Tutuklama

5.5K 344 37
                                    

Bugün büyük gündü.

Bugün, Kürşat ve örgütün lideri dahil olmak üzere bütün uyuşturucu baronlarını tutuklayacak ve hak ettikleri demir parmaklıkların arkasına tıkacaktık.

Ekip olarak çiftlik evinin arka kapısının 500 metre gerisinde, örgütün liderinin toplantıya katılmak üzere gelmesini sabırla bekliyorduk.

Ben buradan çiftlik evine kimlerin geldiğini göremiyordum ama kulaklıktan gelen bilgiye göre Kürşat gelmiş, toplantıya katılmak üzere içerideki yerini almıştı.

Örgüt liderini taşıyan helikopter şu an havadaydı ve beş dakika içinde çiftliğin içinde bulunan helikopter pistine inmesi bekleniyordu.

Hepimize, içeride bulunan köpeklerin saldırması ihtimaline karşı içinde onları uyutacak ilaçların olduğu silahlar dağıtılmıştı. Silahı baldırıma bağladığım bir kılıfa yerleştirmiş, böylece rahatlıkla çekip kullanabileceğim bir hale getirmiştim. Diğer polisler de benimle aynı yöntemi benimsemişti.

Ilgaz'ın elinde bize karşı sıkılacak mermileri engellemek amacıyla kurşun geçirmez büyük bir kalkan vardı. Diğer dördümüz de evin arka girişindeki demir kapıyı kırmak için koçbaşı taşımak yerine, dinamit ve maymuncuğu tercih etmiştik. Duruma göre hangisi yeterli gelirse kapıyı açmak için onu kullanacaktık.

İlk hedefte arka kapının çevresinde silahlı olarak nöbet tutan beş adam vardı. Adamları aramızda paylaşmıştık, arta kalan birini ilk işini bitiren halledecekti.

"Benim çişim geldi."

Bu cümlenin sahibi her zamanki gibi Mert'ti. Fısıldayarak söylediği saçmasapan sözlerle tüm ciddiyetimizi bozuyor, Ilgaz tarafından kötü kötü bakılmalarla ve bizim tarafımızdan da bıyık altından gülmelerle ödüllendiriliyordu. Ne yapalım sapına kadar resmiyetin içindeydik, biraz kaytarma hepimize iyi geliyor, gerilen sinirlerimizi biraz olsun gevşetiyordu.

Ilgaz fısıldayarak "Çocuk musun sen? Biraz sık dişini, operasyon bitince halledersin," dedi.

"O kadar sabredemem ben, altına işemiş ortalıkta gezen tek polisin sizin ekibinizden olmasını istemezsiniz değil mi? Bu çok gurur kırıcı olur."

"Tamam Allahın cezası, geç arkaya ağacın altına işe."

Ilgaz durumun vahametini anlayınca Mert'e izin vermek zorunda kaldı. Mert'de Ilgaz'ın damarına nasıl basacağını ve onu nereden vuracağını çok iyi biliyordu.

" Olmaz."

Ilgaz sinirlendi. "Neden olmuyormuş paşam, seni içerideki tuvalete götürecek halimiz yok ya. Açık hava tuvaletiyle idare edeceksin artık."

"Çakırcığım ben işerken sesini duyarsa utanırım ben."

Bu işeme muhabbetinin bir an önce sona ermesi için duruma müdahale etmek zorunda kaldım. "Sen bitirine kadar kulaklarımı kapatırım, olur mu?"

Mert sevinçle çocuk gibi başını salladı ve arkaya işemeye gitti. Tabiki bir operasyon esnasında kulaklarımı falan kapatacak değildim, bu çok büyük risk almak demekti.

Mert bir dakika sonra yerine geri döndüğünde "Ama kulaklarını kapatmamışsın Çakırcığım, bütün şırıltıyı duydun şimdi," dedi.

"Arkadaşlar bittiğini işaret etti o yüzden açtım Mert. Yani hiç bir şey duymadım merak etme.

Anıl "Motorun gürültüsünü duyuyorum, helikopter yaklaşıyor," dedi.

Ben daha hiç ses duymuyordum. Demek ki ekipten kulakları en iyi işiten Anıl'dı.

ÇAKIR (Tamamlandı)Where stories live. Discover now