12. Bölüm | Abi Özlemi

144 8 38
                                    

"İnşallah sizi bu güzel gününüzde bölmüyoruzdur" dedi Hakan bize doğru gelirken. Arkasından da Sinem geliyordu.

"Nasıl çıktın sen içeriden?" Diye sordu Savaş bir kez daha.

"Dedim ya, sevgili avukatım, ayrıca karım, çıkmamda yardımcı oldu?" Gözlerim büyüdü. Karım mı?! Ama bu nasıl olabilirdi.

"N-Ne saçmalıyorsun sen?" Diye sordum şaşkınlıkla.

"Saçmalık filan yok ortada Dilan'cım. Sinem benim karım, biz evlendik, bu kadar basit" dedi Hakan parmağında ki yüzüğü gösterirken. Büyük şaşkınlıkla Hakan'ın parmağında ki yüzüğe bakıyordum. Gerçekten evlenmiş olamazlardı herhalde dimi?!

"Neyse, sizinle bu mutlu anımızı paylaştığımıza göre, artık biz gidebiliriz, iyi akşamlar size" dedi Hakan ve Sinem ile birlikte uzaklaştılar. Hâlâ şaşkınlıkla arkalarından izliyordum.

"S-Savaş, Hakan nasıl çıktı?" Diye sordum.

"Belli ki bunlar bir olup iş çeviriyorlar" dedi Savaş...

*****

Sabah mutfakta Savaş ile kahvaltı yaparken Savaş'ın telefonu çaldı. Arayan kişiyi görünce mutlu olmuştu. Kimdi bu ismini görünce Savaş'ı mutlu eden kişi? Savaş hızla telefonu açtı.

"Efendim abicim, ne, gerçekten mi? Bu harika haber, tamam bekliyoruz, görüşürüz birtanem"

Telefonu kapattıktan sonra bana döndü. Kim dercesine baktım yüzüne.

"Kardeşim Pelin Amerika'dan dönüyormuş, hatta şimdi gelmek üzeredir" dedi sevinçle. Belli ki uzun zamandır görüşemiyorlar ki bu kadar mutlu oldu.

"Senin kardeşin mi vardı?" Diye sordum.

"Evet bir kız kardeşim var, Amerika'da okuyor, hiç yanında konusu açılmadığı için sana bahsetmek aklıma gelmedi" dedi Savaş.

Kısa bir süre sonra kapı çaldı. Savaş ile birlikte bende kapıya gittim. Orta boylarda, kumral, sevimli bir kızdı. Kapı açıldığı anda Savaş'ın boynuna atladı. Uzunca sarıldılar. Gülümseyerek onları izledim. Çok tatlılardı. Keşke bende abime böyle sarılabilseydim...

Sarılmayı bıraktıktan sonra ikisi de bana döndü.

"Pelin bu da Dilan, sana bahsetmiştim ya" dedi Savaş. Pelin yüzünde kocaman bir gülümseme ile bana sarıldı.

"Bende Pelin" dedi sarılırken. Çok samimi birine benziyordu. Güler yüzlü çok tatlı bir kızdı.

"E hadi içeri geçelim" dedi Savaş eli ile içeriyi gösterirken. Pelin içeriye girdi. Bizde peşinden gittik.

"Ee anlat bakalım, Amerika nasıl?" Diye sordu Savaş.

"Yani güzel, tek sorun seni çok özlemem" dedi Pelin. Gülümsediler.

"Yenge sen nasılsın, neler yapıyorsun? Yani abim seni bana öve öve anlattı ama-" Savaş, Pelin'in sözünü tamamlamasına izin vermeden bacağına vurdu.

"İyiyim, yani okula gidip geliyorum" Diye anlattım kısaca.

"İlkokul öğretmeniydin değil mi?" Diye sordu.

"Evet" diye yanıtladım.

"Abicim kimde kalacaksın?" Diye sordu Savaş son derece ciddi bir şekilde.

"Yani, aslında burda kalmak istiyorum ama, babam bir olay çıkarmasın, ilk gün orada kalmam daha sağlıklı olucaktır" Diye cevap verdi Pelin.

"Abicim, istersen babamla konuşurum biliyorsun dimi?" Dedi Savaş.

"Biliyorum abicim biliyorum, ama bu akşam orada kalayım, yarın gelirim" dedi Pelin.

