D.Y 7

657 28 30
                                    

Korkuyordum, tir tir titriyordum. Beni adamının elinden tutup savurdu yere. Canım yanmıştı. Kaçtığım adamın bir an önce beni bulması için dua ediyordum. Evet, ondan kaçmıştım ve yine ona muhtaçtım. Beni tek tokatla yere serdikten sonra karnıma sert tekmeler vurmaya başlamıştı. Acı acı çığlık atıyordum. Canım yanıyordu, kollarımla korumaya çalışıyordum karnımı. Kollarıma yiyordum tekmeleri. "Yapma artık lütfen!" En son güçle tekme atıp bıraktı. Acıyla kıvrılmış ağlıyordum yattığım yerde. Saçlarımdan tutup yüzümü yüzüne yaklaştırdığında tüm vücudum titriyordu.

"Bana bak. Sabrımı taşırma otur oturduğun yerde beni kızdırma" Diyerek beni ittirirce bırakıp çıktı ve kapıyı üstüme kilitledi. Morarmaya başlayan kollarıma ve kızaran yanağıma bakmıştım da, ne kadar rahatmışım ben o kaçmaya çalıştığım evde. Ne kadar merhametliymiş nefret ettiğim kişi. Ah Kazımcan, bana dokunmaya kıyamayan adam. Lütfen bul, kurtar beni buradan. Göz yaşlarımı akıtarak uyuyakalmıştım orada.

(Kazımcan)

Sabahtan akşama kadar aramıştım Cereni. Onu bulamadığım her saniye deliriyordum. Korkuyordum ona zarar vermesinden. İlk defa korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Yıllarca kardeşimi ondan korumayı başarmışken sevdiğim kadını koruyamamıştım. Bu yüzden defalarca küfrediyordum kendime.

Bulamamıştım işte onu, saatlerdir aramama rağmen bulamamıştım. Kim bilir ne yapıyordu şuan o pislik sevdiğime.

(Ceren)

Acıkmıştım. Buraya gelmeden 1 gün önce yediğim akşam yemeğiyle duruyordum ve şuan fazlasıyla acıkmış, susamıştım. Canım yanıyordu, Kazımcan'ı istiyordum. Kaçtığım adama sığınıyordum ben.

Kapı açılıp içeri o adam girmişti. Korkuyla duvara daha da yapışmışken o başlamıştı korkunç sesiyle konuşmaya. "İyi misin güzel kız?" Sorusuna cevap vermediğimde yanıma eğilip yaklaşmıştı bana. "Hadi ama, dilini mi yuttun?" Diyerek daha da yaklaşmıştı bana. Yüzümü geri geri çekmeye çalışırken artık sona gelmiştim. Daha fazla gidemiyordum. Ellerini saçlarımın arkasına götürüp beni korkutan bir yavaşlıkla okşadı saçlarımı yüzümü saçlarımdan tutarak kendine yaklaştırıp saçlarımın kokusunu çekti içine. "Çok güzelsin, ama Kazım'ın sevgilisisin işte. Yazık olacak"

"Lütfen bırak beni" Ayağa kalkıp uzaklaştı yanımdan ve bana arkası dönükken konuşmaya başladı. "O olmaz, başka birşey iste" Kapı açıktı. Anlık gelen gazla ayağa kalkıp açık kapıdan çıktım ve koşmaya başladım. Korumalar beni kovalasa da arkama bakmıyordum. Korkuyordum ama kaçıyordum işte. Çok uzaklaşamadan yakalamışlardı beni. Belki birisi duyar umuduyla bağırıyordum. Yalvarıyordum ama bırakmıyorlardı. Beni tekrar oraya götürüp acımasız adamın önüne attıklarında tir tir titriyordum. Saçlarımdan tutup yüzümü kaldırdığında öfke dolu gözleriyle karşılaşmıştım. "Sen misin benden kaçan! Kalk ayağa!" Diyerek ayağa kaldırdı beni. "Bırak beni lütfen bırak dokunma!"

Dinlemiyordu bile. Attığı tokatla yere serildiğimde karnıma tekmeler atmaya başlamıştı. Canım yanıyordu ve acıyla bağırıyordum. Kollarımla karnımı korumayı akıl ettiğimde ağzımdan kanlar gelmişti bile çoktan. Tekmelerini durdurduğunda saçlarımdan tutup yumruk atmıştı yüzüme. Çığlıklarımın dozu artarken bir yandan da bırakması için yalvarıyordum. Ellerimi arkadan bağlayıp ağzımı da bağladı. Kan içinde kalmıştı bütün yüzüm. Gözlerimden akan yaşlarla bağırmaya çalışıyordum ama sadece mırıltıydı dudaklarımdan çıkan. Yaralıydım, hemde fazlasıyla olduğum yerde ağlamakla yetindim. Gücüm kalmamıştı artık

...

Burada geçirdiğim 3. gündü. 3 gündür mideme giren tek şey bir bardak su olmuştu. Ellerim ise halatla bağlıydı. Ölmek üzereydim artık. 3 gündür işkence görüyordum. Vücudum morluklar ve yaralardan geçilmiyordu. Açlıktan bitkin düşmüştüm.

Dört Yıl/Kazımcan Karataş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin