2

33 2 0
                                    

Teoriler dersinde geçen senenin tekrarını yapmıştı Onur hoca ama ben yine de ufak ufak notlar almıştım çünkü kıyıdan köşeden de olsa soru soruyordu ve ne kadar dikkatli dinlesem de unutuyordum. ''Her ne kadar batı literatüründe olup kendilerini eleştirmekten utanan teorisyenler olsa da hatalarına bakıp ders çıkarmak ve kamuoyuna gerçekleri gösteren teorisyenler de var. Bu grup altındakilere Oryantalist yani Şarkiyatçılar diyoruz. Batılı devletlerin besleyip büyüttüğü değerli yazar ve bilim camiasının önde gelenleri kendilerini sert bir şekilde eleştiriyor, bunu yaparken aynı zamanda doğuyu da eleştiri getirseler de tutucu ve muhafazakar teorisyenlerden paçalarını yırtamıyorlar. '' onu pür dikkat dinlerken telefonum titredi. Bir telefona bir de Onur hocaya bakarken panik yaparak direkt kapattım çünkü hemen 2 adım ötemde ders anlatıyordu. Bana baktığında bir dudağı yana kayarak hafif gülümsedi ve sorun yok der gibi başını eğdi ders anlatmaya devam etti.

****

Odasına girdiğimizde masanın önündeki rahat sandalyelerine oturdum buraya gelmeyeli üç aya yakın oluyordu. Yeni oda kokusu almış içerisi kahve dükkanına girmişim gibi kokuyordu bir yandan da yeni aldığı koku kokuyordu ne olduğunu bilmiyordum ama ikisinin kokusu eşsiz bir koku yaymıştı etrafa, boğucu değildi. Oturduğumda bana masasındaki incir kolonyası uzattı bende ondan gelen hiçbir şeyi reddetmediğim gibi elimi açıp sıkmasını bekledim. Elimi ovuşturduğumda ona bu kadar incir kolonyası getirenin kim olduğunu düşündüm ve fazlalığı boynuma yedirdim, daha çok ferahlamıştım. Benim hareketlerimi izlediğini anladığımda ona bakıp gülümsedim. ''Hayatınız nasıl gidiyor hocam?'' arkadaşlarımın aksine o hayattan yakınarak cevaplar vermiyordu bu da benim onunla daha fazla güzel vakit geçirmek istememe sebep oluyordu. ''Yeni spor rutinine başladım yarım saat daha erken kalkıyorum en heyecanlısını söyleyeyim bir köpek sahiplendim, böyle ayı gibi bir kürkü var umarım bakmayı başarırım gerçi iki aydır başarıyorum. Yalnız olmayacağım için mutluyum artık.'' onun yüzüne bağırmak istiyordum 'Senin sorunun ne be adam istesen elli kere evlenmiştin şimdiye!' onun yerine ''Fotoğrafı var mı merak ettim şanslı köpüşün'' deyip yalnızlık kısmına değinmek istemedim aramızda duygusal konuşma açıldığı zaman çevremizde garip bir enerji balonu bizi çevreliyordu, patlatması zor ve zahmetliydi. Gülüp telefonu açtı ''Bende hep kedim olsun istedim, yani bakımı daha kolay.'' Ekranı bana tuttuğunda bir anlık konumumuzu unutarak elinden alıp resmi büyütüp küçültmeye çalıştım ''O kadar şanslısınız ki, çok şirin duruyor. İsmi ne?'' telefonu elimden almak için hiçbir şey yapmadığında başka fotoğrafı var mı diye yana kaydırdım ama diğer fotoğraf kendisinin sporda çekildiği bir fotoğraftı. Ellerim terlediğinde boğazımı temizler gibi sesler çıkarttım ve telefonu önüne koydum. ''İsmi Kal.'' Elini çenesine koyduğunda biraz daha sandalyesini masanın altından yaklaştırdı ve bana daha değişik bakmaya başladı. Kendimi oturduğum yere çektim ve başka konu aramaya başladım. Sesiyle tekrar ona döndüm ''Bu hafta sonu Antalya'da kardeşim Gastronomi festivalinde katılımcı, yarışmacı gibi bir şey gelmek ister misin?'' dudaklarımı birbirine bastırdım gitmeyi çok isterdim tabii ama okulla alakalı bile değil. Tuhaf kaçmaz mıydı? ''İzmir'e geldiğinden beri okul-yurt arası başka bir yere bile gitmiyorsun doğru düzgün 2 yıldır. Değişiklik olsun demiyor musun hiç? Bursa'da da mı böylesin?'' Beni böyle monoton robot gibi görmesine üzülmüştüm ''Hayır annem ve kardeşimle eğlenirim babamla gezer tartışırım hatta ilk yılın yazında karadeniz turu yapmıştık.'' Babamın ara sıra şaklabanlık yapası geliyordu o anları aklıma gelip genişçe gülümsedim. Ona baktığımda benimle birlikte gülümsüyordu, keşke benim olabilseydi böylece asla ona uzak davranmak zorunda kalmazdım.  '' Tebrik ederim, ailen senin gibi birini yetiştirmeyi nasıl başardı acaba? Eminim yaşayamadığın ihtimaller senin içini kemiriyordur.'' demesiyle yüzüm düştü o beni azarlasa tek kelime edemeyeceğimi biliyordu çünkü ilk senelerimde yanına bir şeyleri danışmak için gittiğimde yine mi sen bakışları atıyordu. Bir keresinde, sanırım o gün seminer için telaşlıydı kapıyı çalıp girdiğimde 'Ada sensen gelme' diye bağırmıştı normalde bunu diğer hocalar yapsa burslu olduğum için dediklerini düşünürdüm ama o söyleyince gergin olduğunu anlamıştım onu anlamak istesem de üzülüp bahçede tek başıma oturmuştum. Bana bir daha öyle davranmadı.

AkademisyenWhere stories live. Discover now