dokuz

1.1K 57 104
                                    

Minho'dan:

Hızlı adımlarla yurda ilerlerken sadece kafamı susturmaya çalısıyordum. İçimdeki kaygılı anlatılamaz his beynimi ele geçirirken basım dönmeye baslamıstı. Herseyi kafama fazla takan birisiydim. En küçük seylerde bile çok kolay stres oluyordum. Her zaman birseyleri siktir etmeye çalıssamda, siklemiyormus gibi gözüksemde içimde düsüncelerimle bir savas içerisindeydim hep. Bir türlü dinmiyordu kafamın içinde her saniye dolanan ses.

Yurt odasına vardığımda kapıyı çalmak için bir kaç saniye bekledim. Hazır olduğumda hafifçe kapıyı tıklattım. Kapı açıldığında beklediğim kisi karsılamadığı için anlık sokla nefesim kesilmisti. Jisung'la göz göze geldiğimde kasları hafif çatılmıs sorarcasına bakıyordu yüzüme. Ne yapacaktım? Yalan söyledim mi diyecektim? Ona yalan söylediğimi öğrenirse ne düsünürdü benim hakkımda? Asla söyleyemezdim.

"Jisung ben-"

"Sen ne Minho?"

Konusma tonuyla gelen pismanlık hissim ağzımı açmama engel oluyordu. Kırılmıstı, belliydi yüz ifadesinden. Kendime kızıyordum ona yalan söylediğim için. Canım yanıyordu o bana öyle dolu gözlerle baktığında.

"Jisung,"

"H-hyunjin anlattı üzgünüm... Söylememesi gerekiyordu değil mi?"

Titreyen sesi ve dolan gözleriyle siktir çekiyordum içimden. Ona bastan söylemeliydim herseyi.

"Jisung, özür dilerim."

İç çekip içeriye girdiğinde arkasından ilerledim. Kanapenin arkasından Hyunjin'le göz göze geldiğimde bana 'özür dilerim' dermisçesine bakıyordu.

"Bana neden söylemedin Minho? Bu kadar mı değersizim? Neden hiçbir seyi paylasmıyorsun? Bu kadar mı güveniyorsun?"

"Jisung, özür dilerim gerçekten. Hepsini iyiliğin için, seni kırmamak için yaptım yemin ederim. Sana herkesten çok güveniyorum."

"Minho sen aptalsın. Kıskandığımı bile bile üstüne o kızla bas basa konusmaya mı gittin cidden!"

"Jisung konu o değil"

"Minho konunun ne olduğu umrumda değil, konu Sana'yla gecenin bir vakti tek basına beraber olman!"

Büyük bir yanlıs anlasılma olmustu ikimizin arasında da. Jisung konunun ben olduğunu sanıyordu ama ikimizin de derdinin kendisi olduğundan haberi bile yoktu.

"Öyle değil gerçekte-"

"Anlamıyorsun değil mi Minho? Sana karsı duyguları olduğunu hala anlayamadın değil mi aptal!"

"Jisung konunun ben olduğuma emin misin gerçekten? Bir dinlesen anlayacaksın zaten ama sen dinlememekte direniyorsun resmen?"

Gözleri tekrar dolmaya basladığında kendimden emindim bu sefer. Hepsini onun iyiliği için yapmıstım sonuçta. Yaptığım yanlıs değildi, tek yanlıs olan sey onun düsünceleriydi.

"Minho, nasıl bu konuda bile haklı olduğunu düşünebilirsin?"

"Haklıyım demiyorum sadece sen de söylediklerinde haklı değilsin. Düsüncelerin çok saçma."

"Gerçekten anlamıyorsun değil mi? Empati kurmuyorsun sen. Aynı seyi yasadığımı düşünsene, gece yarısı sana hiçbir sey döylemeden çekip gidiyorum yalnız basıma. Kıskanmaz mısın doğal olarak? Kızmaz mısın doğal olarak?" Sakin ses tonu sakinlesmemi sağlarken konustum ciddi bir ifadeyle.

"Hayır, kıskanmam ya da kızmam." Aldığı cevap onu hüsrana uğratmıs gibi gözüküyordu ki gözleri kısılıp dudağı hafif büzülmüstü.

"Kıskanmaz mısın?"

so you love me? | minsung smutWhere stories live. Discover now