D.Y 21

561 26 19
                                    

Gülüşüne kurban😻

(Kazımcan)

Kapıyı kırarcasına açarak girdim depoya. Rüzgar itini tamda istediğim gibi bağlamışlardı.

Ceren'in anlattıklarından sonra daha da öfkelenmiştim. Yüzünü kendime çevirdiğim gibi sert yumruklar atmıştım yüzüne.

"Sen misin ulan benim olana dokunmaya çalışan it! Sen misin! Gebertirim ulan seni!" Bir yandan dövüp bir yandan bağırıyordum. Sesim tüm depoda yankılanıyordu.

Sesi çıkmayacak hale gelene kadar dövdüm onu. Daha sonra bir saniye düşünmeden sıktım kafasına.

İçim soğumamıştı. Bir iki el daha vücuduna rastgele ateş edip bıraktım.

"Kaldırın bunu buradan!" Diyerek depodan çıktım. Saat geç olmuştu.

Eve gittiğimde salonda çizgi film izleyen Ecrin ve Ceren'le karşılaşmıştım. Onlara tebessüm edip yanlarına yaklaştım. Ceren uyumuştu bile.

"Abim, saat geç oldu hadi yat sende" Dedim Ecrin'e. "Tamam abiş" Diyerek ayağa kalktı. "Abi yarın Begümlere gidebilir miyim?" Diye sordu.

"Gidebilirsin" Dedim gülümseyerek ve yanağına uzun bir öpücük bıraktım. "Şimdi iyi geceler"

"İyi gecelerr" Diyerek beni öptü ve odasına çıktı. Arkasından baktıktan sonra Ceren'e döndüm. Bebek gibiydi.

Onu yavaşça kucağıma alıp uyanmamasına dikkat ederek yatağa yatırdım ve alnına uzun bir öpücük bıraktım.

Saçlarını okşayarak fısıltıyla "Seni seviyorum" Diyerek çıktım odasından.

...

Ertesi sabah erken uyanıp odasına gitmiştim. Uyuyordu. Yanına yatıp sımsıkı sarıldım ona.

Kokusu... Aşık olduğum o kokusunu doya doya çektim içime. Öptüm onu. Uyurken ki halini izledim.

Uyandığında gözlerini ovuşturup bebek masumluğuyla bakındı etrafına.

Bu haline gulumseyip "Günaydıın" Dedim. Bana bakarak gülümsedi ve yanağımı öptü. "Günaydınn"

Önüne düşen saçlarını geriye atarak burnunun ucuna minik bi öpücük bıraktım. "Kalk bakalım kahvaltımızı edip okula gidelim"

"O ne öyle kreş çocuğunu uyandırır gibi" Uykulu sesi ve gülümsemesi o kadar sirindi ki. Gülümsememi hiç yüzümden düşürmeden cevap verdim.

"Sen benim bebeğimsin. Hadi bakalım ben çıkıyorum giyin ve gel" Başını salladığında çıktım odadan.

(Ceren)

Yataktan kalkıp odamdaki lavaboya gittim ve yüzümü yıkadım. Bakımımı yaptıktan sonra üstüme siyah, askılı günlük bir elbise giyip hafif bir makyaj geçtim.

Odamdan çıkıp aşağı indiğimde bir tek o vardı mutfakta. Sandalyeyi çekip yanına oturdum. O baş köşede oturuyordu.

Dün geceden beri aklımı kurcalayan soruyu sorup sormamakta kararsızdım. Bunu anlamış olacak ki "Söyle, yeme kendini" Dedi yemeğini yerken.

"Kazımcan" Dedim kısık sesle. Yemeği bırakıp yüzünü bana çevirdi. "Söyle güzelim"

"Rüz-Rüzgar ona ne yaptın?" Çekinerek sorduğum soruya karşılık gerilen çene hatlarından anlamıştım çekinmekte haklı olduğumu.

Gözlerini kapatmış, aldığı sert nefesleri çok net duyuyordum. Çenesi gerilmişti.

Gözlerini açıp yine aynı bakışla "Yemeğini ye Ceren" Diyerek önüne döndü. Omuz silktim.

Dört Yıl/Kazımcan Karataş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin