1

55 14 3
                                    

Siyah bir buluttan oluşsada gerçek bir köpek gibi avını paramparça yapabilecek bir doberman, en az onun kadar siyah aynı zamanda da gerçek olan sahibi ile hapsedildiğimiz dağ evinin kırılmış ahır kapısından içeri girerken ben ve arkadaşlarımın tek odak noktası olmuştu bize doğru yaklaşan ölüm kokulu güzel genç.

" Sizi almaya geldim çocuklar."

Görünüşünün aksine neşeli bir şekilde mırıldanan gence karşılık benim gibi diğer arkadaşlarımın da bulunduğumuz duruma rağmen gülümsediğini farketmiştim. Hepimiz kesinlikle onu şimdiden özlemiş ve gördüğümüze oldukça sevinmiştik.

Özel güçleri olan bir gurup ucubeyi yakalamak için götlerini bile siktirebilecek olan bir avuç embesilin tutsağı olmuş bir şekilde boynumuzdaki kelepçeler yüzünden güçlerimizden yoksun ve hırpalanmış bir halde bağlandığımız sandalyelerimizde otururken içeri giren arkadaşımızın tüm dikkati üzerine çekmesinin getirisiyle biraz da olsa nefes alabilmiştik.

" Ona kadar sayacağım. Hatta eğer arkadaşlarımı serbest bırakıp beni yormazsanız belki sizi ödüllendirebilirim bile çocuklar!"

Alımlı olsada ölümü çağrıştıran arkadaşımızın gözünün akına kadar siyaha bürünmüş gözleri ve o gözlerinin renk değişiminden kaynaklı olan göz altındaki siyah damarlar tüm yüzüne yayılırken o, ölü bir ruhtan ibaret olan yüzünün yarısı parçalanmış heybetli köpeğinin zincir tasmasını sıkı sıkı tutuyor ve etrafa hırlayan hayvanı dizginlemeye çalışıyordu. Bam kesinlikle birazdan gözüne kestirdiği herkesi kemiklerine kadar parçalayacaktı. Belki normal bir köpek olsa bunu yapamazdı fakat mezardan çıkarılmış ve ölümün ona kattığı vahşiliğin gücüyle bir kaplandan yüz kat daha fazla güçlü olduğu için bu mümkündü. Hatta tek başına bile bizi denek gibi kullanmak için yanıp tutuşan bu insanları yok edebilirdi. Fakat Jimin bunu yapmak istemiyor olacak ki eldivenli parmakları arasındaki zinciri bırakmıyordu. Tüm eğlenceyi sadece biricik köpeğimize bırakamazdı güzel sevgilim...

" Devlete karşı gelebileceğini mi sanıyorsun ucube kılıklı piç?!"

Jimin'in yüzündeki gülümseme ona bağıran adamın sesi ile usulca yok olurken arkadaşlarım ve ben daha da eğlenmeye başlamış, birazdan çıkacak olan eğlenceyi izlemek adına yara bere ile dolu olan sırtımızı bağlandığımız sandalyelere yaslamıştık. Küçük arkadaşımız kesinlikle sinirlenmeye başlıyordu. Ve biliyordum ki o sinirlendiği zaman olacaklar her insan evladının korkudan aklını yitirmesine yetecek kadar mide bulandırıcı ve dehşet verici şeylerdi. İşte bu kana susamış bir yaratık olarak dünyada varlığını sürdüren beni yani Jeon Jungkook'u daha çok kendine çekmesine sebebiyet veriyor, hayran hayran iç çekerek bana ait olan güzelliğin çıkardığı kaosu izlememe neden oluyordu.

" Bamy, biraz eğlenmeye ne dersin bebeğim?"

Bam kalın sesiyle kükremeye andırır şekilde havlayarak güzel sevgilimi yanıtladığında kulaklarıma kemerlerinden çıkarılan silahların sesi ilişmişti. Bu beni endişelendirsede Bam'ın zincirini bıraktığı anda paltosunun altındaki kısa deri şortunun açıkta bıraktığı bacağını ve o bacağına asılı olan kemerdeki küçük bıçaklara parmaklarını dolayarak dört bir yanına savuran sevgilimi görünce biraz da olsa rahatlamıştım. Fakat bu rahatlamam, yardım etmek içinde olsa girdiği bu tehlikeli durumun cezasını eve gidince güzel kalçalarından çıkarmayacağım anlamına gelmiyordu...

Bam dehşet verici büyüklüğünün yanında küçük bir çocuk gibi kalan adamları bir kaplan gibi dişlerinin arasına boyunlarını sıkıştırıp kırıyor, arada ona sıkılan kurşunların bir bulutmuş gibi içinden geçip gidişini izliyor ve dişlerinin arasındaki boynu kırılmış adamı bir kemik parçasıymış gibi kolaylıkla ona ateş eden insanların üstüne fırlatıyordu. Sevgilim ise... o her şeyden daha dehşet verici görüntüsünün ardında yatan küçük canavarımı ortaya çıkararak parmaklarına geçirdiği her bir bıçağı hedeflerini bulmak üzere ona doğru koşturan veya ateş etmeye çalışan insanlara doğru fırlatıyor, hiç durmadan buna devam ederken tükenen silahlarının yerini atletik dövüş hareketlerine bırakıyordu. Bense çatılı kaşlarımın ardından onu izliyor, vücuduna aldığı her darbede bağlandığım yere sabitlenmiş metal sandalyede tepinip sivri dişlerimi göstererek boynumdaki gücümü kullanmama engel olan tasmaya inat içimdeki safkan vampiri ortaya çıkarmaya çalışıyordum. Fakat ben bunu yaptıkça tasmadan yayılan elektrik artıyor ve daha da güçsüzleşmeme sebebiyet vererek gözlerimin kararmasına sebebiyet veriyordu.

" Direnmeyi bırak geri zekalı!"

Jin hyungun bağırışı üzerine bana dönen sevgilimin gözleri korkuyla irileşirken ben burnumdan akarak dizlerime düşen kan damlalarını umursamadan son kez yerimde çırpınmış ve benim yüzümden dikkati dağılan sevgilimi yere seren adama doğru atılmak istemiştim. Fakat nafileydi bu çırpınışlarım. Bir süre sonra onlarıda yapamayacak hale düşmüştüm zaten. Bu saatten sonra ben Jimin'i sikemeden eve gidince o beni sikecekti sanırım. Zira onu yere seren adamı defalarca kez bıçakladıktan sonra sinirli adımlarla yanıma doğru yaklaşan sevgilimin bakışlarından başka bir şey çıkaramıyordum.

" Aptal mısın sen?!"

" Sana da selam güzellik."

" Salak! Sik kadar beynin yok değil mi?! Rahat durmuyorsun bi!"

Beni sıkı sıkı bağlanmış iplerimden ve bulduğu anahtarla boynumdaki tasmadan kurtaran sevgilimin ince beline kollarımı dolayarak oturduğum yerden kafamı üstündeki kısa tişörtün açıkta bıraktığı göbeğine yaslamış ve gülümsemiştim.

" Babacığını kurtarmaya mı geldin?"

" Hayır. Beyni olmadığı için her boka burnunu sokup her seferinde kendini ve başkalarını tehlikeye atan babacığımı kurtarmaya geldim."

Dudaklarımı huysuzca büzerek benden ayrılan sevgilime göz devirdiğimde onunda bana göz devirdiğini hissetmiş fakat daha fazla onu sinirlendirmemek adına susmuştum. O da başımdan çekilerek diğerlerini çözmüş ve öldürdüğü adamları parçalayan Bam'ı yanına çağırarak dört bir yanındaki cesetlerde gezindirmişti kısaca gözlerini. Beyninden neler geçtiğini emin olun kimse bilemezdi. Yüzündeki sakin ifadenin ardında yatan şeytan onu o kadar tehlikeli yapıyordu ki bu haline kendimi kaptırmadan edemiyordum ne yazıkki. Bir şeytan ondan daha da şeytan olan bir iblise aşık olurdu... Bir şeytan ancak öyle biriyle karşılaştığı zaman öğrenirdi sevmeyi.

Bende öğrenmiştim...

Benden daha şeytan olan bir iblisi sevmiş ve onun büyüsüne kapılmıştım...

Bloddy LoveWhere stories live. Discover now