BÖLÜM YİRMİ BEŞ: Veda

15.8K 1K 535
                                    

İlk kitabın final bölümüyle geldim dostlarım :') Umarım karakterlere az hakaret edersiniz, seviliyorsunuz haksfhksdf

BÖLÜM YİRMİ BEŞ: "VEDA"

Bölüm Şarkısı: Mercedes Lackey & Margie Butler- The Cost of the Crown

Yer ve gök birleşirse, Kitana. Seni ancak o zaman terk ederim.

Diana'nın sözlerini duyduğumda aklıma gelen ilk şey Vincent'in geçmişte verdiği söz oldu. Sanki puslu bir hava çöktü yüreğime. Ne düşüneceğimi şaşırarak doğruldum. Aylar önce bu sözleri işitsem geleceğimle ilgili endişe ederdim ama şu an umurumda bile değildi. Hissettiğim tek şey can acıtıcı bir kalp ağrısıydı.

"Onunla konuşacak mısınız?" Diana öyle bir konuşuyordu ki konuşmam gerektiğini düşündüğünü biliyordum. Benim de istediğim tek şey buydu ama başımı iki yana sallarken, "Hayır," dedim.

"Neden?" diye sordu yatağın kenarına otururken. "Öfkesine kapılıp kendisini de sizi de üzecek bir karar alıyor. Neden ona engel olmuyorsunuz?"

"Dün gece konuşmak istediğim için beni gönderiyor zaten," dedim. Ne söylediğimi anlamamış gibi yüzüme baktı. "Onun gözlerini gördüm, Diana," derken dudaklarım titredi. "Bana bakarken yüzünde öyle bir hayal kırıklığı oluştu ki tek istediğinin suratıma tükürmek olduğunu hissettim." Ne kadar güçsüz göründüğümü umursamayarak gözyaşlarımın yanaklarımdan süzülmesine izin verdim. "Beni sevmediğini söyledi."

"Prenses," diye lafa girdi Diana. Hemen ardından derin bir nefes alıp sesine daha da samimi bir ton katarak, "Kitana," dedi. "Elbette öyle söyleyecek. İhanete uğradığını düşünüyor ve kendini seni sevmediğine inandırmak istiyor."

"Onunla yaşadığımız onca şeyden sonra beni dinlemeye tenezzül bile etmedi." Kelimelere döktüğüm düşüncelerim canımı yakıyordu.

"Bak, eminim geçmişte Ivan'la yakınlaşsan Vincent bu kadar tepki göstermezdi. Onun problemi Andre. Seni Andre'ye kaptırmaktan deli gibi korktuğu için bu kadar kontrolden çıktı. Eminim ki bugün düşsen, neyin olduğunu anlamak için ilk o koşar yardımına."

Diana anlatmaya, beni teselli etmeye çalışmaya devam etti ama zihnim çoktan başka diyarlara göçüp gitmişti.

Vincent'in bana olan sevgisine güvenmiştim ve şimdi kapı dışarı ediliyordum. Tekrar onun sevgisine güvenip, beni bir gün o köşkten çıkaracağına inanarak yaşamımı sürdürebilir miydim? Üstelik orada olmam savunmasız olmam demekti. Ezra ve Cassandra, Vincent'in tekrar bana dönmesi ihtimalini göze alamayabilir, beni öldürmek üzere bir suikastçı yollayabilirdi.

Her şeyden önce benim de bir gururum vardı. Beni bir kere bile dinlemeyen bir adam için sonsuza dek gözyaşı dökemezdim, o adam Vincent olsa bile.

Islak yanaklarımı sildim ve başımı dik tutmaya çalıştım. Ayağa kalkıp köşedeki masanın üstünde duran tüy kalemi mürekkebe batırdım, ardından kâğıdın üstünde gezdirdim. İşim bitince yazdığım mektubu Diana'ya uzattım.

Hevesle elimdeki kâğıdı aldı. "Bunu Prens Vincent'e mi vereyim?"

"Hayır," dedim. "Bu mektup Vincent için değil, Armin için."

Diana gözleri irileşirken başını iki yana salladı. "Prenses, lütfen yapmayın."

Derin, titrek bir nefes aldım. "Ben gidiyorum, Diana," dedim. "Zirakov'a dönüyorum."

"Ama," diye karşı çıktı. "Irina sizi öldürür!"

Alaycı bir ifadeyle gülümsedim. "Vincent'in her fırsatta bana olan nefretini kustuğu, bir paçavraymış gibi davrandığı bu topraklarda yaşadığımı söyleyebilir misin?"

KAYBOLMUŞ RUHLAR SARAYI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now