3.1

661 71 33
                                    

Ağlıyordu.

O ağlıyordu ve benim canımdan can gidiyordu.

Jungwon'un bizde kalmaya başladığı gün annemlere ona karşı hissettiklerimi anlatmıştım ki ben söylemeden de anlamışlardı sanırsam. O günden beri babamla, babasının en uzun ve ağır cezayı alması için uğraşıyorduk ama onu hayal kırıklığına uğratmak istemediğim için söylememiştim. Bugün yine hastaneye gidecekken babam aramıştı ve adliyeye gelmemi karar ile alakalı bir gelişme olduğunu söylemişti.

Icerde beklerken gelen arama ise başımdan aşağı sular dökülmesine sebep olmuştu. Niki telefonda Jungwonun ağladığını ve beni çağırdığını soylemesi ile ne ara buraya geldiğimi hatırlamıyordum.

Ve şimdi kollarım arasında bana sarılırken her saniye daha da küçülüyordu.

Kim bilir kaç kere yalnız başına kalmıştı, tek başına ağlamıştı. Kim bilir kaç kere kendini tutmuştu başkalarının yanında, kendini zorlamıştı. Kim bilir kaç kere yardım çığlığı atmıştı da kimseye sesini duyuramamıştı.

Bazen keşke yükünü ben taşıyabilsem diye düşünüyorum. O biraz da olsa rahatlasa, düşünemese, olması gerektiği gibi yaşasa.

Bazen de ona çok kızıyorum kendini bu kadar üzdüğü için, en çokta kötü hissettiğinde bunu sakladığı için.

Oysa şimdi yanımda ağlarken onu böyle görmek beni mahvediyor. Bana kendisini açması en çok istediğim şeyken onun acı çektiğini görmek istemiyorum.

Bencilce olduğunun farkındayım.

Dizlerinin tutmadığını farkettikten sonra onu yavaşça aşağı doğru çektim ve kaldırıma oturduk. Kafasını bana yaslamıştı, gözyaşları kucağıma düşüyordu.

"İyi misin?" Dedim fisildarcasina.

Sesimi duymasiyla birlikte ağlaması şiddetlendi. Ellerini yüzüne götürdü ve benden uzaklaşarak dizlerini kendine çekti.

Benden uzaklaşması canımı acıttı.

Onu geri kendime çektim.

"Noldugunu söyle bana, rahatlarsın." En sakin ve ılımlı tonumla konuştum.

"Hiçbir şey düzelmiyor." Dedi. "Düzelmeyecek de."

"Yavaş yavaş düzeliyo-"

"Hayır yalan söyleme" dedi sesini yükselterek. "Hep aynı seyler tekrardan olacak, kendimi kandırıyorum ben. Sanki o adamı bir daha görmeyecekmiş, bir daha eskisi gibi hissetmeyecekmiş, annem bir anda iyilesecekmiş, sanki abim dönecekmiş gibi davranıyorum ama hayır. Hiçbiri olmayacak. O mal dönecek abimin aksine. Hayati zehir edecek. Annem desen" sustu ve nefes aldı. "Annem şu anda hafıza kaybı yaşıyormuş bir dava açsalar şikayetçi olacak kafaya sahip bile değil ki ona ilaç lazım."

Hıçkırığı yüzünden susmak zorunda kaldığında hala tek kelime etmeden onu izleyebiliyordum sadece.

"İlaç lazım ve o ilacı asla alamam. Abimin imzasi lazım bana ve bil bakalım o nerede. Yok."

"Ayrıca daha ne kadar seninle ya da yeonjunla kalabilirim. Evime geri dönmem lazım ama kendim yaşayamam. Bir gelirim yok, aynı zamanda anneme de para gerekiyor. Çalışmam lazım. Okuluda götürmem lazım sınıfı geçmem gerek." Durdu. "Jay ben sadece bunları düşünürken bile ölecek gibi oluyorum, ne yapacağımı, nasıl altından kalkacağımı bilmiyorum.

Ağlaması daha da şiddetlendi ve bu sefer kendi bana sarıldı. Saçını okşayıp kokladım.
Bana huzur saçan biri nasıl bu kadar kötü olabilirdi.

Broken~jaywonDär berättelser lever. Upptäck nu