•20• Savaş Alameti

503 67 31
                                    

"Seni uyardım." Voldemortun sesi kızın zihninde tekrar, bu kez daha büyük bir acıyla hissedildi. "Fakat sen, yine işlerime burnunu soktun!" Harper acıyla inledi. Onun yattığı yerde kıvranması, başında bekleyen arkadaşı Lily Evans'ın bu durumu sorgulamasına sebep oldu. Çapulcular gitmişti fakar o bir süre daha kalmayı tercih etmişti.

Bir saattir revirdelerdi ve Harper acıyla kıvranıyordu. Uykusuzluktan bayıldığı söylenmişti fakat Lily mevcut durumda buna elbette inanmıyordu. Arkadaşının acısı geçmek bilmiyor, aksine katbekat artıyordu...

"Uykusuzluktan olduğunu söylemiştiniz!" Lily Madam Pomfrey'e döndü, uykusuzluktan bayıldığını ve uzun bir süre uyuyacağını söylemişti. Fakat Harper şu an terliyor, inim inim inliyordu. Bu kesinlikle uykusuzluk beliritisi değildi ve Lily Evans bunu biliyordu.

"Ben - ben bilmiyorum. Dumbledore'a haber vereceğim." Kadın ellerini önlüğüne sildi ve hızla revirden çıktı, bu beklenmedik bir şeydi.

Harper'ın kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Çok fazla paniklemişti, uzun zamandır uğruna çalıştığı şeyle şu an yüzyüze gelmişti. Fakat kendini o kadar halsiz ve bitkin hissediyordu ki... Kafası çok karışıktı.
O kadar çalışmamalıydı, kendini beş gün uykusuz bırakmamalıydı. Bayılana kadar kendini bu göreve adamamalıydı.

Fakat genç cadı bir kere bu hatayı yapmıştı. Yine de onu yenmeye kararlıydı, sadece düşüncelerini toparlaması ve odaklanması gerekiyordu. Biraz - biraz vakite ihtiyacı vardı.

"Küçük Slughorn... Şayet o gece başıma bu kadar bela açacağını bilseydim - seni öldürmekten beter eder-" Voldemort kısa bir an duraksadı ve kızın nefesini kesti. Harper nefes alma ihtiyacıyla kıvranıyormuş gibi yaparken, Voldemortun sesi bir kez daha duyuldu. "Seni engel olmaktan çıkarırdım. Senin gibi ufak bir kız çocuğu bana engel olamaz! O çok sevgili iş birlikçlerine böyle söyle. Birazdan bana ölmek için yalvaracaksın!"

Harper birdenbire kahkaha attı. Tabii Lily onun sadece sırıttığını ve ağzının içinde bir şeyler mırıldandığını görüyor, Voldemortsa şuh bir kahkaha duyuyordu.
Harper, Voldemortun kazandığını sanmasını ve sonrasında onu yendiğini görmesini istemişti. En büyük kaybedişler, kazanacağını sandığın anda gelenlerdi...

Lily panikle elini alnına götürdü, uzun zamandır Harper'ın bir şeyler karıştırdığını biliyordu ama ona bu denli acı çektirecek bir şey olduğunu tahmin etmemişti. Lily panikle odanın içinde volta atarken, içeriye Dumbledore girdi. Tesadüfen revirin boş olması adamın derin bir nefes almasına neden oldu. Hızla kıza yaklaştı ve yutkundu, bu hiç iyi değildi.

Alnındaki terler, bedeninin kasılmasını, vücudunda beliren morarıklıklar, kesinlikle Harper'ın başarıdığına alamet değildi. Umarım dedi Dumbledore, umarım Voldemort onu öldürmez...

"Neler oluyor?!" Bu sözleri söyleyen Voldemort birden göğsünde sancı hissetti. Voldemort, Harper'ın zihnine çalışma odasında, çalışma masasının orada girmişti. Bunun çok rahat olacağını, onu biraz zorlayıp işlerine geri döneceğini sanmıştı. Harper onun için ufak bir hamam böceğiydi, ezip geçmesi bu kadar zor olmamalıydı.

Ancak olmuştu.

Kızın kahkahası Voldemortun zihninden çıkmıyordu, kalbinin ortasında bir ağrı vardı ve geçmek bilmiyordu. Harper'ın zihninden hızla çıktı fakat kızla arasında istemsizce bir bağ çoktan kurulmuştu. Zihinleri arasında bir tür geçit vardı ve o geçit kapanmadan Harper çoktan içeriye sızmıştı.

"Canın acıyor mu Tom?" Harper onun zihninin içindeydi, düşmanın kafasının tam içinde. Voldemort onu atmaya çalıştı, o bu konuda çok yetenekliydi fakat atamadı. Çünkü Voldemortun unuttuğu bir şey vardı, Harper'ın intikam arzusu.
Her seferinde bu detayı unutuyor ve Harper'ı hafife alıyordu.

Penumbra - Sirius BlackWhere stories live. Discover now