"Peki" Diye onay verdi Savaş.

"Neyse ben artık kalkayım. Burada ki arkadaşlarım ile plan yaptık, onlarla buluşacağım, sonra görüşürüz" dedi Pelin ayağa kalkarken. Kapıya kadar gittik.

"Bunu saymıyoruz haberin olsun?" Dedi Savaş.

"Bende saymıyorum zaten merak etmeyin" dedi Pelin. Güldüler.

"Yengecim, tanıştığımıza çok memnun oldum" dedi Pelin bana sarılırken.

"Bende memnun oldum" dedim gülümseyerek. Pelin abisine de sarıldıktan sonra evden çıktı. Oturma odasına gidip koltuğa oturdum. Gözümden istemsizce akan yaşları hızla sildim. Ağlamamamın sebebi abimdi. Yıllardır bir haber almadığım abim. Yetimhane ayırmıştı bizi. Şuan ki üvey anne ve babam beni sahiplendikten sonra abimi bir daha görememiştim. Onu çok aramıştım ama soy adı değiştiği için bulamamıştım. Belli ki onu da biri sahiplenmişti. Savaş ve Pelin'i öyle görünce bir kez daha delinmişti yaram. Ben uzun zamandır abisine hasret çeken bir kızdım.

Savaş içeriye girdi, onu görünce hızla göz yaşlarımı sildim. Benim ağladığımı fark edince yüzü ciddileşti, yanıma oturdu.

"Dilan, ne oldu?" Diye sordu şaşkınlıkla.

"Hiç, hiç bir şey" hızla oturduğum yerden kalkıp mutfağa gitmek için yöneldiğimde Savaş da hızla ayağa kalkıp kolumu tuttu, gitmemi engelledi.

"Dilan, bir şey olmuş, anlatır mısın?" Diye sordu bir kez daha.

"Savaş, gerçekten önemli değil-" sözümü kesti.

"Benim için senin ağlamanın sebebi önemli Dilan, anlatır mısın?" Dedi. İç çektim. Abimi ona anlatmak istemiyordum. Zaten Savaş'ın başında bir sürü dert var, birde benim derdim onun derdi olmasını istemiyordum.

"Dilan, anlatır mısın?" Dedi sessiz kaldığım için. Tekrar sessiz kaldım.

"Tamam, o zaman bir daha bende sana derdimi anlatmayacağım" dedi.

"Savaş gerçekten aynı şey değil-" sözümü kesti.

"Gayette aynı şey Dilan" dedi.

"Tamam, anlatıcam" dedim. Tekrar koltuğa oturduk. İç çektim.

"Abim, Pelin ile seni görünce aklıma abim geldi sadece" Diye kısaca anlattım.

"Abin mi?" Diye sordu. Abim olduğunu bilmiyordu.

"Evet, yetimhanede beni sahiplendikten sonra onu bir daha asla görmedim, bir haber alamadım, şuan nerede onu da bilmiyorum. Ama önemli değil, alıştım, sadece bir anda sizi öyle görünce..." Diye anlattım.

"E arayalım" hızla söze girdim.

"Savaş ben zamanında çok aradım, ama soy adı değişmiş galiba bu yüzden bulamadım. Ama gerçekten bir önemi yok, yani bir de bunu dert etme lütfen, zaten bir sürü derdin var" dedim.

"Dilan, benim derdim nasıl senin derdin oluyorsa eğer, senin derdin de benim derdim oluyor, bu yüzden lütfen böyle konuşma. Ben sana söz veriyorum abini bulucam" dedi.

"Savaş gerçekten-" sözümü kesti.

"Dilan, sen ne kadar inatcıysan, bende o kadar inatcıyım bunu en iyi sen biliyorsun, bu yüzden üsteleme. Ben senin yanında her Pelin'e sarıldığımda, aklına abin gelecek. Ve ben bunu istemiyorum" dedi. Gülümsedim. İçimden gelen bir duygu ile hızla Savaş'a sarıldım.

"İyi ki varsın Savaş" dedim.

"Sende iyi ki varsın Dilan" Diye karşıladı.

Savaş benim gerçekleşen duam, umutlarım, nasibimdi. O benim her şeyimdi. O benim kendi hayatımın karanlığından kurtaran bir kahramandı...

KALBİMİN SAHİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin