3

266 49 38
                                    

oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmuyoruz! iyi okumalar.🫶🏻

- -

ilk birkaç dakika gördüğümü idrak etmeye çalıştım. bu gerçek miydi?

taehyung benim evimde, benim mutfağımda oturmuş annemlerle yemek yiyor.

şokla roseanne'ye döndüğümde onun da benden farksız olduğunu gördüm. bu ikimizi de bir hayli şaşırtmıştı.

"anne?" dedim tereddütle anneme bakarken. taehyung'un kendisini nasıl tanıttığı hakkında bir fikrim yoktu.

umarım eski sevgilim olduğunu söylememişsindir, taehyung.

"kızım hoş geldiniz. biz de arkadaşın taehyung'la konuşuyorduk." dediğinde ne diyeceğimi bilemediğimden roseanne'ye baktım. durumumu fark etmiş olacak ki konuşmayı devraldı. "hoş bulduk ji eun teyzeceğim." dedi gülümseyerek. "taehyung?" dedi sorarcasına ona bakarken. "hangi rüzgar attı seni buraya canım arkadaşım?" dediğinde taehyung çekingence gülümsedi. "şu izin işini halletmeye geldim aslında."

tam konuşacağım sırada annemin kaşları çatıldı. "konuşmadan soramadım ama neden geç geldiniz?" dediğinde yutkundum.

hadi bakalım jennie!

"kütüphanedeydik anne." dedim aklıma gelen ilk bahaneyi söylerken. annemin buna inanacağını düşünüyordum çünkü roseanne de ben de derslerinde iyi öğrencilerdik.

"kütüphane?" dedi şüpheyle yüzüme bakarken. roseanne'ye döndüğünde roseanne hızla başını salladı ve dediğimi onayladı. "evet kütüphaneydik. dışarıdan hep ses geldiği için rahat çalışamıyorduk. o yüzden kütüphaneye gitmeye karar verdik. çalışırken de saati fark etmemişiz." deyip gülümsemeye çalıştığında taehyung araya girdi ve bizi kurtardı.

"şey ji eun teyze." dedi. "doğru söylüyorlar. ben de yanlarındaydım. buraya geleceğim için erken ayrıldım." dediğinde annemin şüpheli bakışları son buldu. taehyung'a inanmış olmalıydı. göz göze geldiğimizde minnetle ona gülümsedim. "teşekkür ederim." deyip dudaklarımı oynatırken gülümsedi ve göz kırptı.

roseanne çantasını yere bırakıp yeji'nin yanına geçerken ben de çantamı yere bırakıp taehyung'un yanına geçtim. bilerek oraya oturmamıştı. yüzüne baktığımda sinsice gülümsedi. bu gülümseyi bir tek ben anlardım. sessizce "sana bunu soracağım." dediğimde omuz silkti ve öpücük attı. kafamı olumsuca iki yana sallayıp önüme döndüm.

tabağıma yapılan yemeklerden az az koyarken yanımda duran taehyung koluyla beni dürttü. "niye az alıyorsun?" dedi. "bugün hep çalışmadın mı? daha fazla yemen gerekiyor." deyip kulağıma fısıldarken ona döndüm. "aç değilim ya boş ver." dedim gülümsemeye çalışırken. "olmaz öyle." deyip yemeklerden ikişer kaşık daha koydu. gözlerim kocaman açıldı. "oha! ben bunların hepsini yiyemem taehyung." dediğimde güldü. "yersin yersin hadi." dediğinde bir şey dememeyi tercih edip tabağıma baktım.

tabaktakiler benim için cidden fazlaydı. zaten ben fazla yiyen biri değildim. vücudumu fit tutmak için yememezlik yapmıyordum. gerçekten yiyemiyordum. midem almıyordu.

"beni duyuyor musun sen?" diyen annemin sesi ile yerimde hafifçe zıpladım. korkmuştum. boğazımı temizlerken yüzüne baktım. "efendim anne?" dediğimde yanımda oturan taehyung'a baktı ve tekrardan bana döndü. "taehyung'un yarın doğum günü varmış. seni de davet etmiş ama kabul etmemişsin."

rewrite the starsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin