9

18.4K 1.4K 433
                                    

Yavaş yavaş gözlerimi aralarken duyduğum seslerle hızlıca gözlerimi açtım. Dudaklarımı birbirine bastırırken dün olanları hatırladım. Her şeyin bir rüya olmasını umarken tavandaki avize yüzünden bunun imkansız bir seçenek olduğu kanısına varmıştım.

"Abooo, Kaan eve kız atmış! N'oldu lan hırto, babalanıyordun bize bu eve gruptan başkası giremez diye. Hani bizden başkası girmeyecekti bu eve?" Hızlıca üstüme örttüğüm örtüyü kenara alıp ayağa kalktım. Elimi gözüme atıp ovuştururken, normalde bir kilometre öteden görsem bile kalp krizi geçireceğim insanlarla aynı odada olduğumu idrak edememiştim. O sırada Uzay da yattığı yerden kalkmış, baygın gözlerle karşımdakilere bakıyordu. Hızlıca lafı devraldım.

"Günaydınlar, çok çok merhaba. Ben Melodi, hayatınızın hangi evresinde işinize yarayacak bu bilgi bilmem ama söyledim işte. Tanıştığımıza memnun oldum, iyi günler." Hızlı hızlı nefes almadan konuştuktan sonra hızımı hiç kaybetmeden ayakkabılarımı dolaptan evin kapısını açtım. Fakat açmamla kapatmam bir oldu.

Mahcubiyet içinde diğerlerine bakıyordum. Onlar ise şaşkınca bana bakıyorlardı. Olayın şokunu daha atlatamamışlardı. Uzay ise sanki ne gibi bir açıklama yapacağım diye düşünüyordu. Cidden şu an bu ortamda olmak yerine Emre'nin sevgilisiyle aynı arabada olmayı tercih ederdim. Utancımı siz tahmin edin. Gittikçe kısılan sesimle konuşmaya başlamadan önce yutkundum. ,

"Çocuklar...Magazinciler dışarıda."

...

"Olayın aslı bu yani, kimse kimseyle yatmadı. Bir tanışmışlığımız vardı, ben de zor durumda olunca Uzay bana yardım etti, o kadar." Otuzuncu defa aynı şeyi söylmememe rağmen hâlâ tam olarak emin değillerdi.

"Öpüşmediniz bile yani?" Barkın'ın sorduğu soruya gözlerimi büyüterek cevap verdim. "Hayır, öpüşmedik!"

Karşı koltukta oturan Uzay, önce Barkın'a sonra da bana bakarak konuşmaya başladı. "Arkadaşlar öpüşmez, Barkın'cığım." Daha sonra tekrar bana döndü ve göz kırptı. Ben ise olay daha da fazla büyümesin diye dua etmekle meşguldüm. 

İçlerindeki en mantıklı olan Ege konuşmaya başladı bu sefer. "Barkın yeter, kimse kimseyle yatmadı, öpüşmedi. Hatta sen sormadan söyleyeyim el ele de tutuşmadı." Barkın göz devirip kendi kendine mırıldanırken Ege ve Alaz beni derinlemesine inceliyorlardı. Aslında dürüst olmak gerekirse şu an bir imza almak için canımı verebileceğim bir andı fakat daha fazla rezil olmazdım. 

Hepimiz sıralı bir şekilde koltuklara dizilmiş, kapıdaki insanların gitmesini bekliyorduk. Ama Uzay'ın dediğine göre, en az bir saat daha magazinciler kapının başından ayrılmazmış. Bu magazinciler nasıl burayı buldu diye sorduğumda ise olayların Barkın'ın başının altından çıktığını öğrenmiştim. Sabah, Uzay'ın evine gelirken yolu çekip storysine koymuş. 

Tabi hemen araştırmaya başlayıp bulmuş magazinciler de. Şu an evin önünde yüze yakın insan vardı. Ve bu gerginlik bana yetmezmiş gibi bir de üstüne sorguya çekiliyordum. Yanımda duran telefonumun titremesiyle elim telefona gitti. Gördüğüm isimle mırıldanarak ağlamaklı bir şekilde ses çıkardım. Tabii yine tüm bakışlar benim üzerimde...

