Chapter: 1

17.5K 755 1.2K
                                    

Genç adam ayrıldığı iş yerinden tekrar çalışmaya başlamak için onay aldığında içini tarifsiz bir heyecan kaplamıştı.
Sanki ilk kez çalışmaya başlıyormuş gibi stres içindeydi ama kendisi çalışma hayatında hep başarılı bir şef olmuştu.

Alarmı çalmadan önce uyandığı için yatağında bir süre boyunca öylece uzanarak kısık gözlerle tavanı izledi ve alarmı çaldığında kapatıp doğruldu. Uyuşuk adımlarla lavaboya ilerleyip duş almak için hazırlıklarını yaptı. Duştan çıktıktan sonra yeni uzamaya başlayan sakallarını tıraş etti.

Aynada ki yansımasına karşı: "Şimdi daha iyi bir imaja sahipsin yakışıklı.." dedi ve lavabodan çıkıp geceden hazırladığı gündelik kıyafetlerini giyindi. Mutfakta öylesine bir şeyler atıştırdıktan sonra evden çıkıp kapıdaki motoruna bindi ve tam yola çıktığı esnada motorundan garip sesler gelmeye başladı. Daha evinin önünden bile uzaklaşamadan motoru bozulduğunda öylece kalakalmıştı.

İçinden: "Gerçekten mükemmel bir sabah.." diye geçirdi ve motorundan inip sorunu düzeltmeye çalıştı ama tüm denemeleri olumsuz sonuçlandı.

"Yemin ederim ben bugün ölsem yarın ölümsüzlüğü bulurlar üzerimdeki öyle bir şanssızlık." diye söylenmeye devam ederken Barlas aramaya başladı ve onu bekletmeden telefonu açtı.

Barlas: "Hadi yavrum nerede kaldın? Restoran kapanınca mı geleceksin? Birazdan iş başı yapacağız acele et." dediğinde Can'ın ağzı bir şey söyleyecek gibi açık bir vaziyette kalmıştı. Barlas, Can'ın konuşmasını beklemeden yüzüne kapattığında ağzı zar zor kapanmıştı.

Can sıkkınca oflayıp saate baktı ve motorunu öylece bırakıp anayola doğru hızlı bir şekilde koşmaya çalıştı. Kaldırımda yatan köpekler onun koşmasından rahatsız olup onu kovalamaya başladı. Can köpekleri farkettiğinde koşusu daha da hızlanmıştı ve kendi hızlandıkça köpeklerde onunla aynı şekilde hızlanmıştı.

Can: "Hoşt! Hoşt!" diyerek köpekleri uzaklaştırmaya çalışsa da başarısız olmuştu ve lüks bir aracın yolcu kapısının açık olduğunu gördüğünde can havliyle hızlıca arabaya bindi. Son anda arabanın kapısını kapatıp kapının önünde havlayan köpeklere dil çıkardı.

Diego telefonuna bakarak arabasına yaklaşırken Can'ı farketmemişti ve arabasına binip telefonuyla beraber eşyalarını Can'ın oturduğu koltuğa doğru fırlattı.

Can kısık sesle inleyip: "Kafama atsaydın bari.." diye söylendi. Diego onu gördüğü anda yerinden sıçradı ve büyüttüğü gözlerle şaşkın şaşkın baktı.

Diego: "Hey! Sen kimsin ve arabamda ne işin var?! Bu ne cüret?" diye bağırdığında Can yüzünü buruşturdu.

Can: "Köpekler kovalıyordu. Ben de kurtulmak için arabana bindim. Bu kadar bağıracak ne var yani.." dedikten sonra Diego'nun keskin bakışlarına dayanamayıp gözlerini kaçırdı.

Diego: "Bu kadar bağıracak ne var yani mi? Arabam da adını bile bilmediğim bir yabancı var!" dediğinde Can: "Hah! Tantana yapmadan önce derdini baştan söyleseydin ya.. Adım Can." elini uzatarak söylediği şeyle Diego'nun kaşları daha çok havaya kalktı.

Sonunda Diego alayla gülmeye başlayıp arabanın içine bakındı ve: "Pekala.. Gizli kamera nerede? Soner mi tuttu seni? Bu ara şakaları çoğaldı.." diye mırıldandı. Can, eli hava da kalmış şekilde Diego'ya baktı ve yutkunurak elini geri çekip:"Beni kimse tutmadı.." diye çaresizce mırıldandıktan sonra saate baktı ve kendi kendine konuşmaya devam etti: "Kahretsin işe geç kaldım.."

Can, belki acıyıp beni işe bırakır umuduyla masum bakışlarını Diego'ya çevirdi ama başarısız olduğunu farkettiğinde arabadan inip kapıyı hızlı kapatacak gibi yaptıktan sonra arabanın pahalılığı aklına geldi ve son anda kapıyı nazikçe kapattı. Etrafına bakındı ve köpeklerin gittiğini görünce nefeslendi. "En azından köpeklerden kurtuldum." diye mırıldanıp yürümeye başladı ve yerde ki taşları tekmeledi.

the love menu Where stories live. Discover now