2. Kitap/ Bölüm On Üç: Tehlikeli Planlar

7.6K 558 112
                                    

Şöminenin önünde yan yana yerleştirilen iki büyük, kare şeklindeki minderde sol kolumun üstüne uzanırken Vincent'in parmak uçlarını saçlarıma dokununca hafifçe tebessüm ettim. Sırtıma değen sıcak gövdesini hissetmek kendimi güvende ve evimdeymiş gibi hissetmemi sağlıyordu. "Daha iyi misin?"

Tavernada bir süre dans ettikten sonra midem aniden ağzıma gelmiş, tüm gece içtiğim alkolü çıkarmama neden olmuştu. Vincent beni o halde görünce çok endişelenmişti. Fakat sanırım endişesi şu an bile devam etmekteydi çünkü başımı onaylar gibi sallayınca derin bir nefes aldığını işitmiştim.

Yavaşça ona doğru döndüm ve pijamasının üstünü giydiğim için çıplak olan göğsüne sokuldum. Kısa bir süre odada dans eden alevlerin çıkardığı çıtırtılardan başka ses duyulmadı. Sessizlik o kadar derindi ve anlamlıydı ki ikimizin de bunu bozmaya cesareti olmadı.

En sonunda Vincent'in dudaklarını alnımda hissetmeden birkaç saniye önce, "Demek Zirakov'dan buraya geliş sebebin annenden kaçmaktı, öyle mi?" diye sorduğunu işittim.

Gözlerim fal taşı gibi aralanırken kalbim kilometrelerce koşmuşum gibi hızlandı. Zirakov'a gitmeden önce Vincent'e yazdığım mektupta Senteria'ya geliş nedenimin casusluk olduğunu yazdığımı unutmayı nasıl becermiştim?

Yavaşça doğruldum ve Vincent'in gözlerine baktım. Orada gördüğüm nötr ifade beni daha çok endişelendirdi, konuşmamızın nereye gideceğini bilemeyişim kanımdaki paniği körükledi.

Cevabını bilsem de, "Bu durumu birine söyledin mi?" diye sormaktan kendimi alamadım.

"Ah, tabii söyledim," diye alaycılıkla yanıtladı sorumu. "Sevgili babam casusluk için saraya girdiğini itiraf eden bir prensese tekrardan kapılarını açmaktan büyük onur duyardı çünkü."

Vincent sırt üstü uzanırken çenemi göğsüne yerleştirdiğim elime yasladım. "Sana söylemek istedim," diye fısıldadım. "Ama-"

İşaret parmağının tersini yanağımda gezdirince söylemeyi planladığım tüm sözcükler buhar olup havaya karıştı. Yüz hatlarının yumuşadığını görmek çok kısa bir sürede kalbimi ısıttı. "Kitana, normalde bu meseleyle ilgilenir ve benden sakladığın için sana öfke kusabilirdim ama seni neredeyse iki aydır görmüyorum ve çok özledim. O yüzden bahanelerin her neyse siktir et onları."

Benimle konuşurken pek küfretmezdi. O yüzden şu an dudaklarından dökülen argo sözcükler kulaklarımda garip bir tını bırakmıştı. Kendimi engelleyemeyip kıkırdayınca Vincent abartılı bir şekilde kaşlarını çattı.

"Prensinle dalga geçtiğin için kelleni almalıyım."

"Ben usta bir suçluyum," derken gülümsemem mümkünmüş gibi daha da büyüdü. "Beni asla yakalayamazsınız, gösteriş budalası prensim."

Aniden ayağa kalktım ve Vincent'in uzattığı ellerinden son anda kaçtım. Bana göre gayet hızlı olmasına rağmen bilerek kaçmama izin verdiğini, benimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamak istediğini anlamıştım.

Yatağın sağ tarafına koştuğumda o da ayaklanmış, sol tarafından bana bakıyordu. "Seni istesem şu an yakalayabilirim."

Bir elimi bilmiş bir şekilde belime attım. "O kadar yeteneksizsin ki-" Söylemeyi planladığım her neyse, Vincent tek bir adımla yatağa çıkıp göz açıp kapayıncaya kadar yanıma ulaşınca yarıda esildi. Arkamı dönüp kaçmaya yeltendim ama artık çok geç kalmıştım. Güçlü kolları çoktan belimi sarmış, beni yatağa yatırmıştı. Ata biner gibi üstüme çıktığında bile pes etmeyip yumruklarımı havada savurdum ama bileklerimi aniden tutup başımın iki yanına hizalanacak şekilde yatağa bastırınca savaşımı daha fazla sürdüremedim.

KAYBOLMUŞ RUHLAR SARAYI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now