Yurt Müdiresi Aslı Hanım kişisi arıyor...

İstemsizce bacaklarımı topladım ve bana bakan dört çift meraklı göz eşliğinde telefonu açtım. "Merhabalar Aslı Hanım, teşekkürler siz nasılsınız? Evet, dün bir arkadaşımda yatıdaydım, aa aslında size mesaj atmıştım, demek ki iletilmemiş. Yok yok, babama bilgilendirme yapmanıza gerek yok, ha siz çoktan yaptınız...Anladım Aslı Hanım, alttan babam arıyor da, tabii tabii, yurda geçeceğim bu gün geri. Sağ olun, iyi günler." Telefonu kapattığım gibi yumruk yaptığım elimi koltuğa vurdum. 

Sessizce mırıldanırken sanki hepsinin yanından soyutlanmış gibiydim. Ben babamın aramasını açarken gözler  hâlâ benim üzerimdeydi ve bu benim gerginliğimi gittikçe arttırıyordu. "Alo babacığım, yok baba içmedim, vallahi içmedim yalan borcum mu var baba? Evet, Aslı karısına yazmıştım, görmemiş mesajı, hemen sana yazmış." Külliyen yalan.

"Kızlarlayız ya, dün kızlar gecesiydi. Hayır babaa, hiç erkek konuşmadık." Evet baba erkek konuşmadık, erkeklerle konuştuk.

"İşte şimdi beş kız kahvaltı hazırlıyoruz. Begüm o salatalıkları yıka da doğra!!" Baba, kızın dört erkekle aynı evde mahsur kaldı...Begüm falan yok, ayrıca salak mı bu Begüm de salatalıkları yıkamadan doğramaya çalışıyor?

Hem yalandan hem de utançtan kulaklarıma kadar kızarmış, cayır cayır yanıyordum. Şaka. Utanmazım ben, gayet rahat söyledim yalanları yani. Ama karşımdaki dörtlü beni biraz korkutmuş olabilir...Hele ki Alaz. Sanırım onu Begüm yaptığım için bana biraz kızgındı.

"Öpüyorum çok, anneme dikkat et."

Telefonu kapatır kapatmaz diğerlerine döndüm. "Kızl- Ay pardon, çocuklar kusura bakmayın. Biraz zor durumdaydım, azıcık yalan söylemiş olabilirim hakkınızda." Uzay ve Barkın bana "sanki var biraz sakatlık bunda" dermiş gibi bakarken dışarıdan gelen seslerle hepimiz perdesi kapalı pencereye yöneldik.

Tam perdeyi aralayacaktık ki bir anda tezahüratlar yapılmaya başlandı. "ASTROCK! ASTROCK!" Uzay gizlice perdeyi araladığında görmek isteyeceğim son iki kişi de oradaydı. Emre ve sevgilisi.

Tamam bu işin kötü tarafı fakat bir de boktan tarafı var. İşin boktan tarafı, perdenin Uzay'ın elinde kalması.

Emre ve sevgilisiyle göz göze gelişimiz...Ünlü ASTROCK'un evinde, yüzlerce hayran ve paparazzinin önünde sanki poz veriyormuşuz gibi onlarca fotoğrafımızın çekilmesi ve bir anda yüzüm gözükmesin diye Uzay'ın elindeki perdeyi kafama dolamam...

Anlattıkça anlattım değil mi, hepsi bir saniyenin içinde oldu!

...

Selamlar, hiçbir kitlem yokken kitaba bu kadar ilgi gösterip kitap daha ilk haftasını bitirmeden 45k olduğumuz için halen şaşkınlar ötesiyim.

Fakat son bölümlerde ciddi olmasa da küçük bir oy yorum azalma grafiği var. Okunma aynı fakat bildirim az. Bir şeyleri yanlış yaptığımı düşünmüyorum fakat varsa gözden kaçan kusurlarım, yazın lütfen buraya.

Onun dışında, bana düzenli bildirim verin ki, bende kitabı sevdiğinizi anlayıp size düzenli olarak bölüm yazayım<3


Gitarcı Galerim| YARI TEXTİNGحيث تعيش القصص. اكتشف الآن