3.Bölüm (Hatırlamak İstenmeyen Gerçekler)

453 65 34
                                    


İlkokuldayken gittiğimiz hayvanat bahçesi gezisi sırasında bir filin doğumunu gördüğümde çok şaşırmıştım. Bu manzara bir parça içimi bulandırsa da, küçük filin bir kafeste büyüyeceği fikri 9 yaşındaki beni çok üzmüştü.

Ortaokuldayken, sınıfın en güzel kızı gelip bana çıkma teklifi ettiğinde de çok şaşırmıştım. Bu, o yaştaki beni çok heyecanlandırsa da, kızın aslında Jisung'a yankınlaşmak için benimle konuştuğunu öğrendiğimde kalbim çok kırılmıştı.

Lisede ise müzik hocam beni bir dans kursuna önerdiğinde yine çok şaşırmıştım. O ana kadar dansa bir ilgim ya da yeteneğim olduğunun farkında değildim. Fakat ilk dersten itibaren, hayatım boyunca yapmak istediğim şeyi bulduğumu hissetmiştim. Ve elbette yine şanssızlık beni bulmuş ve henüz 3 ay olmadan ciddi bir sakatlanma yaşamıştım. Doktor, 1 yıl belki de daha uzun süre dans edemeyeceğimi söylediğinde dünyam başıma yıkılmıştı.

Ve üniversite.. İlk yıl, henüz okul yeni başlamışken, çocukluk arkadaşım benden hoşlandığını söylediğinde çok şaşırmıştım. Uzun süredir şüphelendiğim şeyin doğru çıkması ve Felix'in kendini keşfetmesi beni mutlu etse de, ona karşı hissettiğim kardeşçe duyguların - ve bir kaç heterosal problemin- onu kıracağı düşüncesi beni çok korkutmuştu.

Ve bu olalı henüz 3 ay oluyordu.. Hayır,hayır.. Bu olalı nerdeyse 3 sene oluyordu..

"Buna inanmamı beklemiyorsunuz değil mi? Hasta bir insana böyle bir şaka yapmak acımasızca. Ama tarzınızı beğendim." derken kendimi gülmeye zorluyordum.

Zira kendini tutmaktan gözleri kızarmış Seungmin ve ciddiyetle bana bakan Jeongin ile Jisung, hiç bir şeyin şaka olmadığının gayet net kanıtlarıydı.

" Aptal saptal cümleler kurma da dinlemeye devam et. "diyen Jeongin'e alayla güldüm.

" Daha neyi dinleyeceğim Jeongin? Karşıma geçmiş diyorsunuz ki, '1 yıldır bir erkekle sevgilisin'. Üstelik bunu, bu masada oturanlar dışında kimse bilmiyor.. Minho hyung dahil.. Bu mantıklı mı sizce? Eğer sevgiliysek, bunu neden diğerleri bilmiyor?"

Jisung'un diğerlerine bir kaç bahane sıralayıp Jeonginle beraber bizi bardan çıkarıp şehirin yakınındaki bir tepeye getirmeleri üzerinden yaklaşık 1 buçuk saat geçmişti.

Ve ahşap piknik masasına oturduğumuzdan beri anlattıkları tüm o saçmalığın özeti buydu.

"Senin toksikliğin yüzünden bilmiyorlar neden olacak?!"

Jeongin sinirle yükseldiğinde Jisung elini koluna koymuş ve onu hafifçe geri çekip bana dönmüştü fakat henüz bir şey diyemeden cılız, çatlak bir ses araya girdi:

"Sen istemiyordun. Kendini.. Hazır hissetmiyordun. Benimle.. Bir erkekle birlikte olduğunun bilinmesine hazır hissetmiyordun yani."

Seungmin'in cümleleri göğsümde derin bir çizik gibi sızlarken bir yandan da öfkeme mani olamıyordum.

"Saçmalık! Hayatımın hiç bir evresinde homofobik biri olmadım. Bundan niye çekineyim?"

"Bizim de anlamadığımız bu ya zaten!"

"Ne diyorsun Jeongin?"

"Diyorum ki, son 1 yıldır öylesine bencil bir piç kurusuna dönüştün ki, hafızanı kaybetmen beni gram üzmedi."

"Jeongin!" diye bu kez yüksek bir sesle araya girdi Seungmin.

"Ne var? Haklı olduğumu biliyorsunuz. Üçümüz de, onun yüzünden aylardır cehennemi yaşıyoruz. Şimdi geçmiş karşımıza ahkam kesiyorsa bilsin tüm gerçekleri. Şimdiden belli değil mi zaten, aynı adam olacağı.

Opia (HyunMin) Where stories live. Discover now