5. BÖLÜM

91 8 11
                                    

Uzun bir aradan sonra merhabaaa. Derslerin yoğunluğundan bölümü yazmaya vakit bulamıyordum kusura bakmayın. İyi okumalar.

                              

Sabah kalktığımda Demir'in bana sarılı uyuduğunu gördüm. Kalkmak istedim ama izin vermedi. Hareket ettikce daha sıkı sarılıyordu. Bırakmak istemiyormuş gibi.

Komodinin üzerinden telefonu alıp yazan var mı yok mu diye baktım. Yazanların hepsi tebrik mesajlarıydı.

Mesajların hepsine teşekkür mesajı yazdım. Bitirince Demir'in telefonundan alarm çalmıştı.

"Uyanmışsın." dedi, beni ona bakan görünce.

"Evet." dedim başımı önüme çevirirken. Yerinden doğrulup önce esnedi ve daha sonra banyoya doğru ilerledi.

Yataktan kalktığımda ne yapacağımı bilmiyordum. Evimde olsam kütüphaneme geçer kitap okurdum, ama kitaplarımın hiç biri burda değildi. Kocaman villa gibi evde yalnız başımaydım.

Üzüntüyle yatağı toplarken Demirde banyodan çıkmıştı. Halimi fark etmiş olacakki yüzüme soru sorarcası baktı.

"Bir şey mi oldu?" dedi. 'Hayır' dercesine kafamı salladım. "Tamam, ben şirkete gidiyorum. Bir şey olursa ararsın."

"Ben napacağım şu koca evde yalnız başıma?" Sonunda ağzımı açıp şu soruyu sormuştum.

"Koridorun sonundaki odada geçirirsin zamanını?" Cevapına karşı tek kaşımı kaldırmıştım. Ne varki o odada? Allah aşkına söylüyorsan ne olduğunuda söylesene gerizekalı adam.

"Ne var ki o odada?" diye sordum aklımdan geçer soruyu. Yanıma yaklaştı ve elimden tutarak beni kendisiyle birlikte odadan çıkartdı.

Peşinden ilerliyordum. Sanırım söylediği odaya götürüyordu, çünkü tarif ettiği yolla aynı istikamette ilerliyorduk.

Koridorun sonundaki odaya geldiğimizde kapıyı açarak içeri girdi. Odaya girince gözlerime inanamamıştım. Bir kaç kez gerçek mi diye gözlerimi kırpıştırdım.

Bu oda kütüphane gibi odaydı. Boydan boya kitaplarla doluydu. Gözlerime inanamıyordum.

"Sen kitap okumayı seversin." Bunu nerden biliyordu? Bir kaç gün önce tanışmıştık halbuki.

"Gecikiyorum, işe gitmem gerek." dedi kolundaki saatine bakarken. Odadan çıktığında bende peşinden çıkmıştım.

Kapının önüne geldiğimizde ayakkabılarını giyindi ve yanağımdan makas alarak evden çıktı. Yaptığına karşılık gözlerimi devirmekle yetinmiştim.

Kapıyı kapatıp kitapların olduğu odaya girmiştim. Burası gerçekten çok güzel dizayn edilmişti. Oda boydan boya kitaplarla dolu, küçük, tamda kütüphane sıcaklığı veren cinstendi. Okumadığım fazla kitap vardı.

Elime okumadığım ama adını hep duyduğum populer bir kitabı aldım ve odada bulunan koltuğa oturarak okumaya başladım.

📚

Demir'in mesajı sonucunda çalıştığı şirkete gelmiştim. Evde dosyasını unutmuştu. Onu getirmem için mesaj atmıştı.

İçeri girdiğimde Demir'in tarif ettiği odaya giderken bir kadın beni durdurmuştu.

"Hanımefendi kimsiniz ve nereye gidiyorsunuz?" demişti beni baştan aşağı süzerken.

"Demir Karahanlı'nın odasına."

"Önceden randevu almış mıydınız?" dedi.

"Hayır, beni kendisi çağırdı buraya."

"Adınız ne?" diye sordu masasına otururken.

Nefretin AleviWhere stories live. Discover now