21.Yüzleşme

73 5 60
                                    

Tatil başlayalı 1 hafta sonra...

Hermione'nin ağzından...

Tatilin ilk haftası annem ve babamla bol bol vakit geçirdim. Anneme olanları da anlattım çünkü birine paylaşma ihtiyacı duyuyordum. Anlatınca ufak bir şok yaşadı,o da Ron'a çok kızdı. Ama iyi düşünmem gerektiğini söyledi. Evde boş boş oturmak istemediğimi söyleyince babam bir dükkanda çalışma fikrini önerdi. Bende beğenmiştim bu fikri. Ertesi gün bir çiçekçi buldum. Yaşlı, tatlı bir kadın tek başına işletiyordu bu minik çiçekci dükkanını.

Adı Rose'ymiş. Beyazlaşmış sarı saçlarıyla, renkli elbisesiyle çok güzel görünüyordu. İsmi o an o kadar hoşuma gitmişti ki aklımın bir köşesine kazıdım o adı.Onunla tanışıp burada ona yardımcı olmak istediğimi söyledim. Parayla çalışacağım bir iş değilde vakit geçirip eğlenceğim bir iş istiyordum ve istediğimi buldum.

Vedalaştıktan sonda eve doğru yol aldım. Babam işteydi. Anneme Madam Rose'den bahsettim. O da benim gibi mutlu olmuştu. Odama çıktım
Madam Rose'ye ayak uydurmak için çiçekli uzun bir elbise giydim. Saçlarım zaten salıktı,ellemedim. Hafif bir makyaj yapıp örgü çantamı alıp aşağı indim. Annemle vedalaşıp evden çıktım. Sokağa renk veren minik çiçekci görüş açıma girince adımlarımı hızlandırdım. Kapıyı çalıp içeri girdim.
"Madam Rose. Ben geldim"
Karşıdaki kapı açıld. Madam Rose gülümseyerek yanıma geldi.
"Hoşgeldin canım"
"Papatya çayı istermisin?"
"Zahmet olmasın"
"Yok canım ne zahmeti. Ben misafirlerimle çay içmeyi çok severim"
"Peki olur o zaman"
Madam Rose geldiği kapıdan içeri girdiğinde önümdeki sandalyeye oturdum. 10 dakika sonda Madam Rose çay tepsisiyle geri geldi. Çayları fincanlara koyup karşıma oturdu. Papatya çayından bir yudum aldım.
"Beğendinmi?"
"Evet. Çok güzel"
"E biraz kendinden bahset bakalım"
"Tabiki. Dediğim gibi adım Hermione. Hermione Granger. 18 yaşındayım. Okulumu bitirmeme 2 yıl kaldı"
"Güzel güzel. Çiçeklere bakarken sıkılmazsın değil mi?"
"Sıkılmam tabiki. Severim öyle şeylerle ilgilenmeyi"
"Güzel çünkü ben birazdan senden birkaç şey isteyeceğim"
"İstediğinizi isteyebilirsiniz"

Akşam hava kararana kadar orada durdum. Saat 8 de Madam Rose ile vedalaşıp eve doğru yol aldım. O sırada evimin üzerine doğru uçan iki tane baykuş gördüm. Bunlar Hedwig ve Pigwidgeon'du. Hem Ginny'den hemde Harry'den mektup gelmesi çok güzel birşey. Hızlica eve gittim. İçeri girdiğimde babam işten gelmişti.
Oturma odasına yanlarına gittim.
"Hoşgeldin kızım"
"Hoşbuldum baba"
"Nasıl geçti günün?"
"Güzeldi. Bütün gün rengarenk çiçeklerin arasında durmak iyi geldi"
"Oh ne iyi. Bende çok güzel yemekler yaptım seni bekliyorduk yemek için"
"Harrylerden mektup geldi onlara bakayım hemen gelicem"
"Tamam"
Odama çıktım. İlk lavoboya girip elimi yüzümü yıkadım. Daha sonda camımın önünde bekleyen baykuşlardan mektuplarımı aldım. Açmak istedim ama zavgeçip aşağı indim. Yemekten sonda açmam daha iyi olur. Masadaki yerime geçtim. Sessizce yemek yedik. Annemin masayı toplamasına yardım ettikten sonra odama çıktım. İlk Harry'nin mektubunu açtım.

Merhaba Hermione. Tatilin umarım güzel geçiyordur. Benim güzel geçiyor. Dün burada birşey buldum ve senin bunu aradığın aklıma geldi. Bende sana göndermeye karar verdim. Düğünde görüşürüz. İyi bak kendine.

Harry...

Mektubu okumayı bitirdikten sonra masamın üzerinde bir kitap belirdi. Bu siriusların evinde bulduğum ama daha sonda kaybettiğim kitaptı. Bir parşomen çıkartıp Harry'nin mektubuna cevap yazmaya basladım.

Merhaba Harry. Tatilim güzel geçiyor. Kitap içinde çok teşekkür ederim. Düğünde görüşürüz.

Hermione...

Bir iple bağlayıp Hedwige verip gönderdim. Ginny'den mektubu açtım.

Selam birtanemm. Nasılsın iyimisin? İyi olmak zorundasın. Düğün için çok heyecanlıyım. Gelinden sonda en güzel kızlar biz olucaz. Sakın unutma erken geleceksin. Kendine dikkat et. Unutma ağlamak yasak. Öpüyorumm.

Ginny...

Başka bir parşomen çıkartıp Ginny'e de cevap yazmaya başladım.

Merhaba güzelim. İyiyim sağol. Gelinden sondaki en güzel kızlar olacağımıza eminim. Sabahın köründe gelip seni uyandıracağım. Birkaç gündür ağlamıyorum. Öpüyorumm.

Hermione...

Bir iple bağlayıp Pigwidgeon'a verdim.
Aynanın karşısına oturup yüzümdeki makyajı çıkartıp kıyafetlerimi de değiştirdim. Kapım tıklatılıp annem gelince ona döndüm.
"Kızım. Birşey oldu"
"Noldu?"
"Ron"
"Nolmuş Ron'a"
"Kapıda"
"Ne!"
"Baban öğrenirse eve çağırırsa daha kötü olur çık konuş"
"Anne uyuyor de birşey de gönder lütfen"
"Kızım konuşman lazım. Şimdi kaçsan da en sonda yüzleşeceksin. Bunu unutma ve şimdi aşağı in. Hadi lütfen"
"Anne-"
"Kızım konuş"
"Peki..."

Aynanın karşısından kalktım. Saçlarımi düzeltip sessizce merdivenlerden indim. Babam farketmeden kapıya gittim. Kapının arkasında onun olduğunu hatırlayınca garip oldum. Sessizce kapıyı açtım. Tam karşımdaydı. Uzun zamandır bakmadığım deniz gözlerine takıldım kaldım. Böyle olmamalıydı. Uzaklaştırmalıydım, kovmalıydım belki ama böyle bakmamalıydım. Biraz daha baktıkca ne kadar çok özlediğimi farkettim.
"Selam"
Ellerini cebinden çıkartıp bir elini salladı. O an kendime geldim. Kapıyı sessizce kapatıp arka bahçeye doğru ilerledim. Kapıdan uzaklaşınca durup arkamdan gelen Ron'a döndüm.

"Neden burdasın!"
"Konuşmak için geldim sevgilim-"
"Sevgilim deme bana. Ben senin sevgilin felan değilim"
"Tamam sevgilim demeyeceğim ama konuşmama izin ver"

"Neye izin vericem Ron! Onların hepsini yarı bilinçli bir şekilde nasıl yaptığını mı anlatacaksın bana? Onun dudaklarının tadını mı anlatacaksın bana? Gözyaşlarına kıyamadığın seygilinin senin yüzünden akan gözyaşlarında nasıl boğulduğunu anlatmamı istermisin peki?"

"Benimde konuşmama izin ver ama! Bir kere dinle, Bir kere! Ben onları bilinçli bir şekilde yapmadım. Hep kontrol edildim birileri tarafından. Evet yaptıklarımı hatırlıyorum ama hiçbiri benim iradem altında gerçekleşmedi! Sana kıyabileceğime inandın mı? Seni onun gibi bir kızla aldatacağıma inanmışsın. Sana bu kadar aşıkken 1 gecede başka birine mi gidecektim? Ayıldıktan sonra öyle bir bosluktaydım ki ölüyorum gibi hissettim. Kimse yardım etmedi. Ne yapacağımı bilemedim. Sen konuşmuyordun. Kimse konuşmuyordu. Olanların hiçbiri gerçek değildi güzelim. Gerçek olan tek bir şey var o da sana olan aşkımın asla bitmeyecek olması"

Sustum. Yere çömeldim. Ron koluma dokununca bir hışımla kolumu çektim.
"Dokunma bana! Ona dokunduğun ellerinle bana dokunma."
"Güzelim yapma böyle. O zorladı diyorum sana. Ben farkında bile değildim. Yemin ederim"
"SEVİŞTİNMİ ONUNLA! ATTIN MI ONU YATAĞA!?"

Sessizce ağlamaya çalışıyordum birde bunlar yetmezmiş gibi.
"Hermione saçmalama! Asla öyle birşey yapmam! Yemin ederim yapmadım! Lütfen güzelim. Yalvarırım affet beni. Özür dilerim her şey için. Affet beni lütfen"
"Dalgamı geçiyorsun? Bir özürle affetmemi mi bekliyorsun?"
"Ne yapmamı istiyorsun söyle yapayım hemen yeterki affet sevgilim bitsin bu kahır"
"Rahat bırak beni Ron. Anlamıyormusun ben seni affetsemde artık olmaz. Bitti Ron! Bitti! Bundan sonda asla biz diye birşey olmayacak! Unut. Ben zamanla kendi içimde affedicem seni ama artık herşey bitti Ron!"

Ron yüz ifadesinden belli olan hayal kırıklığıyla ayağa kalktı. Şaşkınca yüzüme baktı, kıpkırmızı olmuş gözlerime...
O an önünde gözünden bir damla yaş düştü. Geri geri adımlar atmaya basladı. Aniden ortadan kayboldu. Çöktüğüm yerde daha çok ağlamaya başladım. Onu süründürecektim ama ben daha çok acı çekiyordum. Cidden her şey bitmişmiydi? Kararlı olmalıydım. Affedeceksem içimde affedecektim. Artık olmamalıydık. İyi gelmiyoruz birbirimize. Olmamalıyız...

Romione [𝑘𝑖𝑠𝑠𝑖𝑛𝑔]Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon