4. Bölüm - Soyut Karanlık

224 33 69
                                    

Selam! Bugün size çıtır çerez tadında kısa bir bölümle geldim, maksat canınız sıkılmasın. Ara bölüm diyebiliriz, o yüzden bir sonraki bölümün hatırlatma kısmında bu bölümden bir kesit olmayacak.

Neyim ben, mükemmel falan mı?

Tamam tamam sustum djskdnsknsks

Kurgunun tanınması açısından oy ve yorumlarınız çok önemli. Lütfen yıldızımızı parlatır mısınız?

Ayrıca bu bölümün her bölümü oylayan ve satır aralarına yorum yapan, yorumlarda sık sık sohbet ettiğimiz sevgili MrsTomris-'e ithaf ediyorum. İyi ki varsın!

Yazım hatası görürseniz lütfen çekinmeden söyleyin.

O zaman buyursunlar efendim...

-0-0-0-0-0-0-0-

Hatırlatma...

"Pusat! Toparlanın, yuvaya dönüyoruz."

Çantalarını yere bırakanlar yeniden çantalarını sırtladılar, birer kişi adamları kaldırırken iki kişi de kadının kollarına girmişti. Helikopter birkaç metre ötemize iniş yaptığında herkes oraya yöneldi fakat kadın ayakta zor duruyordu. Hiçbir şey dememe gerek kalmadan beklediğim oldu.

Attığı iki adımdan sonra gözleri kayan kadın bilincini kaybettiğinde onu yere düşmekten alıkoyan tek şey kollarına girmiş olan Sarp ve Selçuk'tu.

İşte şimdi boku yemiş bulunuyorduk.

-0-0-0-0-0-0-0-

Şilan'ın ağzından...

Bayılmadan yirmi beş dakika önce.

O manyak herif bana yaralı omzumla tırman demişti. Koluma giren askerlerden kurtulup o sakalsız çenesine sağlamından bir yumruk geçirmemek için zor durmuştum. Utanmasa kolumu kesip atacaktı.

Hayır yani başka yöntemler de vardı, insan biraz düşünse bulurdu. Ben Allah'ın bana verdiği o beyin isimli organı kullanmış ve bir yolunu bulmuştum. Bunlar nasıl askerlerdi?

O sırada gecenin yarısını yaşayan zihnime bir yıldız parladı, bir gerçek beni kendime getirdi. Ben onların umurlarında değildim. Ellerinden gelse beni hemen burada öldürürlerdi.

Olsundu. Yapmaları gerekeni yaptıkları için onları suçlayamazdım.

Ben Lui'yi öldükten sonra onlar bana ateş ederler diye düşünmüştüm ama tam tersi olmuştu. Yine de sonuç değişmediği için bir sorun yoktu. Her şey planıma uygun ilerliyordu.

Omzumdan bütün koluma yayılan uyuşma ve hissizlik ise benim için henüz küçük bir pürüz olmaktan başka bir şey değildi.

Buraya iki tim gelmişlerdi. Pusat ve Kartal.

Biz karşıya geçtikten sonra Pusat Timi'ndekiler Kartal Timi'ne emanet ettikleri çantalarını aldılar. Muhtemelen yukarılarda bir yerlerde saklanmış olan keskin nişancılar da ellerindeki uzun namlulu silahlarıyla yanımıza gelmişti. Bu, operasyon bitmiş demekti.

Sıhhiyeci teslim aldığı çantasından ekipmanlarını çıkarıp omzuma bir iğne vurdu ve ardından da sardı. Sargının normalinden daha sıkı sarıldığının farkındaydım ama buna itiraz etmeye gerek duymamıştım. Zaten itiraz etsem de gevşetmezlerdi.

Vatan Çiçeği Where stories live. Discover now