16. Bölüm | Bitsin

149 9 2
                                    

Bazen insanlar gerçekten de beklemediği insanlardan beklemediği davranışlar alır. Bende o konuma düşmüştüm şuan. Savaş'dan asla beklemediğim bir hareket yapmıştı. Orada insanların içerisinde beni küçük düşürmüş, aşağılamıştı. En önemlisi beni değil o kızı korkmuştu.

Göz yaşlarımı silerken eve doğru hızla ilerledim. Hem göz yaşlarımı siliyor, hemde sinirden deliriyordum. Merdivenlerden çıkarken arkadan Savaş sesleniyordu. Peşimden gelmiş olmalıydı. Şuan onunla konuşmak istemiyordum. Çantamdan çıkardığım anahtar ile evin kapısını açtım, tekrar kapatıp hızla içeriye girdim. Pelin ve abim eve gelmişlerdi. Beni görünce hemen yanıma geldiler. "Abicim ne oldu?" Diye sordu abim. "Yenge iyi misin?" Dedi Pelin. Onlara cevap vermeden odaya geçtim. Biraz daha yanlarında durursam hüngür hüngür ağlayabilirdim. Çünkü kırılmıştım, hemde fazlasıyla.

Yatak odasının kapısını kapattıktan sonra hızla yatağa oturdum. İşte o an göz yaşlarım kendini daha fazla tutamadı. Ellerim ile yüzümü kapatarak ağlamaya başladım. Derin derin nefes alıp vererek sakinleşmeye çalışıyordum. Kalbim fazlasıyla kırılmıştı. Evin kapısının açıldığını duydum, Savaş gelmiş olmalıydı. "Abi" Dedi Pelin. Savaş cevap vermedi. Buraya geleceği belliydi, göz yaşlarımı hızla sildim. O sırada içeriye girip öfkeyle kapıyı kapattı. "Dilan!" Diye bağırdı. Gözlerimi sıkıca kapattım. "Neden dinlemeden gidiyorsun?!" Diye bağırdı bir kez daha. "Ne dinlememi bekliyordun Savaş!" dedim öfkeyle oturduğum yerden kalkarken. "Dilan orada zaten fazlasıyla saçmaladın zaten" sözünü kestim. "Ya hâlâ saçmaladın diyorsun! Savaş ben mi saçmaladım yoksa sen mi? Bir düşün istersen bunu!" Diye bağırdım. "Dilan ben oraya sadece Sinem'le konuşmaya gittim" hızla söze girdim. "Ya neden o zaman toplantım var eski bir arkadaşım ile buluşacağım dedin, ya neden yalan söyledin Savaş!" Dedim. "Dilan söylesem beni güle oynaya gönderecektin sanki" dedi. "Böylesi daha mı iyi oldu yani! Ya sen beni herkesin içerisinde küçük düşürdün, beni koruyacağına o kadını savundun!" Dedim. "Dilan" sözünü kestim. "Ne Dilan, Dilan! Ya Savaş sen bu kadınla o masada ne kadar samimi konuştun da bu kadın senin telefonlarını açabiliyor?!" Dedim. "Dilan üzerime içecek döküldü, onu temizlemeye tuvalete gittim, o sırada telefonum masada kalmış, o da açmış ne yapayım" hemen söze girdim. "Ya bir de içecek döküldü diyorsun, deseydin Sinem'ciğine temizleseydi üstünü o zaman!" Savaş iç cekti. "Dilan" sözünü kestim. "Savaş o masada ne konuştunuz?" Savaş böyle bir şey soracağımı tahmin etmemiş olmalı ki şaşırmıştı. "Ne diyorsun Dilan?" Dedi. "Sinem'le o masada ne konuştunuz?" Diye tekrarladım. "Dilan düşündüğün şeyi konuşmadık" sözünü kestim. "Ne konuştunuz o zaman?" Diye sordum bir kez daha. "Dilan saçmalıyorsun" yüzümde acı bir gülücük oluştu. "Saçmalıyorum" dedim. Gözümden düşen yaşı hızla elim ile sildim. "Hep ben saçmalıyorum zaten" Diye ekledim sakince. "Dilan lütfen" dedi. "Tamam o zaman. Bitsin" Savaş dediğime çok şaşırmıştı. Donup kalmış, öylece yüzüme bakıyordu. "Dilan ne diyorsun sen?" Dedi şaşkınlıkla. "Bitsin diyorum, madem benden bazı şeyleri gizliyorsun, madem beni değil o kadını tercih ediyorsun o zaman bitsin, sende rahat et, bende" bu cümleleri dediğime inanamıyordum ama şuan gerçekten de böyle düşünüyordum. Sinirli, öfkeliydim. Hızla odadan çıkarak sertçe kapıyı kapattım. Ceketimi giyerken oturma odasına olan abime seslendim. "Abi hadi gidiyoruz" dedim. Abim ve Pelin hızla yanıma geldiler. İkisi de son derece endişeliydiler. "Yenge ne oluyor?" Dedi Pelin. "Hadi abi" dedim, Pelin'e cevap vermek istemiyordum. Eğer konuşursam bir kez daha ağlayabilirdim. "Dilan ne oluyor bir şey desene" dedi abim merakla. "Sonra konuşuruz abi hadi" dedim kapıyı açarken. Abim mecburca ayakkabılarını giydikten sonra peşimden geldi. Yolda hızlı adımlar ile ilerliyordum. Babaların evine bir daha geri dönmek isteyip istemediğimi bilmiyordum. Ama gidecek başka yerim yoktu. Abim arkamda bana yetişmeye çalışıyordu. "Dilan! Dilan bir durur musun lütfen" dedi. Yavaşladım, bana yetişince yan yana yürümeye başladık. "Ne oluyor Dilan anlat artık, nereye gidiyoruz?" Diye sordu. "Savaş ile kavga ettik, bende bitsin dedim" Diye anlattım olanları. "Nasıl bitsin dedin? Dilan saçmalama, bu kadar kolay mı?" Durdum ve abime döndüm. "Evet abi o kadar kolay, bilmediğin şeyler var" dedim, yürümeye devam ettim. "Tamam o zaman söyle abicim, ne bilmiyorum?" Diye sordu. "Saçmalıyorum abi ben, gerek yok bu yüzden" dedim. Şuan elimde olmayan bir şekilde abime de sinirlenmiştim. "Ya Dilan lütfen bir dur artık, nereye gidiyoruz bari onu söyle" dedi. "Babamın evine, çok merak ediyordun ailemi, hem tanışmış olursun" dedim. Abim daha fazla bir şey demedi.

