1

110 2 0
                                    

Merhaba uzun zaman sonra ilk hikayem ile başlıyorum çok daha önce kitaplar yayınlamıştım fakat silme kararı aldım. Bu kitaptan memnun kalırsınız umarım. Bu hikaye uzun soluklu olacak karakterle bütünleşmenizi dilerim bu arada ana karakter Gal Gadot düşündüm (Genç halini medyaya bıraktım) ama siz kendinizi de düşünebilirsiniz, İyi okumalar.

****

Yeni oda arkadaşımın alarmının sesiyle uyandım. Gözlerimi açıp tekrar kapattım alarm devam edince kaşlarımı çatıp Melisa'ya baktım. Uyanmak bir yana dursun alarm artık onun uykusunun bir parçası olmuş muhtemelen alarmı rüyasında melodi niyetine dinliyordu. Kalkıp kapattığımda üfleyip onu uyandırdım son bir haftadır böyle ilerliyordu. Sabırlı olduğumu düşünüyordum bazı konularda ama bu sabrım iyi niyetime karışıp suistimal ediliyordu, ya da bana böyle geliyordu. ''Gece geç gelmesen bu kadar zorlanmazdın.'' bana alttan bok görmüş gibi baktı gözünün altı simsiyahtı ve muhtemelen göz makyajını silmeden uyumuştu. ''Pardon prenses!'' dediğiyle ona inanamaz gibi baktım. '' Hazırlan geç kalacaksın ilk gün'' İnsanlar bırakın ilk günü ilk hafta derslere girmezdi ama onu biraz kendime benzetmek istiyordum ayrıca ilk geldiğinde bunları konuşmuştuk yeni öğretim yılında notlarını yükseltmek istediğini söylemişti ve 2. sınıfa yeni geçmişti. Apartta kalıyorduk 2 kişiydik, birbirimize uyum sağlamamız şarttı. Neyse ki aptallığından başka zararı yoktu o da kendine zarar veriyordu. Ama özendiğim şeyleri de vardı bazı şeyleri çok da umursamamak, yaşamak, o an istediğin şeyleri yapmak gibi. Her neyse. Saat 7'ye geliyordu yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım neyse ki dün duş yapmıştım. Biraz gerinerek yüzüme nemlendirici ve güneş kremi sürdüm halbuki esmere kaçan bir tenim vardı. Kısa kollu düz beyaz bir crop ve düz lacivert kot şort giydim rimel ve dudak kalemi sürüp dağıttım aynada kendime baktığımda iyiydim. Son olarak parfüm sıktım voila!

****

Hani derler ya en çok vakit geçirdiğiniz 5 insanın ortalamasısınız diye işte benim ortalamamı düşüren ve en yakın arkadaşım olan Berke şimdi yanımdaydı ve asla hatırlamayacağım şeyleri anlatıp duruyordu. '' Kızım, birden kucağıma düştü diyorum. Saçları acayip kokuyordu sarı saçları hiç unutmayacağım bahse varım 1. sınıftır hiç onun gibisini görmedim ama hangi bölümden? Tahmin et bi' bakalım'' Bir yandan kahvaltı ederken bir yandan okula giren çıkanlara bakıyordum taze sıkım portakal suyu serinletmişti biraz. ''Öncelikle umrumda değil. İkinci olaraksa bu yıl mezun olacaksın ve hala benimle aynı derslere gidiyorsun. Utan! Umarım bir daha karşılaşmazsın. Barda karşılaşma ne ya bir de kucağına düşmüş. Kıza üzüldüm vallahi düşe düşe sana düşmüş.'' Berke fena sayılmazdı hafif kıvırcık saçları vardı ve oldukça uzun boyluydu. Yalan söyleyemeyeceğim ben ilk tanıştığımda azıcık hoşlanmıştım ama konuşma devam ettikçe daha doğrusu tanıdıkça friend zone düğmesine kalıcı olmak suretiyle basmıştım. Okula gelen hocaların arabalarına bakıyor ve favorimi ön koltukta yakalamaya çalışıyordum. Ben aslında inek değildim sadece kazandığım bursları kaybetmek istemiyor ve akademik bir kariyer düşündüğümden buradakilere pek uyum sağlayamıyordum. Ama sınıfın çoğunluğunun beni sevmediğini de düşünmüyor değilim. Yardım isteyenlere genellikle ediyordum ama sınır aşanlara çizgi de çekebiliyordum bu da benim sevdiğim yönlerimden birisi çizgiyi net olarak çekebiliyordum.

Bu arada ben 3. Sınıfa geçmiş Uluslararası İlişkiler okuyordum. Diğer bölüm hocaları gelmiş ama ilk dersimin hocası Onur hoca hala gelmemişti. Ne öğrendiysem, şu anki hayalini kurduğum neyse bunun taslağını bana çıkartan Onur hocaydı. Aslında biraz tersti ama bu bana babamı hatırlatırdı. Zorlanmak beni her zaman hırslandırmıştı. Değer verdiklerimi memnun etmek hayat uğraşımdı. Bu garip gözüküyor ama böyleydi. Kısacası hayal ettiğim ne varsa Onur hoca sayesindeydi. Okul sonrasında bana iş konusunda elinden gelen ne varsa yapacağını söylediğinde sarıldığımı hatırlıyordum. O günden sonra bir daha asla fiziksel temas kurmadım çünkü kendimi suçlu hissettiren bir zihinsel duruma girmiştim ve kendimi affedemediğimi hatırlıyorum geçen sene. Gri Jeepi yavaşça dönerken görünce bacaklarımı mutluluktan birbirine bastırdım onu görmek her zaman güzel. Yaklaştıkça yüzünü daha iyi görebiliyordum. Bıyıklarını kesmişti bu yıl bu görüntüsü tuhaf gelse de asla yakışmamazlık yaratmamıştı yüzünde. Donuk yüz ifadesiyle arabanın sağ camına arkasında biri var mı diye bakıyordu. Caddede kafenin önüne gelinceye kadar gözlerini yoldan ayırmadı tam gözlerimi ayırmaya hazırlanırken bu tarafa bakıp beni görünce gülümsedi ve kaşlarını kaldırıp yüzünü hafif aşağı selamlama anlamında eğdi. Ben gülümseyip elimi salladım ama çok güldüm sanırım çünkü elmacık kemiklerim üst yanağıma baskı yapıp gözlerimi kapatacak gibi oldu.

AkademisyenWhere stories live. Discover now