Yakalanış

57 9 6
                                    

2 gündür polisler chan'ın verdiği adreslere baktı ve baskın için en uygun zamanın öğlen 14.00 olduğunu fark etti.

Suho
Chan öğlen 14.00 gibi depoya gelin baskını yapıcaz.

Chan
Tamam suho çok teşekkür ederim.

Suho
ne demek mutlu olmana sevindim:)

-Çocuklar hazırlanın.

-Sonunda baskın günü mü geldi?

-Evet. Ama yaralanmamaya dikkat edin.

-Chan depo yolumu ben ezbere biliyorum sizi ben götürürüm komşudan arabasını istiyim.

-Yolu nerden biliyorsun jeongin?

-Seungmin beni götürmüştü.

-Ona bakılırsa jeongin, changbin de beni de depoya götürdü.

-Siz bize söylemeden date çıktınız?

-Tam sayılmaz hadi gidelim.

-Heyecandan kalbim duracak.

Arabada giderken herkesin kalbi neredeyse dışarıdan duyuluordu ve ki.se konuşmuyordu bu havayı önlemek için felix şarkı açtı. Açtığı şarkı "Still with you "idi.

-Felix şarkı zevkin çok hoş biliyor musun?

-Evet biliyorum sağol.

-Geldik depo şu karşı taraf.

-Bakın unutmayın kendinize zarar gelmesine izin vermeyin koruyun kendinizi tamam  mı?

-Tamam chan.

-Merhaba ben polis memuru suho benim arkamdan girin ve eğer çatışırsak kolon varsa kolonların arkasına saklanın.

-Tamamdır polis bey.

-Suho bey desen yeter chan. *göz kırpar*

-Suho komiserim hadi girelim.

-3 diyince giriyoruz 1...2...3 girin!!

Polisler kapıyı kırdılar ve içeri girdiler hepsi içerdeydi ve korumalarıyla birlikte polisle çatışmaya başladılar. O hepsi fark ettiler ki hoşlandıkları insanlarda burdaydı.

-Durun! Tamam teslim oluyoruz.

Tam polislere doğru yaklaşırken minho'nun adamı han ve felix'i vurdu.

-Hey naptığını sanıyorsun piç herif! Han iyi misin?!

-Felix!Felix!

Hyunjin ve  minho o kadar hızlı koşup yaralanan sevgililerine gittiler. Ağlamaktan koşamıyorlardı.

-Lütfen çilli güzelim bırakma beni ben sensiz ne yaparım.

-Minik sincapım nolur yaşa sensiz ölmek istemiyorum. Bırakma beni nolursun!

-Minho git...

-Evet Hyunjin sende...

-Hayır!!!

Polisler hepsini yakaladı ve felix ve han'ı hastaneye götürdüler. İyi ki kurşun sıyırmıştı. Pansuman ve dikiş attılar. Ama 1 saattir han ve felix uyanmamıştı.

-Nolur uyanın. Hani biz ailedik. Aile dediğin geride kimseyi bırakmaz.

-Evet jeongin haklı. Aile dediğin kimseyi bırakmaz.

-Off yeterin ne drama yaptınız.

-Siz uyanık mıydınız?!

-Sizin sesinizden kim uyanmaz lütfen.

-İyisiniz dimi bir yeriniz acımıyor.

-İyiyiz chan merak etme hadi gidelim evimize.

-Bu arda yarın sorgu varmış gitmek ister misiniz?

-Jeongin hayır. Felix ve han bu haldeyken gidemeyiz biliyorsun.

-Üzgünüm.

-Eve gidelim size ben çorba yapayım yerine hiçbir şeyiniz kalmaz.

-Yaşasın çorba!!

-Hadi gidelim.

Chan eve gider gitmez hemen tavuk çorbası yaptı ve dediği gibi yarına o kadar enerjik başlamışlardı ki yerlerinde duramiyorlardı. Ama tam o sırada da sorgu başlamıştı.

-Yaptığınız suçları itiraf ediyor musunuz?

-İlk önce ben sorucam felix ve han iyi mi? Ölmediler değil mi?

-Ölmediler. Siz benim soruma cevap verin suçlarınızı kabul ediyor musunuz?

-Evet itiraf ediyoruz.

-Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz .

-5 yıldır.

Sorgu hemen hemen 2 saat sürdü ilk baştan sona kadar herşeyi anlattılar. 1 hafta sonra mahkemeleri olacaktı ama hiçbir avukat onları savunmak istemiyordu. En sonunda bir avukat bulundu ama bu onların cezasını hafifletecek mi bilmiyorlardı. Tek bilmek istedikleri felix ve han'ın nasıl olduklarydı. İstedikleri ya da umutları hepsinin kendilerini affetmeleriydi. Eğer affetmezlerse hapis cezasından değil vicdan azabından öleceklerdi. Çünkü hepsi de onları gerçekten sevmişti ve onları hayal kırıklığına uğratmak çok kötü hissettiriyordu.

Don't leave meWhere stories live. Discover now