-24-

5.6K 417 86
                                    

Keyifli okumalar <3

"Kim o lavuk?"


Öğlene doğru uyandığımda yataktan doğrulup ayağa kalktım. Banyoya girip işlerimi hallettikten sonra çıkıp koltuğa fırlattığım telefonu elime aldım. Olcaydan 2 mesaj Alparslandan 20 arama ve 14 mesaj vardı. Ayrıca Azaddan da 2 arama vardı hızlıca onu geri aradığımda boğazımı temizleyip telefonu açmasını bekledim. Telefon ikinci çalışta açıldığında gülümsemeden edemedim. Çoktandır konuşmuyorduk bu yüzden çok özlemiştim.

"Alo kardeşim?"

"Alo Selçuk.." Arkadan gelen sesler yüzünden dediklerini tam anlayamıyordum.

"Azad sesin gelmiyor." Arkada ki sesler yavaş yavaş azaldığında en sonunda Azadın sesini duyabildim.

"Oğlum otogardayım şuan ondan çok ses var arkada." 

"Nereye gittin lan?" diye sordum.

"Muş dayım Selçuk gezmeye geldim öyle." Muş da ne işi var diye düşünürken Azad konuşmaya devam etti. "Oğlum Hakkariye geldim herhalde yoksa niye arayayım seni?" Şokla ağzım açık kaldığında koltuğa oturdum.

"Oğlum sen ciddi misin lan?" Telefonun diğer ucundan gülme sesi geldiğinde bende istemsizce güldüm.

"Ciddiyim lan." Gülüşüm büyüdüğünde Azadın buraya gelmiş olduğu düşüncesi bana çok iyi gelmişti. Dertleşebildiğim beni anlayan tek insandı o.

"Oğlum kapa telefonu otur bir yerde geliyorum seni almaya." diye mırıldandım heyecanla.

"Tamam bekliyorum." Göremeyeceğini bilsem de kafamı sallayıp görüşürüz demeden telefonu kapattım. Hızla duşa girdim ardında da çıkıp hazırlanmaya başladım. Lojmandan ayrıldığımda Olcayın mesaj atmasıyla durup telefona baktım.

Olcay: Oğlum Alparslan komutan seni arıyormuş ama açmıyormuşsun.

Adam çökmüş lan bir şey mi oldu? Kavga falan mı ettiniz?

Ben: Olcay şuan müsait değilim sonra konuşalım mı?

Telefonu kapatıp cebime attıktan sonra köy servislerinin kalktığı yere ilerledim. Alparslan mevzusunu Azad ile konuşup tavsiye alacaktım. Abim gibi görürdüm onu bu yüzden bana verdiği en ufak tavsiyeye uyar dikkat ederdim.

"3. servis kalkıyor." Bir adam servisin içinden dışarıya seslendiğinde herkes servise binmeye başladı. Bende ücretimi verip arkalara bir yere yerleştiğimde cebimden çıkardığım kulaklıkla şarkı dinlemeye başladım. 

Kafamın içinde dönüp duran düşünceler ve kulağımda ki şarkıyla ne zaman geldiğimizi bile anlayamadan adamın seslenmesiyle servisten indim. Otogara doğru yürüdüğümde telefonumu çıkartıp Azadı aradım. Bir kafede oturduğunu söylediğinde oraya doğru ilerlemeye başladım. Kalabalık kafeye girdiğimde etrafa bakındım. Çok özlediğim o yüzü gördüğümde hızla yanına ilerledim. Ayağa kalkıp bana sıkıca sarıldığında bende hızla karşılık verdim.

"Kardeşim çok özledim seni ya." diye mırıldandım.

"Bende kardeşim bende." Sarıldıktan sonra ayrılıp birbirimizi incelemeye başladık. Azad kilo almaya başlamış gözlerinde ki parıltıyı tekrardan kazanmıştı.

"İyi gördüm seni."

"Bende seni iyi gördüm kardeşim." Azada gülümseyip eğildiğimde valizini aldım ve kolumu omzuna attım.

"Hadi gidelim." Azad kafasını salladığında köye giden servislerin kalktığı yere yürümeye başladık. Havadan sudan konuşmaya başladığımızda Azad yeğenlerinden bahsediyordu. Bir yeğeni daha olmuştu.

VİŞNE (BXB)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon