9. Bölüm | Saldırgan

182 12 1
                                    

Ortamda gergin bir sessizlik vardı. Şuan ikimizde Fatih'in mesaj atmasını bekliyorduk. Çünkü Hakan'ın evinin adresini atacaktı.

Çok geçmeden Savaş'ın telefonuna bildirim geldi. Savaş, Fatih'in attığı konumu inceledikten sonra hızla üzerinde ki yorganı attı. Ayağa kalkmaya çalıştı.

"Savaş bu halde nereye gidiyorsun?" Diye sordum telaşla.

"O adamı kendi ellerim ile gebertmeye" dedi öfkeyle.

"Savaş lütfen gitme, saatler önce ameliyattan çıktın" Diye yalvardım. Gitmesini istemiyordum.

"Dilan lütfen üsteleme, kapıyı kitle, camlarını kapat, evde beni bekle, hemen gelicem" dedi kapıya giderken.

"Savaş başına bir şey gelmesini istemiyorum lütfen" Dedim.

"Söz veriyorum yarım saat sonra evde olucam, sadece yarım saat" dedi. Bir anda asla beklemediğim bir hareketi yaptı, yanağımdan öptü. Böyle bir şey yapmasını beklemiyorum. Savaş evden çıktı, ben ise donup kaldım.

Savaş'ın Anlatımıyla;
Evden çıktıktan sonra hızla arabaya bindim. Yolda hemen Fatih'i aradım.

Telefon Konuşması;
-Fatih ben evden çıktım

-Tamam abi, bende geçicem birazdan

-Orda görüşürüz

Telefonu kapatıp diğer koltuğa koydum. Arabayı olduğunca hızlı kullanıyordum çünkü o adamı gebertmek için sabırsızlanıyordum.

15 dakika sonra Fatih'in attığı konuma geldim. Ben arabadan indikten hemen sonra arkamdan Fatih'de indi. Hızla evin kapısına gittik. Kapıyı öfkeyle çaldım. Çok geçmeden Fatih'in bana attığı o fotoğrafta ki adam kapıyı açtı. Hemen elim ile boğazını tuttum, o şekilde içeriye girdik. Beni tanıyor olmalı ki görünce sinir bozucu bir kahkaha sergiledi.

"Oo Savaş bey, nerelerdeydiniz siz bu saate kadar?" Diye sordu pişkince.

"Kimsin lan sen! Sen kim oluyorsun da benim karıma ateş ediyorsun!" Diye bağırdım öfkeyle.

"Sadece değerli karını biraz korkutmak istedim" dedi. Boğazını daha da sıktım.

"Ben seni bir korkuturum, feleğin şaşar! Anladın mı beni!" Dedim. Öfkeme hakim olamıyordum. Şuan elimde olsa onu öldürürdüm bile.

"Böyle demen bile korkutu beni" küçük bir kahkaha daha attı. Pişkin pişkin konuşup sinirlerimi daha da zıplatıyordu.

"Seni şuan gebertmemek için kendimi çok zor tutuyorum. Şükret Dilan'a söz verdim, yoksa senin şuan varlığından bile eser yoktu!" Her cümlemin sonunda daha da çok gülüyordu. O güldükçe boğazını daha da sıkıyordum. Yüzü kıpkırmızı olmuştu.

"Abi tamam yeter bu kadar" dedi Fatih beni geri çekerken. Fatih ben adamı bırakınca iki elini de sırtında birleştirip kelepçeledi. Bir eli ile ellerini, diğer eli ile kafasını tutarak dışarıya çıkardı. Bende peşinden gittim. Sinirim hâlâ geçmemişti ama Dilan'a verdiğim sözü tutmam gerekiyordu. Fatih kendi geldiği arabaya bindirdi. Cebimde ki telefonu çıkarıp saate baktım. Yarım saat olmasına 10 dakika kalmıştı. Dilan'a yarım saate evde olurum demiştim, bu yüzden hızla eve gitmem gerekiyordu.

"Fatih ben eve geçiyorum, ararsın beni" Dedikten sonra hızla arabaya bindim ve yola çıktım. Eve gitmek için sadece 10 dakikam vardı...

Dilan'ın Anlatımıyla;
Oturma odasına, elimde telefon saate bakıyordum. Savaş'ın gelmesine 3 dakika kalmıştı ama hâlâ gelmemişti. Tekrar başına bir şey gelmiş olma ihtimali beni çok korkutuyordu.

KALBİMİN SAHİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin