3.0

666 82 10
                                    

"Niki?"

Okul çıkışı konuştuğumuz gibi Jay ile hastaneye gidecektik ama babası arayıp acil gelmesini söyleyince tek başıma gelmiştim. Yalnız buraya gelmek garip hissettirse de annemi göreceğim için heyecanlıydım. Onu nasıl göreceğim hakkında bir fikrim yoktu o yüzden kendimi her türlü şeye hazırlamıştım. Kapının oradan geçerken her yer birkaç gün önceki gibiydi.

Tek fark kapının yanındaki bankta oturan Niki'ydi.

"Jungwon, nasılsın?"

"İyiyim ama sen neden buradasın? Bir şey olmadı umarım."

Kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır aslında anneni ziyarete gelmiştim ama rahatsiz olacaksan sonra da gelebilirim." Çekine çekine sorduğu soru karşısında silik bir şekilde gülümsedim.

"Hayır hayır sorun değil" dedim ve gözlerim elindeki papatyalara kaydı. Annelerimiz birbirine her özel günde papatya alırdı. Bu küçüklüğüme ve onlara dair hatırladığım en net anıydı. Bunu onunda hatırlıyor olması garip bir şeklide iyi hissettirmişti. 

Konuşmadan içeri girdik ve yürümeye başladık. Artık ezberlediğim koridorlarda yürürken o da sakin bir şekilde  beni takip ediyordu. Yüzü ise etrafa bakarken ayrı bir durgundu. Hastane ona kötü anıları hatırlatıyor olmalıydı.

Onu öyle görünce bir anda o zamanlar yeterince yanında olamadığım için pişman hissettim. Beni kendinden o uzaklaştırmış olsa da bu konuda onu zorlamam gerekirdi. Zorla yanında olsaydım sanki hiçbir zaman aramız kötüleşmezmiş gibi hissettim.

Annemin odasının kapısının önüne geldiğimizde derin bir nefes aldım ve kendime tekrar hatırlatarak kapıyı açtım. Kendini en kötüsüne hazırla

"Anne" dedim içeri girerken. "Bak biz geldik."

Onu görmenin bu kadar zor olacağını hiç düşünmemiştim. Yattığı yatakta ufacık olan bedeni daha da ufalmıştı. Geçirdiği yoğun tedavi süreci yüzünden okunuyordu ama yine de bizi görünce gülümsedi.

"Ah çocuklar hosgeldiniz."

Kollarını iki yana açtı ve ona sarılmamı söyledi sessizce. Hemen ona canını acıtmayacak şekilde sarıldım. Ben çekildiğimde Niki'ye de sarılamaya çalıştığını gördüm. Niki ise çok çekiniyordu ve bu yüzünden bile okunuyordu.

Niki anneme sarıldıktan sonra geçmiş olsun dedi ve elindeki çiçeği anneme uzattı. Annem papatyalarını eline aldıktan sonra onlara takılı kaldı. Yavaştan gözü dolmaya başlamıştı ve bizi unutmuş bir şekilde sadece çiçeklere bakıyordu.

Uzun bir süre sonra geri bize döndü. "Teşekkür ederim, bu zor gününde zahmet etmişsin"

"Ne demek" dedi Niki. Sonra bana döndü, bakışlarında soru vardı.

"Zor günü?" dedim anneme.

Çiçekleri gördükten sonra düşen morali ile birlikte gozleri dolmaya başlamıştı annemin.

"Cenaze, ah Niki ne kadar özür dilesem az. Cenaze de yanında olamadığım için üzgünüm. Ama dün aniden ateşim çıkınca Jungwon beni hastaneye getirdi."

İkimizde donduk kaldık. Niki'nin annesinin cenazesi 3 yıl önceydi ama annem bunu hatırlamıyordu.

"Affet beni oğlum" dedi annem ağlamaklı bir sesle. "Çok itiraz ettim ama doktorlar beni bırakmadı."

"Sorun değil teyze" dedi Niki'nin de gözleri dolarken. "Siz iyi olun da."

"Tıpkı annene benziyorsun, çiçekler için tekrar teşekkür ederim."

Broken~jaywonWhere stories live. Discover now