26.Bölüm (Malum Mesele)

402 58 122
                                    


     Hwang Hyunjin

Güçlü bir belleğin, zor bir imtihan olduğunu söylemişti babam bir keresinde.

   Çünkü;hatırlamak, unutmaktan çok daha can yakıcıymış.

   Hatırlamak, unutmaktan çok daha fazla iz bırakırmış.

   Peki, gerçekten öyle miydi?
Hatıraların varlığı, yokluğundan daha mı zordu?

   Bunu ayırt edemiyordum. Çünkü şuan ikisi de aynı derecede acı veriyordu bana.

   Geçmişteki kötü anıları hatırlamadığım için memnundum. Ama onlara sahip olmadığım için, nasıl telafi edeceğimi bilmiyordum.

  Korkuyordum..
Ve bunun kaybetme korkusu mu yoksa Seungmin'i incitme korkusu mu olduğunu ayırt edemiyordum.

Aslında ikisi birdendi. Ve biri diğerine baskın gelemiyordu.

   Bir başka Hyunjin'e hayat verme sebebim buydu. Hatalarını onun üzerine yıkıp devam edebileceğimi düşünmüştüm.

   Ve hala yapmak istediğim buydu. Her şey başka bir Hyunjin'in suçu olsun ve ben bundan aklanıp Seungminle mutlu olayım istiyordum.

Bencillikti tamamen. Bunu da biliyorum. Fakat çıkış yolu bulamıyorum.

   "Varmak üzereyiz. Kendini hazır hissetmiyorsan en azından bir kaç saatliğine bir yerde duralım. Kafanı toparlarsın. İster misin?"

  Direksiyon başındaki Jisung'un sesi beni düşüncelerimden sıyırırken gözlerimi, başımı ağrıtacak kadar uzun süredir izlediğim ışıklardan çekip ona baktım.

" Hayır. Bir an önce Seungmin'i görmek istiyorum. "dediğimde iç çekti fakat bir şey söylemedi.

   Seungminle konuşalı bir kaç saat oluyordu. Bana izin verdiği anda Jisung'un yanında bitmiş ve yola çıkmamız gerektiğini söylemiştim.

   Sorgulamadan ayaklanıp hazırlandıktan sonra ne olduğu umrumda bile olmayan bahanelerle hyungları ikna etmiş ve anahtarları almıştı.

   Yine de merak ettiğini bildiğimden kısaca olanlardan bahsetmiştim ve bu, bir kaç saatlik yolculuktaki tek konuşmamız olmuştu.

   Düşünmem için bana fırsat veriyordu. Böyle anlarda Jisung'a gerçekten minnettar hissediyordum.
Ona söylemesem bile neye ihtiyacım olduğunu hep biliyordu.

   Öte yandan, düşünmek, giderek azap verici bir hâl alıyordu. Çünkü bir sonu yoktu.

   Zihnimde koca bir boşluk varken ne kadar düşünürsem düşüneyim bir şeyler eksikti.

Üstelik hiç tereddüt etmeden bu yola çıkmış olmama rağmen ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilmiyordum.

   Her şeyi yoluna koymak istiyordum. Ve bunu yapacağıma olan inancım tamdı. Ama özgüvenim giderek eksiliyordu.

   Kendi yaptıklarımı ben bile zihnimde aklayamıyordum. Seungmin'e ne anlatacak, nasıl kendimi affettirecektim?

Bunların hiç biri hakkında bir fikrim yoktu. Tek bildiğim şey şuan onun yanında olmam gerektiğiydi.

   Solan ışıklar ve susan motor sesiyle, yolculuğumuzun sona erdiğini anladığımda derin bir nefes aldım.

"Hyunjin.. İyi olacak mısın?"

Jisung'un sesi öylesine içten bir endişeyle geliyordu ki, aksi bir şey söylediğim anda hiç beklemeden arabayı çalıştıracak ve bizi gerisin geriye, evimize götürecek gibiydi.

Opia (HyunMin) Where stories live. Discover now