16. MASUMLUĞUN OTOPSİSİ

123 37 498
                                    

Bu kitapta bahsi geçen karakterler, kurumlar ve olaylar her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir ve kalemime aittir.

İyi okumalar!

Mordeus, Çok Geç - 1. Cenaze




Ayaz'dan...



Çıkmaz bir sokaktaydım, unutamıyordum içimde biriken acıları.

Çıkışı olmayan bir sokaktaydım, arkamda bir canavar vardı. Kapana kısılmıştım, canavara hayır diyemedim. Onun içime yerleşmesine izin verdim. O canavar, bendim. Bunlar da yetmezmiş gibi sevdiğim kadının kalbini dakikalar önce felaket kırmıştım.

Öfkeliydim, öfkem kendimeydi.

Kırgındım, kırgınlığım duygularımaydı.

Özlüyordum, özlemim masumluğumdu.

Çocukluğumdu...

O kadın çocukluğumdu benim. Laleleri onunla yaşattım, yaşayamadığım çocukluğu onun sayesinde sevdim. Onunla sevdim, onu çok sevdim. Vazgeçemedim. Bu sevdayı elimin tersiyle itemedim. Başaramadım. Ben, belki de ilk önce babamın oğlu olmayı başaramadım. Beni gökyüzüne Hazal Deniz koymuştu, Sokak Güvercini gökyüzüne aşık etti beni. O bir güvercindi ve özgürlüğüne düşkündü. Saatler önce özgür bırakmıştım güvercini, kanatlarının onu bana tekrar getirmesini diledim çünkü tekrar bana gelirse benimdi. Kalbi bana aitse gelirdi ancak. Hislerim tamamen gerçekti, kontrol edemediğim hislerim fazlasıyla gerçekti ve bu hisler yüzünden sevdiğimi acılarla buluşturmuştum.

Canım yanıyordu, babamı kaybettiğim günden sonra ilk defa canım bu kadar çok yanmıştı. Kırgınlığın kucağındaydık. Bir hoşça kal kurşunu kalbimizi delip geçmişti.

Bütün sokakları aradım, onun evine de benim evime de baktım ama hiçbir yerde de yoktu. Sokak Güvercini hayata küsmüştü, belki uçmaya ve özgürlüğe bile küsmüştü. Benim yüzümden...

Kurumdaki odama döndüm, Göktuğ hâlâ can çekişiyordu karşımda. "Affet beni Ayaz, ağzımdan kaçırdım. Bir an Hazal'ın yanımızda olduğu aklımdan çıktı. Seni de onu da çok zor durumda bıraktım. Çok özür dilerim."

Omuz silktim sadece umutsuzca. "Önemi yok Göktuğ, zaten öğrenecekti." Derin bir nefes aldım. "Savcıdan haber var mı?"

"Beş on dakikaya burada olacağı bildirildi."

Başımı sallayarak onayladım. "Cesede dokunulmadı, değil mi?"

"Hiçbir temasta bulunulmadı Ayaz, aynen bırakıldığı gibi. Savcıyı bekliyoruz, o gelip inceleyince kaldırırlar morga." Yine başımı salladığımda Göktuğ tekrar söze girdi. "Bu başımıza çok büyük dertler açacak, biliyorsun, değil mi?"

"Ne kadar büyük bir dert açabilir?" dedim onu süzerken. "En fazla bütün örgüt sorguya alınacak." Hepsi de bana hayretle bakıyordu. "Hem kurumdaki hainler de teker teker açığa çıkar." Bir an için sessizlik oluştu ve birisi geldi odaya. Bu oydu, Savcı Yeşim Kamelya karşımdaydı. Her zamanki gibi üzerinde bir takım elbise vardı, en sevdiği renk olan zümrüt yeşilini tercih etmişti. Saçları uzundu ve daima topluydu. Yüzünde tadında bir makyaj vardı, boyu ise benden biraz kısaydı. Yeşim Kamelya, Cumhuriyet Savcısı... Benim çocukluk arkadaşım, şu an karşımdaydı ve her zamanki gibi hâlâ başı dimdikti. Anında toparlanırken yanına doğru birkaç adım attım. "Geldiğinizden haberim yoktu Sayın Savcım, yoksa sizi kapıda karşılardım. Hoş geldiniz."

LALELERİNDEN SERİSİ (düzenleniyor)Where stories live. Discover now