19- Beni Götür

146 17 15
                                    


Kulübün içinde insanlar her türden baştan çıkarıcı kıyafetler giymiş ve tek bir kitle halinde ritme göre dans ediyordu. Müzik bangır bangır öyle yüksek sesliydi ki kulak zarlarım ağrıyordu. Lazer ışınları odayı düzensiz, baş döndürücü hareketlerle kaplamıştı.

Bu, bir akşam içinde uğradığımız üçüncü gece kulübüydü, eğer hala Luo Zheng Yun’a rastlayıp onu dışarı çıkaramazsak, o zaman çevremdekş bu şeylere daha fazla dayanamazdım ve onu aramayı şimdilik bırakmak zorunda kalırdık. 

“Feng Ge, hasta sapığı bu şekilde gerçekten cezbedebilir miyim?” Shen Xiao Shi, görünüşe göre alışık olmadığı gibi, yüz hatlarına oturan kalın çerçeveli gözlüğünü düzeltti.

Giydiği beyaz tişört ve pazen kombinasyonuna baktım ve Mo Qiu’nun her zamanki kıyafetleri gibi olduğunu düşündüm, “Kendine biraz güvenebilirsin, kesinlikle yapabilirsin.” Kıyafetlerinin arasına gizlenmiş mikro kamerayı ayarlamasına yardım ettim, “Panik yapma, Monkey her şeyi uzaktan görebiliyor, bir aksilik olursa hemen orada olacağız.”

Shen Xiao Shi çarpık bir gülümsemeyle cevap verdi, “Hmm, tüm yumruklarımı almaktan hasta sapık ölümün eşiğine gelirse, çabuk geldiğinden emin ol.”

Üç farklı gece kulübünde dolaşıp üç bardak portakal suyu içtikten sonra mesanem biraz doluydu. Shen Xiao Shi’ye olduğu yerde kalmaya devam etmesini söyledim ve tuvalete gitmek için oradan ayrıldım.

Banyodayken cebimdeki telefonum bir saniye titredi, bu, arabada oturan ve durumu izleyen Monkeydendi. Luo Zheng Yun nihayet gelmişti.

Ellerimi sildim ve banyodan çıkmak için acele ettim. Gece kulübünün toplamda iki katı vardı ve loş ışıktan nerede olduğunu anlamak zordu.

Dans pistinde titreyen kitlelerin arasından sıyrıldım ve Shen Xiao Shi’ye Luo Zheng Yun’un geldiğini söylemek için salonumuza geri döndüm.

Shen Xiao Shi hemen sırtını düzeltti, ifadesi özellikle gergin görünüyordu ve duruşu da özellikle doğal görünmüyordu.

Kaşlarımı çattım, “Sakin olmalısın.”

Shen Xiao Shi fısıldadı, “Acilen lavaboyu kullanmam gerek...”

Gözlerimi kapatıp çabuk gitmesini ve geri dönmesini söyledim.

Shen Xiao Shi gittikten sonra, iki kolumu da salonun arkasına dayadım ve arkama yaslandım. Başımı yumuşak yüzeye yasladım, ikinci kattan bana yöneltilen bir bakışla aniden göz teması kurdum.

O gözler uğursuz, soğuktu ve saldırmaya hazır zehirli bir yılan gibi bana yapışmış gibiydi. Ancak, tam olarak bakışlarımızın buluştuğu anda, bu yüz hatları sıcak bir gülümseme oluşturdu.

Sadece numara yapıyordu, ben de iyiliğe karşılık verdim ve göz temasını kesmeden sahte bir gülümsemeyle karşılık verdim.

Sonunda, ilk gözlerini kaçıran o oldu. Bir süre sonra salonun önünde takım elbiseli, uzun boylu bir yabancı belirdi ve bana bir not uzattı.

“Luo Zheng Yun’dan, Bay Luo bunu size vermek istedi.” Notu işaret etti ve sonra beni işaret etti, sonra benim bir şey söylememi beklemeden arkasını döndü ve ikinci kata gitmek için ayrıldı.

Notu açtım ve üzerinde birkaç basit kelime olduğunu gördüm; bir zaman ve bir yer.

01:00, arka kapı.

Saate bakmak için telefonumu çıkardım, saatin 1 olmasına daha beş dakika vardı. Daha fazla dayanabilir miydi?

İki dakika daha bekledim ve hala Shen Xiao Shi’den bir iz yoktu. Tuvalete falan mı düştü anlamadım.

Flying Gulls Never Land [BL Novel]Where stories live. Discover now