir sesle konuşmaya başladım. "Sen ne arıyorsun burada!?" O da aynı ses tonuyla bana cevap verdi. "Özrümü kabul edene kadar peşindeyim, Nota." Gözlerimi kısarak onun görebileceği bir şekilde yumruğumu sıktım. "Bana şöyle seslenmeyi kes!"

Son söylediğimi biraz yüksek sesle söylemiş olacağım ki, Nil uykusunda mırıldanmaya başladı. Hızlıca ışığımı kapatıp Uzay'ın bileğinden tuttuğum gibi oda dışına çıkarıp herkesin kullandığı ortak tuvalete doğru peşimden sürüklemeye başladım. Tuvalete girdiğimiz gibi en dış kapıyı kapatıp kilitledim. "Ya biri gece yarısı tuvalete kalkarsa? Senin yüzünden kız altına işeyecek."

Uzay'ın dedikleriyle tek kaşımı havaya kaldırdım. Bileğini bırakırken eş zamanlı kaşlarımı çattım. "Sana ne diğer kızlardan!" Aniden ne dediğimi fark edip gözlerimi kırpıştırırken hızlıca bir şeyler geveledim. "Yani, odada da tuvalet var. Oraya gider herkes, geceleri bura kullanılmaz."

Uzay ise ne dediğimi gayet iyi anlamıştı ve bana karşı sırıtıyordu. Yan bir biçimde sırtını duvara yasladı. "Yani, seni görünce diğer kızlar çok da umurumda olmadı." Dedikleri şeyler beni ucundan mutlu etse de hâlâ ciddiyetimi koruyordum. 

"Bana bak Demirel, buraya nasıl girdin bilmiyorum fakat şimdi kendi isteğinle çıkmazsan seni şu tuvaletin camından aşağı fırlatacağım!" Yüzüne doğru işaret parmağımı sallarken o bir anda elimi tutup aşağıya indirmişti. 

"Bak Melodi, gerçekten Ege adına özür dilerim. Seni kötü hissettirmesine sebep olduğu için senden özür dilerim. Ege...O biraz eski kafalı, yani...Başka arkadaş yapmamıza izin vermez, işte başka biriyle konuştuğumuz zaman triplere girer. Anlarsın ya, kıskanç arkadaş işte."

O çaresizce konuşurken içimde bir yerler sıkışmıştı. Mesane torbam. Altıma işeyecektim! Uzay, bana masum masum bakarken ben hızla tuvaletlerden birine koştum. Hızlıca işimi görüp çıktıktan sonra elimi yıkarken aynadan Uzay'a baktım.

"Sen de, Ege de özür dilenecek bir şey yapmadınız. Tamam, Ege'nin üslubu yanlış olabilir ama bu düşündüklerinin doğru olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Birisi, benim de arkadaş grubuma hiç tanımadığım birini soksa bende idrak edemezdim."

Ellerimi kağıt havlu ile kurularken bana bakıyordu. "Yani, barıştık mı?" Gözlerimi devirirken gülümsedim. "Barıştık, adamım. Ama Ege'ye söyle, sonraki konser için bana bilet versin. Yoksa vallahi ifşalarım onu herkese!"

Uzay gülerken bu sefer onun gülüşünü izleyen bendim. "Saat kaç?" diye sordum Uzay'a. Verdiği cevapla şok olmuştum. Ağlamaklı bir ses tonuyla konuşmaya başladım.  "Ben bu saatte uyursam artık imkanı yok geri kalkamam!" 

"Yarın cumartesi, dilediğin kadar uyuyabilirsin, Nota." Onun, kendini bir dahi sanarak söylediği sözler karşısında 'hadi ya' dermiş gibi ona baktım. "Yarın arkadaşlarla tatile gideceğiz. Baya erken uyanmam gerekiyor." Tuvaletin kilidini açıp dışarıya çıkarken konuşmaya devam ediyordum. "Hadi, nasıl geldiysen geri git, evli evine köylü köyüne!"

"Umarım seninle bir gün eve gideriz." Uzay sırıtarak konuşuyordu fakat o kadar uykum vardı ki ne dediğini anlayamıyordum. "Ayrıca nereye gideceksiniz siz?" Neden sorduğunu anlayamadığım soruyu onu arkamda bırakarak odama doğru yürürken cevapladım. "Antalya'da bir otel. Baş harfi s miydi neydi." Esnerken onu iyice arkamda bırakmıştım. 

Bana yetişirken elini omzuma koydu. "Ben biliyorum o oteli ya, güzel otel rahat edersiniz."

Neredeyse ayakta uyuyacaktım, sarhoş gibiydim ve hiçbir şeyi anlayamıyordum. "Sen neden sordun?" dedim odama girerken. Kapı aralığından bana el sallarken cevapladı.

"Hiiiç, öylesine."

...

Selamlar, sınırın yanına bile yaklaşamasak da bölümü attım. Sınırdan vazgeçelim, ama şöyle bir gerçek var. Sınır koyduğum bölüm, ilk bölümün oy sayısını bile geçmiş. Arkadaşlar, ben sizi bir şeylere mecbur bırakmak istemediğimden sınırı kaldırıyorum fakat siz de lütfen kitabın devamlılığı için oy ve yorum atın. (Destek yorumlarınızı lütfen kendinize yanıt şeklinde atın.)

Ve, en büyük ricalarımdan biri, buraya lütfen bir veya birkaç arkadaşınızı etiketleyin. Yani lütfen kitabı yayalım<3

İnstagram ve tiktok; gizlibirinek, buradan da takip edin lütfeeeen.

Sizleri çok çok öpüyorum, ha bu arada; bölüm nasıldı? kfkdkdkjfjddk

Gitarcı Galerim| YARI TEXTİNGWhere stories live. Discover now