Eve geldik. Kapıyı çaldım. O kapıya bir kez daha gelmiştim ve kapıyı korkarak çalmıştım. Kapıyı annem açtı. Beni görünce son derece şaşırmıştı. Buraya tekrar gelebileceğimi düşünmüyordu belli ki. "Anne" dedim. Kaşlarını çattı. Şaşkındı ama bunu belli etmemeye çalışıyordu. "Dilan, ne işin var senin burada" dedi. "Sizi abimle tanıştırmaya geldim" diyince gözleri adeta yuvalarından çıkacak dereceye geldi. Beni abimden ayıran onlar olduğu için karşısında abimi tekrar görmesi onu utandırmama yetmişti. Aslında bu durum biraz da olsa hoşuma gitmişti. "Bizi içeriye almayacak mısın?" Diye sordum. "Ta-tabii, gelin" dedi kekeleyerek. Abim ile birlikte içeri girdik. Babam yine her zaman yaptığı o aktiviteyi yapıyordu, televizyon izliyordu. Bizi fark etmedi. "Baba" diyince baktı. Bacak bacak atmış olan pozisyonunu bozup telaşla ayağa kalktı. O da annem gibi bizi gördüğü için şaşırmış, telaşlanmıştı. "Sizi, abimle tanıştırmak için geldim" dedim. Babamın yüzü kızarmış duruma gelmişti. Suçunu anladığı belliydi. "Merhaba" dedi abim gülümseyerek, elini uzattı babama, babam bir abimin eline bakıyor, birde bana bakıyordu. "Me-merhaba" dedi babam elini uzatıp ile uzatmamak arasında kalarak. Sonunda doğru kararı verip elini uzattı. Abim bizi onların ayırdığını bilmediği, aynı zamanda bana yaptıklarını bilmediği için gülümseyerek elini sıktı. "H-hoşgeldiniz" dedi babam. "Hoşbulduk baba" dedim.

1 Saat Sonra
Saat 11 olmuştu. Bir saattir hiç konuşmadan sessizce oturma odasında televizyon izledik. Herkes birbirine baktı fakat bu bakışma asla uzun sürmedi, herkes birbirinden gözlerini kaçırdı.

"Geç oldu, yatalım isterseniz" dedi annem babama bakarken. Babam annemin bu fikri ortaya atması sonucu mutlulukla söze girdi. "Aynen ya, bende çok yoruldum" dedi esnemeye çalışarak. "Bizde yorgunuz zaten" dedim. "Siz nasıl isterseniz" dedi abim. "Ben yukarıda yatak ayarladım. Dilan sen kendi odanda kalırsın diye düşündüm" dedi annem. "Tabi" Diye onayladım. Abim ve ben ayağa kalktık. "İyi geceler size" dedim anne ve babama. Abim ile birlikte merdivenden yukarı doğru çıkmaya başladık. Abim aynı zamanda etrafı inceliyordu. Arkamdan annem hızla geldi, kolumdan tutarak kendine yaklaştırdı. "Madem bu eve bir daha geldin, o zaman bu evin kurallarını bir daha yapmaya başlayacaksın" dedi sessiz bir şekilde. "Ne yapmamı istiyorsun?" Diye sordum. "Akşam ki işlerini yerine getir" dedi. "Tamam" dedim. Abim duymayacak şekilde sessiz bir şekilde konuşuyorduk. Abimin peşinden hızla gittim, önce ona odasını gösterecektim, sonra akşamki kuralları yerine getirecektim. Misafir odasına girdik. Burada genellikle akrabalarımızdan gelen olurdu. Anne ve babamda akrabalarımıza rezil olmamak için bu misafir odasını her zaman daha düzenli, daha şatafatlı yapmaya özen göstermiştir. Dolapta çeşitli pijama, yorgan ve yastıklar vardır. Neredeyse odada ufak bir toz bile bulamazsınız. "Abi dolapta pijamalar filan var istediğini alıp giyebilirsin" dedim gülümseyerek. "Tamam abicim ben hallederim" dedi, "İyi geceler" Diyip çıkacağım sırada arkadan tekrar seslendi. "Abicim, bu evi terk etme olayı ne zamana kadar sürecek, bu böyle olmaz biliyorsun değil mi?" Dedi. "Sabah konuşuruz abi" dedim ve odadan çıktım. Bu konu hakkında konuşmak istemiyordum.

Alt kata indiğimde annem ve babam çoktan yatmışlardı. Yani işime kimse karışmadan kuralları yerine getirebilecektim. Sabah uyandıklarında güzelce televizyon izleyebilmeleri için televizyonu güzelce sildim. Koltuklar da rahat oturabilmeleri ve güzel bir görüntü görmeleri için yastıkları düzeltip koltuk örtüsünü serdim. Babam camdan dışarısını seyretmek istediğinde toz değil manzara izlemesi için camları sildim. Yürüdükleri zaman ayaklarına bir şeyler değmemesi için yerde olan ufak şeyleri bile temizledim. Yanlış anlamayın bunların hiç birini onlar için değil, kurallarımı yerine getirmediğim zaman ceza almamam içindi.

Sonunda tüm kurallar bittikten sonra yukarı odama çıktım. Odama girmeyeli uzun zaman olmuştu. Ve belli ki kimse de benden sonra girmemişti, odam da ki her eşyanın yeri aynıydı. Çok yorgundum. Pijamalarımı hemen giyip yatağa girdim. Bir an önce uyumak istiyordum. Telefonuma son kez baktım. Savaş tam 22 kez aramıştı. Telefonum sessizde olduğu için duymamışım bile. Bir daha da geri aramaya niyetim yoktu. Telefonu sinirle kapatıp komidinin üzerine koydum, hızla gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Tabii ki göz yaşlarım beni yanlız bırakmadı...

KALBİMİN SAHİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin