Bölüm 8: istenmeme hissi

21.5K 1.3K 319
                                    

Umursamamaya çalışsamda ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Sıranın altında tırnaklarımı avuçlarıma geçiriyor, böylelikle gözlerimin dolmamasına az da olsa yardımcı oluyordum.

Yanımda oturan çocuk başını gözlerimi görebileceği bir açıyla eğdi. "Sen onu takma. Her şey üst üste geldiği için öyle şu an." Elini uzattı tokalaşmam için. "Emir ben. Bulut ve Umut'un arkadaşıyım."

Elini tutup sıktım. "Memnun oldum."

"Bende."

"Teneffüste tanışırsınız Emir yeni arkadaşınızla. Dersimin bölünmesini istemiyorum."

Hocanın uyarısıyla ellerimizi ayırdık ve önümüze döndük.

Hayatımda hiç edebiyat dersi almadığım ve Ocak ayında geldiğim için dersten hiçbir şey anlamıyordum. Yine de pürdikkat Melek hocayı dinledim ve teneffüs saati gelene kadar sıkıntıyla yerimde oturdum.

💫💫💫

Sonunda iki saatlık edebiyat dersi bittiğinde rahat bir nefes aldım. Hoca haftaya bir sınav yapacağını söylemişti ve bu beni korkutmuştu. Telefonuma not etmiştim unutmayayım diye. Abilerin birinden yardım isteyebilirdim.

Telefonumu aldım ve mesajlar kısmına girdim. Ablamla buraya geldiğimden beri mesajlaşıyorduk. Şimdiden özlemiştim onları. Annemse beni bir kere bile aramamıştı. Bu beni kırmıştı ama üstünde durmuyordum. Onun için de zordu tüm bu süreç.

Bulut'un yanında oturan kız birden ayaklandı. "Kantine inelim." Bakışlarını bana çevirdi ve yapmacık bir gülümseme sundu. "Pınar ben."

"Hayal. Memnun oldum." Dedim dikkatimi telefonumdan alarak.

Dudaklarını büzdü ve Bulut'un kolundan çekiştirerek onu kaldırdı. Emir'e baktı. "E hadi."

Emir onu onayladı ve peşlerine takıldı. Üçü sanırım yakın arkadaştı. Aralarından sadece Emir ile anlaşabilcekmişim gibi görünüyordu. Pınar benden hoşlanmamıştı, bu belliydi. Bulut'un ise umurunda değildim. 

Çıktıkları kapıya bakarken başka biri görüş açıma girdi. Ve girdiği an da yüzümde bir gülümseme yeşerdi.

Hızlı adımlarla yanıma geldi ve oturup yanağımdan makas aldı. "Ne yaptın? Edebiyat dersin vardı değil mi? Nasıl geçti?"

"İyi geçti." Dedim uzatmayarak. Pek konuşasım gelmemişti. Kalbimdeki kırıklar hala batıyordu.

"Ne oldu?" Hemen anlamıştı.

Gözlerimi kaçırdım ve omuz silktim. Bulut'u ona şikayet etmek istemiyordum. Bu aralarını belki bozardı ve ispiyoncu olmak istemiyordum.

Elini çeneme koyup yüzümü geri kendisine çevirdi ve cebinden bir çikolata çıkardı. "Bak sana ne aldım."

Çocuk kandırır gibi konuşmuştu ama çok tatlıydı. Beni düşünüyordu. "Teşekkür ederim." Diyerek çikolatayı elinden aldım ve sıramın üzerine koydum.

"Yemeyecek misin?"

"Canım pek istemiyor. Sabah kahvaltıda midemi yeteri kadar doldurdum. Birazdan yerim."

Sen bilirsin dercesine omuz silkti.

"Gitmem lazım, Emir'den bir şey istemiştim onu almalıyım. Tanışmışsındır. Bir de seni göreyim dedim."

"Emir ve arkadaşları kantine gitti." Dedim onu bilgilendirerek.

"Bunu dediğin iyi oldu." Ayaklandı. "Sende gelmek ister misin?"

"Yok sen git. Zaten zil birazdan çalar."

"Tamam o zaman." Elimi saçıma attı ve karıştırdı. "Öğlen ineriz ama kantine." Bana gülümsedi ve sınıftan çıktı.

Paramparça hayaller ve kalpler Where stories live. Discover now