-5-

11.9K 683 65
                                    

Medya: Selçuk

Nicholas askımla Taylor askımın mükemmel uyumuna ölen biten biri olaraktan karakterler neden onlar olmasın dedim

Yeni kapak nasıl?? Benim aşırı hoşuma gitti çok güzel oldu benceğ

 Bu arada çok ısrar ettiniz bölüm at diye kıramadım jhıugğyfyşıug

Keyifli okumalar <33

Ne kadardır koşuyordum bilmiyordum. Sağlık ocağını görür görmez yolu bildiğim için meydana doğru koşmaya başladım. Düğünün yapıldığı yere vardığımda eğilip ellerimi diz kapaklarıma koyup derin derin nefesler aldım. Herkes halay çekip eğleniyor muhtarda askerlerle konuşuyordu. Sertçe yutkunup derin bir nefes daha aldıktan sonra masaya koşmaya başladım. Alparslan komutanın yanına soluk soluğa vardığımda hemen ayağa kalktı.

"Alparslan komutanım..." Nefes nefese kaldığım için konuşamıyor konuşamadıkça daha çok endişelendiriyordum. Selim komutan da dahil bir kaç asker daha dikkatini bize verdiğinde boğazımı temizledim.

"Sigara içmek için yürüdüm baya, taşlık bir alana geldiğimde de oturup sigaramı yaktım ardından bir kaç ses duydum. Başta aldırmasam da adım sesleri yaklaşınca siyah beyaz puşi takıp silahla gezen teröristleri fark ettim. Eder etmez de koşup buraya geldim zaten." Bir solukta anlattığımda Selim komutanla askerler ayağa kalkmıştı bile.

"Birbirlerine davamızı unutma falan dediler ya bir şey yaparlarsa?" diye sordum endişeyle.

"Siktiğimin davasıyla siktiğimin itleri..." Alparslan komutan sinirle soluyup askerlini topladı. O sırada sakinleşmek için elimi bilekliğime attığımda orada olmadığını fark ettim. Kafamı eğip boş bileğimle karşılaştığımda ağzımın içinde bir küfür mırıldandım.

"Haber geldi şimdi düğüne bombalı saldırı düzenleyeceklermiş. Hemen meydanı boşaltıp insanları evlerine gönderin." Alparslan komutan konuşur konuşmaz askerler hızlıca etrafa dağıldı. Müzik sesi kesilip etraf boşaltılmaya başlandığında Selim komutan yanımıza geldi.

"Selçuk bey Olcay doktoru da alıp lojmana gidin hemen. Burada durmanız oldukça tehlikeli." Kafamı belli belirsiz sallayıp Olcayın yanına adımladım. Bir kaç çocukla konuşup cebinden çıkardığı şekerleri minik ellerine bırakıyordu.

"Olcay kardeşim, Selim komutan lojmana gidin dedi." Olcay kafasını kaldırıp bana baktığında iç çekti. Çocuklar ailelerinin yanına koşarken yavaş adımlarla yanıma geldi.

"Kardeşim birine bir şey olursa hemen müdahale etmem gerekebilir. Ben gelmeyeceğim sen git lojmana iyice kilitle kapını." Kafamı hızla sağa sola salladım.

"Sen kalıyorsan bende kalıyorum kardeşim. Yardımcı olurum sana." Olcay kafasını sallayıp hızla Selim komutanın yanına gitti. Bende peşinden ilerleyip yanlarına vardığımda Selim komutanın sinirle mırıldandığını duydum.

"Olcay doktorum kimseye bir şey olmayacak sizde gidin." Olcay kafasını sağa sola sallayıp kafasını dikleştirdi. Bu konularda oldukça inatçı oluyor kimseyi dinlemiyordu.

"Hayır Selim komutanım sizin göreviniz burada ki halkın canını korumaksa benimki de o." Selim komutan oflayıp kafasını salladığında Olcay zafer gülümsemesini sundu.

"Selim hazır olun...Siz neden buradasınız?" Alparslan komutan bize bakıp kaşlarını kaldırdığında buraya gelen genç çocukla askerler silahlarını oraya doğrulttu. Alparslan komutanla Selim komutan da hemen silahlarının emniyetini açıp genç çocuğu hedef  aldı. Genç aldırmadan buraya doğru gelip etrafına bakındı.

"Gelme!" Selim komutan bağırdığında genç çocuk meydanın ortasında durdu.

"Ceketini çıkar!" Selim komutanın uyarısıyla genç çocuk ceketini çıkarıp yere attı. Ardından elinde tuttuğu kırmızı düğmeye basamadan alnının ortasından vuruldu. Alparslan komutanın silahından çıkan dumana yutkunarak bakıp kafamı eğdim. Askerlerle Selim komutan koşar adım genç çocuğun geldiği yöne gittiklerinde Alparslan komutanda sesi duyup çıkan bir kaç insanın yanına gitti. Olcay ise Selim komutanların gittiği yöne doğru endişeyle bakıyordu. Elimi omzuna atıp sıktım destek verircesine. O sırada Alparslan komutan yanımıza gelmişti.

"Selçuk doktorum önceden gelip bilgilendirdiğiniz için sağ olun. Vatan size minnettar." Hızla kafamı sağa sola salladım.

"Vatan söz konusu olunca boynumuz kıldan ince Alparslan komutanım. Asıl siz sağ olun var oğlun." Alparslan komutan kafasını sallayıp elini telsizine attı. Selim komutandan haber aldıktan sonra o da gitmek için arkasını döndü.

"Alparslan komutanım..." diye seslenince arkasını dönüp gözlerimin içine baktı. "Ben koşarken bilekliğimi kaybettim sanırım siyah boncuklu bir bileklik. Eğer yolda bulursanız alır mısınız? Benim için önemli çünkü." diye mırıldandım.

"Tabi." Alparslan komutan kafasını sallayıp tekrardan arkasını döndüğünde Olcayın yanına adımladım.

"Hadi kardeşim gel." Olcayın kolundan tutup kaldırdım ve kolumu omzuna attım. "İyi olacaklar merak etme sen." 

"Oğlum çok zor lan sevdiğini göz göre itlerin yanına yollamak." Sırtını pat patlayıp destek verircesine kolunu sıvazladım. 

Yürüyüp lojmana vardığımızda içeri girip odalarımıza çekildik. Duş alıp temiz kıyafetler giydikten sonra yatağıma geçip oturdum. Bilekliği kaybetmiş olduğum gerçeği canımı sıkarken derin bir nefes alıp geri verdim. O sırada kapım tıklatılınca ayağa kalkıp açtım. Olcay içeri girip yatağa geçtiğinde bende yanına oturdum. Elimi bacağına atıp pat patladım.

"Selçuk çok merak ettim adamı ya." Olcay sıkıntıyla kafasını geriye attığında aklıma gelen fikirle gülümsedim.

"Mesaj atsana oğlum." Olcay biraz düşündükten sonra doğrulup telefonunu çıkardı.

"Harbiden lan." Bu haline gülümseyip kafamı geriye attım ve gözlerimi kapattım. Umarım Alparslan komutan bilekliğimi bulurdu...



                                              Devam Edecek

Diğer bölüm yakınlaşıyorlar hazır olun millet :)




VİŞNE (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin